REKLAMI GEÇ

Savaşalım

20 Ağustos 2015 Perşembe

Zor günler yaşıyoruz. Gençlerimiz ölüyor, her mahalleye, her ilçeye, her şehre düşmanlık tohumları ekiliyor. Genel veya sosyal medyada hayatında evlat acısı yaşamamış insanlar savaş çığlıkları atıyor.

Binlerce insan cenazelerde intikam yeminleri ediyor. Çok bilmiş yazarlar, burnu havada hocalar sanki futbol maçı anlatıyormuş edasıyla ölümleri yorumluyor. Olayları sonlandırması gerekenler, bugüne kadar yaptıklarını unutmuş, yangına körükle gidiyor.

Bugün Türkiye Cumhuriyeti var olma savaşı verecek hale geldi. Cumhurun başı Anayasa’yı tanımadığını ilan etti. Etkisiz, yetkisiz Başbakan kimseye koalisyon teklif bile edemiyor. Kendini milliyetçi olarak tanımlayan bir partinin bu zor günlerdeki tek derdi; serbest seçimlerde kendisi kadar milletvekili çıkarmış başka bir partiyi meclis dışına atmak. Ana muhalefet partisi ilkesiz, öngörüsüz insanların oyuncağı olmuş, bir çıkış yolu gösteremiyor. “Türkiye için demokrasi” sloganı ile meclise giren parti silahlarla arasına kesin çizgi çekemediği için güneydoğu ile birlikte bütün ülkenin umutlarını da tüketiyor.

Madem çok doluyuz, bıçak kemiğe dayandı, iş başa düştü, komşumuzun, akrabamızın, akranımızın ölümü içimizi yakıyor, yürüyelim arkadaşlar, savaşa gidelim, silelim süpürelim, bir daha da bize kimse yan bakamasın.

Ama kime karşı?

Kurtuluş savaşında olduğu gibi karşımızda topraklarımızı işgal etmiş, farklı milletten, farklı dinden, farklı dil konuşan tanıması kolay bir düşman yok.

Aynı vatan toprağını paylaştığımız insanlara karşı mı savaşacağız? Bizim atamız dedemiz kaç yüzyıldır burada oturuyor, karnını doyuruyor, ölüyor ve gömülüyorsa, düşman saydığımız insanların da atası, dedesi, o kadar yüzyıldır, orada oturuyor, karnını doyuruyor, ölüyor ve gömülüyor.

Aynı müziklerden, aynı yemeklerden hoşlanıyoruz, aynı şekilde eğitimsiziz, aynı kör inançlara sahibiz, aynı şekilde kızıyoruz, aynı tepkileri gösteriyoruz, aynı şekilde ortalığı kırıp döküyoruz.

Basiretsiz siyasetçiler, güç hırsına kapılmış ağalar, şeyhler, kirli paraya alışmış örgüt başları, kargaşadan güç alan yeteneksiz yöneticiler, bölgede rüşvet dağıtan emperyalistler istiyor diye birbirimizi mi boğazlayalım?

Sözüm yıllarca kış uykusuna yatıp, kendi çıkarları için bugünlerin gelişini görmeyi reddeden, şimdi de asarız, keseriz diyen ortaya fırlayan o savaş çığırtkanlarına!

Savaşalım hep beraber savaşalım!

Top yekün savaşalım!

Kanımızın son damlasına kadar savaşalım!

Ama önce gerçek düşmanlarımızı bilelim ve aklımızı kullanarak savaşalım.

Mahalleye, ilçeye, bölgeye değil, eline silah alan, beline bomba bağlayan fanatiklere karşı, terör yoluyla güç peşinde koşanlara karşı savaşalım!

Bu bölgenin doğal kaynaklarına göz dikmiş emperyalist şirketlere, devletlere, onların rüşvetçi işbirlikçilerine, güç delisi politikacılara, eli silahlı komisyonculara karşı savaşalım!

El altından teröre yardım edenlere, “benim teröristim iyidir” diyenlere, terör ekerek stratejik davrandığını zanneden ileri akıllılara karşı savaşalım!

Tarihi öğrenmemizi, olayların gelişimini çözmemizi, birbirimizi anlamamızı, kaderimizin çizdiği kalıpları kırmamızı engelleyen cehalete karşı savaşalım!

Bizi bu eğitim sistemine mahkum eden, yaptıkları her halta dini kılıf uyduran, din tüccarlarına karşı savaşalım!

Bölgesel gelişmişlik farklarını yaratan, insani gelişmişlik endekslerinde bizi en alt sıralara düşüren, hepimizin ortak kaynaklarını çarçur eden iş bilmezlere, rüşvetçilere ve üçkağıtçı yandaşlarına karşı savaşalım!

Sadece kendi tarikatını, akrabasını, hemşerisini, yoldaşını kayıran, çocuklarımızın fırsat eşitliğini engelleyenlere karşı savaşalım!

İnsanları dinlerine, mezheplerine, milliyetlerine, cinsiyetlerine göre ayıranlara karşı savaşalım!

Halkını fakirliğe, adaletsizliğe, korkuya, boynu büküklüğe, umutsuzluğa mahkum edenlere, kendini her şeyin sahibi zannedenlere, krallara, sultanlara karşı savaşalım!

Mafyaya, insan kaçakçılarına, malzemeden çalan müteahhite, çalışanları taşeronluğa mahkum edenlere, sigortasız insan çalıştıran emek hırsızlarına, iş kazalarını görmezden gelenlere, trafik magandalarına, ilk fırsatta silaha sarılan dengesizlere karşı savaşalım.

Bu düşmanlarımızın gerçek yüzlerinin ortaya çıkmasını engelleyen medya patronlarına, siyaset pazarlığı yapan tarikat şeyhlerine, çalışanların haklarını satan sarı sendikalara, milletin a. koyan çıkarcı işadamlarına, evet efendimci makam mevki aşıklarına, her doğruyu karalayan, her ışığa çamur bulaştıran cahil lafazanlara karşı savaşalım!

Doğruları söylemekten kaçınan, gerçekleri çarpıtan, halkını küçümseyen, çıkar beklentisi içinde olan, elindekini kaybetmekten korkan, aydın bozuntularına karşı savaşalım!

Kızgın boğalar gibi önümüze tutulan kırmızı beze doğru koşarak değil, aklımızı kullanarak savaşalım!

Savaşmazsak, bugün yaşadıklarımıza çocuklarımızı da mahkum ederiz.

Hep birlikte, aklımızla, emeğimizle, yüreğimizle savaşalım!

Not: Yazılar ile ilgili hukuki sorumluluk yazarların kendilerine aittir

Yorumlar

yılmaz kaplan   -  Bağlantı 23 Ağustos 2015, 17:10

Muhterem Hocam;yazınızda belirttiğiniz hususların birçoğu Kitabı-kerim de Allah’ın ayetleridir.Tebrik ediyorum.

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı