REKLAMI GEÇ

SEÇİMLER VE PARLAMENTER SİSTEM

4 Mayıs 2013 Cumartesi

Ülkemizden gün geçmiyor ki yeni bir olayla karşılaşmayalım. Genç bir nüfus olunca hareketlenme daha da hızlanıyor. Eskiden bir üniversite sınavı olunca günlerce, bir fabrika açılınca aylarca gündemde kalırdı. Artık her olay sıradanlaştı. PKK ile görüşülmüş…. Eskiden olsa hükümetleri götürür idi, bugün bir kulaktan giriyor diğer kulaktan çıkıyor. BDP milletvekillerinin dokunulmazlığı kaldırılacak, Dersaneler kapatılacak deniliyor. Hukukta köklü değişiklikler yapılıyor, 1,2,3 ve 4 yargı paketleri bir gece de tüm hukuk uygulamaları alt üst oluyor. Bunlar bile sıradanlaşmış. Eskiden olsa kıyamet kopardı, eşitlik ilkesi denilir anayasa mahkemesine taşınırdı.

Suriye’de iç savaş, 28 Şubat süreci davaları, Ergenokan ve Balyoz davaları gündemde bir tavan yapıyor bir kayboluyor bunlar da sıradanlaştı. Öyle anlaşılıyor ki (kimse böyle bir durumu yaşamak istemez)bir bölgesel savaş çıksa veya ülkede tam bir rejim değişikliği olsa milletin kılı bile kıpırdayacağa benzemiyor.

Yeni bir anayasa yapılması için yoğun bir çalışma sürdürülürken bile halk o olayın neresinde belli bile değil. TBMM de 550 yakın milletvekili var.Oraya nasıl gittiler kimin hukukunu çiğneyerek gittiler kendileri biliyor.arada bir doğru söyleyenler çıkıyor.Her nasılsa Gaziantep Milletvekili gazeteci Şamil Tayyar Türk parlamenter sisteminin iflas ettiğini Parlamentoda el kaldırmak tan öte misyonu bulunmadığını …. İktidar partisi isterse parlamentoyu çalıştırır ,isterse çalıştırmaz,parlamentonun üyesi el kaldırıp indirmekten öte hiçbir misyonum yok. Sistem içinde parlamentonun zerre kadar ağırlığı yok….demiş.

İflas eden parlamenter sistem değil. Onların seçilme biçimlerinde bir noksanlık var.Milletin vekili olarak el kaldırıp indirmekten başka bir etkim yok diyor.İşte yasamanın en önemli sorunu bu.
Her konu parlamentonun önüne geliyor 12 Eylül 1980 ihtilal yönetiminin çıkarmış olduğu seçim kanunları bir türlü gündeme gelmiyor. Seçimlerde % 10 ülke barajı bahanelerle tartışılmıyor. Partilere hazinece yapılan yardımlarda bir düzenleme yapılmıyor. İl, ilçe örgütleri üyelik sistemleri ciddiye alınmıyor. Milletvekillerini ve belediye başkanlarını genel merkez belirlemektedir. Hatta il ve ilçe örgütlerini de.

Genel başkanlar tek adamdır. İstediği kişiyi yakınlarını dostlarını milletvekili yapar. Hazine yardımlarını istediği şekilde kullanır. Genel merkeze ters düşen kişinin o parti içinde yaşama sansı olamaz.
İster başkanlık sistemi, ister parlamenter sistem olsun bunu icra edenlerin kafalarının haktan ve hukuktan yana olması önemlidir. Parlamenter sistem için Siyasi partiler yasası, milletvekili seçimi kanunu ve mahalli idareler seçimi kanunu kendi içinde tutarlı değilse hiçbir anlamı yoktur. Kimin kayıtlı üye kimin delege olduğu sulandırılmış ise sonuç vahimdir. Aşağıdan yukarıya siyasi partilerin yapısında parti içi demokrasi kavramı oluşmamışsa elden bir şey gelmez. Doğru uygulansa Belde başkanı, ilçe başkanı ve il başkanı ve genel kurul seçimleri demokratik ve hukuka bağlı ve genel merkezin karışıp yönlendirmediği bir şekilde olursa bir yere varılır. Bu hür iradenin oluşturduğu sistem içinde adaylar belirlenmektedir. Herkes hakkının nereden başlayıp nerede bittiğini bilebilirse, Batılı ülkelerde olduğu gibi demokratik sistemler yerli yerine oturur.

İşte önümüzde 2014 yılı martında mahalli idareler seçimleri bulunmaktadır. Görülüyor ki, büyükşehir, il merkezleri ve ilçelerde adayım diyebilen henüz yok. Seçimler demokratik bir yarış olabilse onlarca adayla karşılaşırız. Genel merkez ne der. Genel başkan veya milletvekilinin tavrı nedir bilinmediğinden kimse adayım diyememektedir. Adaylığın yöntemi ve halkın veya parti delegelerinin katılımı yolu geçerli olabilse hiç sorun yaşanmazdı.
30 senedir tüm seçimlerin öncesinde veya muhalefet olunduğu yıllarda hep seçim kanunları ile ilgili eleştiriler yapılır. Ancak iktidara gelince bu konu unutulur. Özal Mesut Yılmaz, Demirel, Çiller, Ecevit, Devlet Bahçeli gibi liderler yasaları değiştirip milli iradeyi bir türlü sandığa yansıtamamışlardır. Ne var ki halen, %10 seçim barajı kaldırılmamış ve düşürülmemiş, siyasi partilere hazine yardımı dengeli olamamıştır. Bütün bu aksaklıkların giderilmesi halinde ülke ana sorunlarından birisi olan bu sorunu çözebilirse. O zaman TBMM üyelerinin şikayetleri ortadan kalkar, halkın katılımı sağlanır demokrasi güçlenir ve sonuç olarak parlamenter sistemden kimse şikayet etmez.

Not: Yazılar ile ilgili hukuki sorumluluk yazarların kendilerine aittir

Yorumlar

Mehmet sulayıcı   -  Bağlantı 14 Temmuz 2013, 12:29

Yüksek seçim kurulu ; başbakan Tayyip Erdoğan’ın başbakanlığına bağlı bir kurul olduğu müddetçe, Denizli’deki seçim sandıklarının başına Ankara’da neler geldiğini bilmediğim müddetçe seçim sonuçlarının doğruluğundan emin değilim.

mehmet ali gülşen   -  Bağlantı 28 Haziran 2013, 11:55

,siyasetteki gelişmeleri net bir şekilde önceden görebilen nadir insanlardan biri olan saygıdeğer yazarın yazdığı tüm yazıları okumaktayım.araştırıcı bir tarza sahip olan yazarın yeni yazılarını bekliyorum

Abdi Baklan   -  Bağlantı 5 Mayıs 2013, 16:07

Değerli Yazarın bu köşesinde yazdığı değişik içerikli 34 makalesinde,çıktığı televizyon programlarında,genel ve yerel seçim propagandalarında 20 yıldan beri İleri Demokrasi,Hak,Hukuk,Adalet ve siyaset üzerine kurulu söylemlerinde ne söylemişse hep doğru çizgide ve yol gösterici olmuştur.Bu günde hiç kuşkum yok ki,Aziz Milletimizin %80’ninden fazlası böyle düşünmektedir.Atalarımız ne güzel söylemişler,”Sabır ile koruk(olgunlaşmamış üzüm)karışırsa HELVA olur.” Milletimizden biraz daha sabır ve soğuk kanlılık diliyoruz.

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı