REKLAMI GEÇ

BIRAK VE DEĞİŞ

28 Ekim 2015 Çarşamba

Çok uzaklarda, kocaman bir ormanın derinliklerinde dev bir kadın yaşarmış. Bu kadın kocaman gövdeli, güçlü, kuvvetli, zeki ve çok uzun boyluymuş. İnsanlar ondan korktukça, onun üzüntüsü ve yalnızlığı derinleşmiş. Yalnızlaştıkça insanlardan kaçmış, panik olmuş, çok büyük bir korkuya kapılmış.

Ne olursa olsun buna bir çare bulmalıyım diye yollara düşmüş. İçindeki arama dürtüsü öyle derinleşmiş ki, günlerce uyumadan yürümüş, yürümüş…
Günler sonra aç, susuz, uykusuz bir evin önüne gelmiş. Ev halkını korkutup ürkütmek istemiyormuş. Kapıyı çalmış çekine çekine. Onu sevgiyle içeri davet etmişler.

Çok şaşırmış, inanamamış buna dev kadın. Korkularını belli etmiyorlar diye düşünmüş. Ama hiç ummadığı başka bir şey olmuş. Çocuklardan biri ona sımsıkı sarılmış ve ” seni seviyorum” demiş.
Dev kadın bu defa paniğe kapılmış. “Buradan hemen kaçmalıyım. Bunların hepsi deli” demiş içinden. Ama sakinleştiikçe hepsinin ona sevgi dolu gözlerle ve şefkatle baktığını görmüş.
Ona bir oda vermişler, geceyi orada geçirmiş. İlk defa olarak korkularının hafiflediğini ve içini bir dinginlik kapladığını hissetmiş dev kadın.
Ertesi günü de orada kalmış ve içi mutluluk ve sıcaklıkla dolmaya başlamış.

Birkaç gün sonra evden dışarı çıkınca bir köşede keskin bir aletle çekiç görmüş. İlk defa gördüğü bu aletlerin ne olduğunu anlamaya çalışırken, pürüzlü, gri renkli, şahrem şahrem yarılmış bir parçası yere düşmüş. Canı çok acıyormuş. Kendi parçasını almak için yere eğilmiş. Bu parçanın altı, pürüzsüz, düzgün ve altın gibi parlakmış. Parçasını kendine geri eklemiş. Eklemiş ama vücudunun diğer kötü yerlerinin de aynı altın gibi pırıl pırıl ve pürüzsüz, aynı güzellikte olup olmadığını merak etmiş. Cesurca çekiç ve kesici aletle bir parça daha koparmış. Aynısını yapa yapa bütün vücudunu inceltmiş ve ışıl ışıl saydamlaşmış. Tam sevineceği sırada bütün bedeninin tekrar eskisi gibi kararmaya ve matlaşmaya başladığını görmüş. Önce biraz korksada, artık kendi üstünde çalışmaya alıştığı için yeni baştan başlamış fazlalıklarını ve budaklarını almaya ve kendini parlatmaya. Hem de her gün hiç vazgeçmeden. “Eğer” demiş, “ben kendimi değiştiremiyorsam, başkaları beni törpüleyebilir, karanlık bir ormanda herkesten uzak, kimse o şekilde sonsuza kadar yaşayamaz”…

Sevginin değiştiremeyeceği hiç bir canlı ya da cansız varlık yoktur.
Echart Freitag’ın hikayesindeki ev sahiplerinin sevgisi, dev kadını bile kendisiyle yüzleşmeye zorladı. Sevgi dev kadını bile değişime ve değişimi arzulamaya kadar götürdü. Zaten değişim önce farkındalık ve arzuyla başlar. Değişim önce arzu edilmeli, bu arzu beslenip desteklenmeli, zihin ve düşünceler kontrol edilmeli ve kendimiz ve başkalarını affetmenin bizi özgürleştirdiği öğrenilmeli.

