REKLAMI GEÇ

KEŞKE BUNU BİLEBİLSEYDİM!

18 Temmuz 2016 Pazartesi

Bir gün bilgeliği ile ünlü bir adamcağıza, adamın biri kocaman bir tokat atar. Bilge adam can havliyle kendisine tokat atan adama geri saldırınca, adam ona bir şey soracağını söyler;

“Madem bu kadar bilgesin, söyle bakalım, senin yüzüne vurduğumda çıkan ” şırak” sesi, senin yüzünden mi geldi, yoksa benim elimden mi?”.

Senin başka derdin yok, sen düşün. Acı duyan insan acısından başka bir şey düşünemez!”.
Ülkemizde yaşananlar, ülkemiz üzerinde oynanan oyunlar, yitirdiğimiz canlar, masum çocuklarımız. Ülkemizin kollektif bilinci ve ruh hali kontrolsüz durumda. Yarım asırlık hayatımda hiç bu kadar çaresiz, zavallı, üzgün, mutsuz, huzursuz, kızgınlık ve öfke içinde olmadım. Nasıl ve ne zaman iyileşebileceğimi ve dineceğimi bilmiyorum. Mesnevi’den aldığım yukarıdaki hikayede ki gibi; ülkemin milyonlarca insanı gibi acı içindeyim ve acı duyan insan başka bir şey düşünemez…. biliyorum… Ancak bildiğim ve hep söylemeye çalıştığım başka bir şey daha var; düşündüğümüz her düşüncenin ve hissettiğimiz her duygunun bir enerjisi vardır. Üretilen bu enerji evrenden asla silinmez ve mutlaka bir gün bir şekilde maddeleşir ve gerçeğe dönüşür. Kollektif olarak topluca düşünce ve hislerimizi kontrol etmek, organize etmek ve eğitmek durumundayız. Hemen ve hızlıca bir duygu sağaltma ve iyileştirme sürecine girmek zorundayız.

Zihnimizdeki, kalbimizdeki ve bilincimizdeki bu krizin gözlemi, her zaman çatışma getirir, çünkü biz hiç bir sorunu bu şekilde düşünerek çözemeyiz ve başka sorunlar doğurmadan bütünüyle ve yeterli bir şekilde çözemeyiz. Aynı şeyi durmadan tekrar ettiğimizde ve bu tekrar ile beynimiz ve ruhumuz körleşirken bir taraftan da acının yeniden üretimine neden oluyoruz. Dolayısıyla bakın bize neler oluyor. Sorun üstüne sorun, kriz üstüne kriz, belirsizlik üstüne belirsizlik, acı üstüne acı. Peki beyin, zihin sorunlardan özgürleşebilir mi? Kalp acılardan? Lütfen bunu sorgulayın. Bir insanın mutlaka kendine sorması gereken temel bir soru bu. Ama beyin, sorunları çözmek üzere öylesine eğitilmiştir ki, hele bir de acıdan beslenen ego varken, sorunlardan özgür olmanın ne anlama geldiğini anlayamaz. Beyin özgür olduğunda, sorunları çözebilir, aksi takdirde çözemez.

Düşünce, belleğin bir ifadesi ya da tepkisidir. Bellek bilginin sonucudur. Bilgi ise deneyimdir. Deneyimler düşünce ve duyguları yaratır. İnsan bu döngü içinde tutsaktır. Bu alan içinde düşünce, her şey icat edebilir. Her düşünce bir enerjiyse eğer, düşüncenin gücünü iyi anlamak gerekir.

İşe kendi evimizin düzenli olup olmadığını sorgulayarak başlayalım. Evimizin, içimizdeki evin, yapımızın, mücadelelerimizin, acılarımızın, tedirginliklerimizin, yalnızlıklarımızın, saldırganlıklarımızın, katlandığımız şeylerin, bütün bunların müthiş bir düzensizliği ve karmaşası vardır içimizde. Bu karmaşadan, düzensizlikten bir düzen yaratmaya çalışıyoruz. Siyasal, ekonomik, toplumsal düzenler kurmaya çalışıyoruz, içimizde bir düzen kurmadan. Dolayısıyla içeride bir düzen olmadan, dışarıda düzen kurmak olanaksızdır. Lütfen bunun mantığını anlayın. Bu ülkede dejenerasyon çok fazladır; anarşi, düzensizlik, yozlaşma, rüşvet, her türlü üç kağıt, en yukarıdan en aşağıya, tam bir düzensizlik içinde yarattığımız kendi evimiz. Ve biz bu alanlarda düzen isteriz, huzur isteriz, barış isteriz. Hiç bir zaman düzenin buraya, kendi evimize, özümüze gelmesi gerektiğini düşünmeyiz. Ancak içeride düzen kurduktan sonra, dışarıda düzen sahibi olabiliriz. Ancak içeride huzur bulduktan sonra, dışarıda huzur bulabiliriz. Ancak içeride kendi özümüzde barışı bulduktan sonra, dışarıda barış bulabiliriz.

Bilmiyorum özümdeki huzuru ve dinginliği ne zaman bulabilirim????Keşke bunu bilebilseydim!

Not: Yazılar ile ilgili hukuki sorumluluk yazarların kendilerine aittir

Yorumlar

Adile ÇAKA   -  Bağlantı 17 Mayıs 2022, 10:46

Hep dersiniz ya içerde ne varsa dışarı o sızar diye,aynen öyle.

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı