CHP’nin İlk Üç Sıra Adayını Açıklamadan Önce

İşin şakası tabi!

CHP’nin 2015 için kritik öneme sahip ilk üç sıra milletvekilini açıklayacak makam olmadığımıza göre, en azından olmasını isteyeceğimiz şahısların isimlerini yazsak kime ne zararı var?

Bir önceki yazımda belirtmiştim

Son 4 yerel ve genel seçimden Denizli’de birinci parti çıkamayan CHP için 2015 genel seçiminin önemi de bu noktada ortaya çıkıyor.

Son 20 yıldır sosyal demokrat, ulusalcı ya da sağa yakın kadrolar olsun; Denizli CHP’nin, siyaset arenasındaki her neviden adaylık mertebelerini dolduran şahıs ve profillerin bu seçimlerde aday olmamaları gerektiğini düşünüyorum.

Gerçekçi bir hedef belirlenmesi gerekirse de, CHP Denizli’de akılcı adaylarla rahatlıkla üç tane kapı gibi güçlü, etkili, baskın, vizyonlu, Denizlili’yi tanıyan, sosyal demokrasiyi bilen milletvekili çıkarabilir. Hatta bugünün siyasal ortamı ve belediyelerin de AKP’de olması durumuna rağmen düşük ihtimal de olsa ilk üç adayın enerjisi ve sinerjisi ile dört vekili bile zorlayabilir.

Yeter ki Denizli’de farklı ve yenilikçi bir açılımla seçmende heyecan yaratılsın… Yeter ki sünnet ve evlilik düğünlerini gezip, amcaların teyzelerin ellerini öpüp, kucakladıkları bebelerle poz vermekten başka bir sunum yapmayan siyaset tarzı değişsin.

Bazı partililer, böyle önseçimsiz vekil adayı belirleme yöntemi örgütü küstürür, parti tabanının tepkisini çeker, insanlar “ben oynamayacağım bu topu arkideş” derler diyor.

Tek cümlem var bunu savunan partililer için;

CHP Denizli’nin üye listesinde aktif üye olan 3-5bin kişi partinin tabanı da, partiye oy veren ya da oy atma ihtimali bulunan seçmen partinin tavanı mı?

Kaldı ki facebook profiline bakınca bir numaralı AKP fanatiği, hatta cumhuriyet ve Atatürk düşmanlığı içeren onlarca paylaşımla sayfasını süslemiş tiplerin bile (nasıl olduysa artık) CHP’de parti üyesi olduğunu gördüğünüzde siz olsanız ne düşünürsünüz???

Bence bol bol gelecek zaman kipleri olan “-ecek, -acak” içeren cümlelerle geleceğe yönelik iyi dileklerimizi telaffuz etmektense, gerçekten somut ve seçmene heyecan katan manevralarla birinciliğe koşulmalı…
İlla önseçim isteriz deyip sığ bir üye sayısıyla yapılan seçimlerde öne çıkan adayların 30 Mart performansına bir kaç örnek ile atıfta bulunalım;

Çarpıcı bir örnek Pamukkale seçiminden;
*Denizli’nin en büyük ilçesinin CHP adayı olan kişi nasıl oluyor da o ilçenin CHP’li belediye meclis üyelerinin oldukça altında oy alabiliyor?

*Denizli’nin en büyük ilçesinin MHP adayı olan kişi nasıl oluyor da o ilçenin MHP’li belediye meclis üyelerinin oldukça üstünde oy alabiliyor?

*Yoksa 30 Mart’ta en büyük ilçenin CHP adayına burun kıvıran CHP seçmeni başkanlık için MHP adayına kaymış olmasın?

Bir çarpıcı örnek de 30 Mart büyükşehir seçiminden; *MHP’nin büyükşehir meclisi oyu %23 iken büyükşehir adayının %12 oy almasını yani aradaki %11’lik koca farkın nereye gittiğini sorgulamasak olmaz. 

*CHP’nin büyükşehir meclisi oyu %31,5 iken CHP BBB adayının %38,5 oy almış olması dolayısıyla buraya bir MHP desteği var belli ki.

*AKP’nin büyükşehir meclisi oyu %41 iken AKP BBB adayının oyunun %45,5 olması da buraya bir MHP desteği olduğunu gösterir.

*Seçmen yapısı gereği Denizli’de büyükşehiri kazanma ihtimali olmayan MHP’nin seçmeninin neredeyse yarısının AKP ve CHP’ye oylarını vermesi, bizim 30 Mart öncesinde söylediğimiz “CHP büyükşehir belediye adayı Beyhan Aslan ismi olmalı” tezimizi kanıtlamıyor da neyi kanıtlıyor?

Siyaset akıl ve strateji işi!

Siyaset, meydanlarda veya yerel örgüt organlarında akılcılıktan ve stratejiden uzak şekilde yırtınana kadar ideolojik çığlıklar atıp oy toplamaya çalışma işi değil!

En azından 21. yüzyılda böyle değil!

İktidar olamadan ideolojik saplantılarla şerefli ikinciliğe razı olup, “gururumla şerefimle yaşıyorum bana ne” deyip de çoluğunu çocuğunu zorunlu Arapça/Osmanlıca derslerinde karma olmayan eğitimlere yollamak zorunda kaldığımızda da gurur yapın e mi!!!