Bazen bu değişimi yaşamaya başladığımızda bir süre için kötüye gidiyor gibi olsa da, bu değişimin başladığını gösterir, bir süre sonra zaten su yolunu bulacaktır. Değişim için zaman gerekir. Bir süre sabırlı olmak ve vazgeçmemek gerekir. Her gün değişimleri gözden geçirmek ve değişime kararlı olmak gerekir.

Ekonomik durumu düzeltmek ve bolluk bereket için ya da ilişkileriniz içinse önce buna niyet etmek gerekir. Sonra sık sık ve her fırsatta “zenginlik ve bolluk içinde yaşamayı hak ediyorum, bolluk ve bereketi hayatıma çağırıyorum” diyorsunuz. Tam bu sırada işinizi kaybettiniz ya da cüzdanınızı. Bu bazı şeyleri daha iyi görmenizi ve anlamanızı sağlamak için olabilir. Ümitsizliğe kapılmak yok. Mutlaka bir nedeni olmalı. Belki birini ya da bir olayı affetmediniz. Belki size bolluk ve bereketi getirecek başka bir işe doğru çekiliyorsunuz. Sadece işinizi kaybetmekteki ya da cüzdanınıza kaybetmekteki sınavı görün tecrübeyi alın ve olayı, olaya sebep olan blokajı affedin, şifalandırın, gönderin. Bu tamamen şifalanıncaya kadar, farklı zamanlarda ve farklı düzeylerde tekrar tekrar karşınıza çıkıp sizi zorlayacaktır. Eski düşünce biçiminiz geri gelmeye çalıştığında ve ” değişmek zor” diye düşündüğünüzde zihninize şöyle deyin: “Değişmenin kolay olduğu düşüncesini seçiyorum.”
Bunu bir kaç kez daha yapmak zorunda kalabilirsiniz. Zamanla şiddeti azalıp, sabun köpüğü gibi eriyip gidecektir.
Tüm değişimler için aynı yöntemi uygulayabilirsiniz. Yapacağınız tek şey geçmiş tecrübelerinizi ve düşüncelerinizi yavaş yavaş şifalandırıp sevgiyle göndermek ve bırakabilmek. Bunu yaparken de kontrol ettiğiniz tek şey şu andaki düşüncelerinizdir.
“Benim kalbimin, ruhumun, bedenimin, varlığımın her hücresinin kıymetini bilecek değerini bilecek ve benimle bir ömür huzur içinde kalacak bir eş ya da sevgiliyi hayatıma sevgiyle kabul ediyorum ve gelmesine izin veriyorum”. Bununla ilgili gelen olumsuzluklar olursa onları da gönderin ve sevgiyle bırakın…

Bugün bir meditasyonla bitirelim: şimdi derin bir nefes alın. Nefesinizi verirken tüm gerginliklerinizin, kızgınlıklarınızın, öfkenizin, korkularınızın bedeninizi terk etmesine izin verin. Saç diplerinizden başlayıp, alnınızı, gözlerinizi, yanaklarınızı, çenenizi, yavaş yavaş, boynunuzu, omuzlardan aşağıya doğru, sırtınızı, karnınızı, kalçanızı, bacaklarınızdan, ayak topukları ve tırnaklarınıza kadar gevşetin. Her gevşemede yavaş yavaş nefes alın, nefes verin. Her verişte şöyle deyin: ” BÜTÜN KIZGINLIKLARIMI, KIRGINLIKLARIMI, KORKULARIMI, ÖFKELERİMİ, SUÇLULUK DUYGULARIMI, HÜZÜNLERİMİ, BIRAKIYORUM… ÖZGÜRLEŞİYORUM… BEN DİNGİNİM, TAM VE BÜTÜNÜM, GÜVENDEYİM…

Not: Yazılar ile ilgili hukuki sorumluluk yazarların kendilerine aittir

Yorumlar

Adile ÇAKA   -  Bağlantı 20 Mayıs 2022, 11:11

Bırak ve değiş!

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı