REKLAMI GEÇ

TÜRKÇÜLÜK

25 Mayıs 2017 Perşembe

Osmanlı İmparatorluğu 1699 Karlofça Antlaşması ile ilk toprak kaybını yaşamış ve çöküş 18. yüzyılın ortalarına doğru hızlanmış, Avrupa ile aramızdaki açığı kapatmak üzere askeri, siyasi, iktisadi, bilimsel ve sosyal reformlar fayda vermemiş, kayıplar 19. yüzyılda artarak devam etmiş ve Osmanlı artık 20. yüzyılın başında, “Hasta Adam” olarak anılmaya başlamıştır. Çöküşü durdurmak üzere çare arayan Türk aydınları çözüm olarak üç fikir akımı öne sürmüştür: Osmanlıcılık, İslamcılık ve Türkçülük. Bu akımlar Yusuf Akçura’nın, “Üç Tarz-ı Siyaset” adlı eserinde açıklanmıştır. Bu çalışmada ortaya çıkan analiz sonuçlarına göre Türkçülük çözüm olarak öne çıkmış, diğer akımların başarısız olduğu belirtilmiştir.

Aynı analizden hareketle Ziya Gökalp Türkçülük fikrini sistematik hâle getirerek “Türkçülüğün Esasları” adlı eserinde, Türkçülük fikrinin Türkiye ile sınırlanamayacağını ifade etmiş, Türk Milliyetçiliği ülküsünü üç aşamaya ayırmıştır: “Türkiyecilik”, “Oğuzculuk veya Türkmencilik” ve “Turancılık”.

Türkiyecilik Türk milletini ve devletini medeni ülkeler seviyesine çıkarma, Oğuzculuk ve Türkmencilik Oğuz Türkmen soylu devletler ile bir vizyon altında ekonomik ve kültürel işbirliğine gitme ve sonuncusu tarihte “İran” karşısındaki coğrafya olan “Turan” bölgesindeki devletler ile siyasi bir “Türk Birliği” çatısı altında birleşmektir. GÖKALP’in bu sınıflandırması, bugün halen geçerlidir ve ilk iki safha aşılmadan, son aşama olan “Turan” ülküsünün gerçekleşmesi imkansızdır.

Birinci Dünya savaşının çıkmasının asıl amacı o dönemde halen ayakta olan iki İmparatorluğu, Osmanlı ve Avusturya-Macaristan İmparatorluklarını yıkmaktı. Savaşta her iki devlet te yıkıldı fakat kurtuluş savaşı sonrası Osmanlı’nın devamı olarak yeni bir Türk Devleti kuruldu.

Bin bir güçlükle ve müthiş bir gayretle İstiklal Savaşını kazanan Türkiye Türkleri, yeryüzündeki diğer soydaşlarının ve dindaşlarının hemen hemen tamamının etkisiz ya da esir durumda olduğu bir dönemde, Atatürk’ün “etimin ve kemiğimin babası Ali Rıza Efendi ise fikrimin babası O” dur dediği Gökalp’in yol haritasını esas alarak Türkçülük ve Türk Milliyetçiliği fikir sistemi temelinde Türkiye Cumhuriyeti’ni ayağa kaldırmayı başardı ve geliştirdi.

Adına resmi ideoloji denilen bu fikir sistemi aslında Türklerin yüzyıllardır yüklendikleri “Türk Cihan Hakimiyeti Mefkuresi” hedefinden doğmuştur. Ancak devletin derin vicdanında yaşadığı söylense de günümüzde terk edilen bu vizyonun resmî ve hukukî bir anlamı da yoktur. Fakat tarihin derinliklerinden gelen bağlar kolay kolay koparılamadığı için, Türkiye dışındaki Türklük ihmal edilmemiş; kısmen resmî, genellikle de gayrı resmi olarak ama şuurlu bir şekilde “Dış Türkler” ile bağlar devam ettirilmiştir. Atatürk 29 Ekim 1933 tarihinde; “Bugün Sovyet Rusya, dostumuzdur, komşumuzdur, müttefikimizdir. Bu dostluğa ihtiyacımız vardır. Fakat yarın ne olacağını kimse kestiremez Tıpkı Osmanlı İmparatorluğu gibi, tıpkı Avusturya-Macaristan İmparatorluğu gibi parçalanabilir. Bugün elinde tuttuğu milletler, avuçlarından kaçabilirler. Dünya yeni bir dengeye ulaşır. O zaman Türkiye ne yapacağını bilmelidir. Bizim, bu dostumuzun idaresinde dili bir, inancı bir, öz kardeşlerimiz vardır. Onlara sahip çıkmaya hazır olmalıyız” diyerek Dış Türkler ile bağlantılı Türkçü ve Türk Birliği çözüm modeline işaret etmiştir. Nitekim Sovyetler Birliği tıpkı bu öngörüde ifade edildiği gibi 1990 yılında yıkılmıştır.

Şimdi Türkiye Cumhuriyeti Devletine düşen, yeniden hafızasını yoklayıp, Osmanlıcılık veya İslamcılık gibi gibi denenmiş ancak tutmamış akımlara dur diyerek milli ve yerli düşünceye dönmesi ve Türk Birliğine giden yolları açmaya başlamasıdır. Günümüzün blok devletler ve birlikler çağında bu maceraperest bir fantezi ile değil, akılcı ve şuurlu politikalar ile mümkündür. Bu vizyon hem Türkiye Cumhuriyeti devletinin içinde bulunduğu ve son dönemde sıkça dillendirilen beka sorunundan çıkmasını hem diğer Türk Devletlerinin velhasılı Türk Milleti’nin top yekün tarih sahnesinde layık olduğu yeri almasını sağlayacaktır.

Not: Yazılar ile ilgili hukuki sorumluluk yazarların kendilerine aittir

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı