REKLAMI GEÇ

DAHA İYİ BİR DÜNYA ARAYIŞI

16 Kasım 2017 Perşembe

Bu başlık aslında bir kitabın adı. Yazarı Avrupa demokrasi anlayışının gelişmesine en fazla katkıyı sağlamış olan, kendisini Münih Üniversitesi’nde öğrenciyken tanıdığım, 20. yüzyılın en büyük düşünürü Karl Raimund Popper. Kitapları Avrupa’da her öğrenciye okutulur, okunmalıdır. Popper iyi şeylerin gerçekleşebilmesi için demokrasi şarttır der. Tiranları sevmez.

İnsanoğlu tarih sahnesine çıktığı günden beri daima daha iyi bir dünya özlemi içerisinde olmuştur. Durumunu iyileştirmek veya en azından muhtemel bir kötüleşmeden kaçınmak için sürekli çaba harcar. Diğer etkenler olsa da aklını kullanarak problemlerini zamanında çözen topluluklar bugün daha iyi yaşam koşullarına sahiptir denilebilir. Zekanın ve bilimin gelişmesiyle, sefaletten kurtulma yöntemlerini geliştiren insan refaha ulaşmak için bir yandan bütün enerjisini harcayan ve iyi ahlaka önem vererek geliştiren toplumlar mutluluklarını sürdürebileceklerini fark etmişlerdir.

Bundan hareketle, bilime ve iyi ahlaka önem veren batılı demokrasilerin vatandaşları, birçok başarısızlıklarına rağmen, tarih boyunca gördüğümüz birçok düzenden daha adil ve daha iyi bir toplum düzeni içerisinde yaşamaktadır. Batı en azından bu iki iyi şeyi başarmıştır. Birincisi adalet ve hukuk işlemektedir. İkinci iyi şey ise zengin ve fakir arasında büyük bir uçurum yoktur. Örneğin zengin de et yiyebilmekte fakir de et yiyebilmektedir. Zenginin arabası var ise fakirin de bir arabası vardır.

İyi bir dünya kuramamış olan ülkeler, özellikle Afrika ve bazı Asya ülkeleri halen korkunç kıtlık, açlık ve sefalet içerisindedir. Adil bir düzen kuramamış olan ülkeler, her türlü suç, gasp, cinayet, hırsızlık, yolsuzluk, soygun, torpil, kayırmacılık, rüşvet ve en acısı terör ile yaşamaya devam etmektedirler.

Hüseyin Nihal Atsız ile tarihe bir göz attığımızda, daha iyi bir hayata ulaşmak için bazen gerçekçi, bazen hayalci, bazen de ülkücü ilkeler ortaya atılmıştır;

Gerçekçi ilkeler eğitimli insan kaynağınız varsa uygulanması kolaydır. Bunlar akla yatkın gelen, kısa vadeli ve büyük fedakarlık gerektirmeyen ilkelerdir. Örneğin Türkiye’nin üretim yapmasını ve sanayileşmesini istemek gerçekçi bir düşüncedir. Uygulaması kolay olduğu için her akıl kabul edecektir. Orta vadelidir. Sadece en çok 15-20 yılda gerçekleşecek bir plan gereklidir. Büyük fedakarlık istememektedir. Yapılması gereken en önemli fedakarlık 15-20 yıl için verimli çalışma saatlerini biraz arttırmak, insan kaynaklarını eğitimi, israfı biraz azaltmak ve tasarruf etmek gibi basit tedbirlerden ibarettir. Bizim son 15-20 yılımıza baktığımızda ise üretimden hızla uzaklaştığımız, tüketime dayalı bir kalkınma yöntemi seçtiğimiz, devlet başta olmak üzere tasarruf yerine kaynaklarımızı çarçur edecek bir harcama çılgınlığına girdiğimiz kolayca tespit edilebilir.

Hayalci ilkeler, gerçekleşmesi mümkün olmayan serüvenlerdir. Tarih ancak kendisinden ders almak ve bu yolla geleceği inşa etmek için vardır. Tarihimizin altın çağlarının özlemiyle hayal kurmak ve reel politikle bağdaşmayan projeleri üretmenin ve uygulamanın sonucu maalesef hüsran olmuştur. Hayal kurmak iyidir, bize yol gösterir. Ancak şunu iyi biliyoruz ki hiç bir ölü canlanmaz, geçmişin hayaliyle politika üretilmez. Gerçeklik üzerine bina edilmemiş politikaların temel direkleri yoktur, yelpazenin bir ucundan diğer ucuna savurulur giderler. Neler olduğunu, yaşandığını anlayamadan söylemler, politikalar değişiverir. Ülkemiz ve bölgemiz, maalesef gerçekliği mümkün olmayan hayaller sonucu bugün kan ve gözyaşı içindedir. Sorunlarımız büyüktür, çözümü çetindir.

Ülkücü ilkelerin uygulanması ise çok güçtür. Bu parlak ve mükemmel düşünceleri yıllarca kötülük gören her akıl kolay kolay kabul edemez. Uzun vadelidir ve sürekli fedakarlık, kan ve can vergisi ister. Modern ülkelerin vizyon dediği bu idealler milletlerin gönlünü sevinç ve heyecanla dolduran enerji kaynağıdır. Tarihteki en büyük kahramanlıklar ve fedakarlıklar bu idealler uğruna yapılmıştır. Bu vizyona ulaşmak için sadece çetin çarpışmalardan yılmayacak çetin savaşçılar gerekmez. Bir iyilik programınızın ve söyleminizin de olması gerekir. 80 öncesi politikacılarında eksik olan budur.

Eski kafaların bu yanlış tutumları sonucunda “Kızılelma” ulaşılamaz hale gelmiş, hatta bir “beka” sorunu ortaya çıkmıştır. Problemlerimiz neredeyse çözülemez hale gelmiştir. Yeni nesil iyi politikacıların, iyilik mesajları ve iyi projeleri sadece Türkiye’nin değil, komşularımız, bölgemiz ve tarihi-kültürel bağlarımızın hala sımsıkı olduğu kardeşlerimiz üzerinde bir iyilik hareketi olarak dalga dalga yayılacak ruh, değer, ortak akıl ve güce sahiptir. İyiliğin getireceği peygamber sabrı ile bu uğurda yola çıkan iyi insanlara Allah her daim yardımcı olacaktır. Yeni iyilik hareketi belki bugün saldırılara ve haksızlığa uğramaktadır. Sokrates’in dediğini unutmayın “Haksızlığa uğramak, haksızlık etmekten daha iyidir.”

Türk insanı daha iyi bir dünyayı hak ediyor. Ancak vatandaşın mutluluğu yerine sadece kendisini düşünen yöneticiler yüzünden iyi durumda değildir. Artık Türk Milleti daha iyi bir dünya istemektedir. Türkiye’yi daha iyi yönetebilecek iyi insanlar ortaya çıkmıştır. Eski siyaset alışkanlıklarından vaz geçemeyen politikacılar ve yöneticiler güneş gibi yeni doğan bu iyilik hareketine, tıpkı eskiden olduğu gibi saldırmaktadır. Aklıselim insanlar ise öz değerlerimizden hareket ederek geliştirdikleri ve Türkiye için iyi olacak program ve projeleri sunmak ve hatta uygulamak üzere bir şans istemektedirler ve bu taleplerinde haklıdırlar. Bu kişiler Ülkücüdür ve tecrübelerden ders çıkarmış insanlar olarak Türk Vizyonuna kenetlenecek, Türkiye’de iyi şeyler yapmaya azmetmiş her kesimden insanı kucaklamak istemektedir. 80 öncesinin ve soğuk savaş dönemlerinin dogmatik ve despot yöntemlerinin ülkeyi getirdiği durum ortadadır.

Görülüyor ki Türk aklı ve ferasetini ciddiye almayarak tarihin akışını değiştirmeye yeltenip, Türkiye’yi menzilinden saptırmaya çalışanlar, sonunda kafalarını gerçeğin kayasına çarpacaklardır. Din adına her türlüğü adaletsizliğe göz yumanlar kendi sonlarını kendileri hazırlamışlardır. Bilimin ve ahlakın ülkemizde hakim kılınması için Atatürk’ün ilkelerine göz atmak yeterlidir. Aynı şekilde Türk Milleti’ni medeni milletler seviyesine getirmek ve Türkiye’nin iyi olması için iyi insanlar ile birlikte olmak, iyilik yapmak, iyi olmak yeterlidir.

 

Not: Yazılar ile ilgili hukuki sorumluluk yazarların kendilerine aittir

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı