REKLAMI GEÇ

DÜNYAYI DÜZELTMEK İÇİN

17 Ekim 2014 Cuma

Adam, bir haftanın yorgunluğundan sonra, pazar sabahı kalktı ve eline gazetesini aldı, bütün gün miskinlik yapıp uzanıp oturacaktı. Koca bir hafta bu günü hayal ederek geçmişti. Daha kafasından bunları geçirirken küçük yaramaz oğlu koşarak geldi. Parka ne zaman gideceklerini sordu, çünkü önceden söz vermişti oğluna. Ama hiç dışarı çıkmak istemediğinden bir bahane uydurması gerekiyordu.

Sonra gazetenin promosyon dağıttığı bir dünya haritası gözüne ilişti. Önce dünya haritasını küçük parçalara ayırdı ve oğluna uzattı:

“Eğer bu haritayı düzeltebilirsen , seni parka götüreceğim!” Dedi.

Sonra düşündü ve mutlu oldu kendi kendine. Nasılsa en iyi coğrafya profesörü bile, bu haritayı akşama kadar düzeltemeyecekti.

Aradan on dakika geçmeden oğlan babasının yanına koşarak geldi:

“Babacığım, haritayı düzelttim. Artık parka gidebiliriz!” Dedi. Adam önce inanamadı ve görmek istedi. Gördüğünde de hayretler içinde kaldı, bunu nasıl yaptığını sordu oğluna. Çocuk inanılmaz bir cevap verdi:

“Bana verdiğin haritanın arkasında bir insan resmi vardı. İnsanı düzelttiğim zaman dünya kendiliğinden düzelmişti.”

Şimdi ıssız bir adaya düştüğümüzü hayal edelim. Artık oradan asla kurtulacamayacağımızı ve sonsuza dek orada kalacağımızı biliyoruz ve bundan eminiz. Bizden başka dünyada bir tek insan kalmamıştır artık. Ve lamdadan çıkan bir cin, bütün arzularımızı yerine getireceğini söyler ve müthiş güzel bir gelecek vadeder… Cazip bulurmuydunuz? Cevabınız ne olurdu?

Evet, sizin ve benim gibi insanların büyük bir çoğunluğu hayır cevabını vermiş. Çünkü varoluşumuzun tam ortasında başkalarının varlığı yer alıyor ve “hayat” dediğimiz şeyin en merkezinde başka insanlar duruyor. Böylesi senaryolar insanoğlunu tedirgin ediyor hatta.

Yaşam serüvenini anlamlı kılan, iyisiyle kötüsüyle, maddi ihtiyaçlarımızı tatmin ederek, yemek içmek ve barınmak gibi temel ihtiyaçlar giderildikten sonra, başka insanların varlığıdır.

Hayatımızı başka insanlarla etkileşim içinde geçiririz. Onların varlığı olmasaydı çalışmak, para kazanmak ihtiyacı ve yaşamı anlamlı kılan hiç bir şey olmayacaktı.

Yalnızken yaptığımız etkinliklerimiz bile kitap okumak, müzik dinlemek, televizyon seyretmek gibi, başka insanların emeğini izlerini taşır ve onların dünyasına sokar bizi…

Uzun lafın kısası, hayatımızı ve davranışlarımızı yaşarken diğerlerinin varlığıdır bizi etkileyen şey. Yalnız başına ya da değil, her yerde düşünce ve davranışlarımızın, algı ve beklentilerimizin nedenidir onlar.

Yaptığımız, düşündüğümüz, hissettiğimiz şeyler, söylediğimiz sözler başka insanlar varsa anlamlıdır.

İlişki içinde olmak, kabul ve kıymet görmek, güvenmek, güvenilmek, benliğimizi değerli görmek en temel psikolojik ihtiyaçlarımızdandır.

Sevmek sevilmek, ait olmak, bağlanmak, bağlanılmak ihtiyacımız öylesine büyüktür ki, uzmanlar kronikleşmiş yalnızlık hissinin fiziksel ve ruhsal hastalıklara neden olduğu konusunda hemfikirler artık.

Kendimizi reddedilmiş dışlanmış ve yalnız hissetmek her zaman hüzün ve acı verir. İltifat aldığımızda mutlu, eleştirildiğimizde mutsuz oluruz.

“Hayat” yolundaki en büyük çabamız benliğimizi değerli görmek ve kendimizi gerçekleştirmek üzerine kuruludur.

Kısacası; varlığımız çok değerli! “Ben” ve “Biz” i değerli görme arzumuz, gerçekliğimizin en önemli parçası.

Yalnızlaşmamız ne kadar mümkün değilse “hayat” için…

“Ötekileştirmemiz” de o kadar yanlış olurdu…

Not: Yazılar ile ilgili hukuki sorumluluk yazarların kendilerine aittir

Yorumlar

Nermin Yorulmaz   -  Bağlantı 17 Ekim 2014, 10:46

Sevgili Mukaddes Hanım, kesinlikle katılıyorum. Yüreğinize, emeğinize sağlık. Fikirlerinizle, üslubunuzla yine farklısınız, yine hayran kaldım. İyi ki yazıyorsunuz, iyi ki varsınız…

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı