REKLAMI GEÇ

GÜVEN!..

23 Aralık 2013 Pazartesi

 

Yıllardır Denizli’de Ak Parti’ye şirin gözükmek isteyenlerin masalarını süslüyordu…

Ona abone olmak kritik bir anahtar, önemli bir imajdı…

‘Okuruyuz Elhamdülillah’ diyeni bile gördük…

Şimdi hepsi feysten, twitterdan boykot çağrıları yapıyor.

Zaman Gazetesi alarak sözüm ona kimlik edinmeye çalışan Ak Parti yağdancıları şimdi boykot etmeye başladı Zaman Gazetesi’ni iyi mi?

Gerekçe ortada;
Dershanelerin kapatılmasıyla başlayıp yolsuzluk operasyonuyla derinleşen Cemaat-Ak Parti kavgası…

THY, son olayların ardından Zaman, Zaman Today’s, Orta Doğu ve Bugün Gazeteleri’ni dağıtmayı durdurdu…

Yalnızca Zaman mı? Gülen Cemaati ile ilişkili olduğu ileri süren markalara da boykot uyguluyorlar..

Yalnızca boykot mu?

Savcıya, polise sövüp süpüreni de çok!..

Neymiş efendim;

“Dış güçlerin Türkiye’deki maşası savcılar, onların emniyet içindeki uzantılarının büyük tuzağıyla” Gelişen Türkiye’ye saldırıyorlarmış!…

Hukuk çiğneniyormuş!..
Onurumuzu incitiyorlarmış!..
Saygısızlar ve küstahlarmış!..

Sabaha karşı operasyon mu yapılırmış!..

Düpedüz kurmaca, dış güçlerin oyunuymuş!..

Büyüyen Türkiye’nin önü kesilmek isteniyormuş!..

Sabaha karşı operasyon yapmak, insan vicdanına sığarmıymış!..

O parayı da, sayma makinasını da operasyonu düzenleyenler koymuş!..

Türkiye bu oyunu görsün, bozsunmuş!..

Bunları yazanlar, dillendirenler, boykot eylemi yapanlar kim?

2007’den itibaren başlayan Ergenekon, Balyoz, Andıç, o, bu, şu vesaire vesaire operasyonunda elleriniz dert görmesin, bu savcıyı gözlerinden öpüyoruz, Türkiye bağırsaklarını temizliyor, aslan savcı, yürekli polis naları atanlar, feys paylaşımı yapanlar…

Hayret içinde izliyoruz şimdi…

Ne acı aslında bakıldığında…
Türkiye neleri yaşadı ve neleri yaşıyor son yıllarda, hiç düşündün mü?

Mevkiler kaybedildi, kazanıldı…
Davalar kaybedildi, kazanıldı…
Seçimler kaybedildi, kazanıldı…
Servetler kaybedildi, kazanıldı…
Kaleler, kaybedildi, kazanıldı…
Saflar kaybedildi, kazanıldı…
İsimler, itibarlar, kaybedildi, kazanıldı…

İsimler, renkler arasında el değiştirdi hepsi…

Siyasetçimize,
mimarımıza,
mühendisimize,
dersanecimize,
siyasetçimize,
askerimize,
medyamıza,
akademisyenimize,
polisimize,
doktorumuza,
savcımıza,
eşimize,
dostumuza,
kısacası ülkemize ve hatta kendimize olan güveni kaybettik arada…

Bence budur en kötüsü…

Not: Yazılar ile ilgili hukuki sorumluluk yazarların kendilerine aittir

Yorumlar

Volkan   -  Bağlantı 24 Aralık 2013, 23:43

Gezide insanların gözü çıkarılırken,insanlar dövülerek veya polis kurşunlarıyla öldürülürken ‘Polis destan yazdı’ olur.İşin ucu kendine dayandı mı ‘Polis -çete-‘ olur.Şanlı Türk Ordusunun kozmik odalarına girilirken savcı bey ‘Kahraman’ ilan edilir.İşin ucu yine kendine dokundu mu savcının emniyete girmesi bile yasaklanır.İnşallah malum iki taraf da daha beter olur.Çünkü o malum iki taraf çok ah aldı…

algın göker   -  Bağlantı 24 Aralık 2013, 09:34

amerikalı çavuşun üniversiteli türk gençlerinden değerli olmasıyla başladı tüm bunlar…hepsine de aynı halk destek verip arkasından ağladı…

Alaiddin Kölgesiz   -  Bağlantı 23 Aralık 2013, 22:27

Duygularımıza tercüman oldun. Az bile yazdınız. Selamlar.

Gökhan Adalı   -  Bağlantı 23 Aralık 2013, 20:15

Zaman Gazetesine bir değil, beş gazete için abone olan sözde “ilerici” olanlar utanır mı bilmem.
Verdiğiniz paralar, sizin bizim aleyhimizde kullanılacak dendiğinde “Ne yapalım, sınava girecek çocuğumuz var; onların dershanesine kaydettirdik. Sınavda çıkan soruları veriyorlarmış. Abone olmazsak kaydını yapmayacaklardı.” diyen yürekli(!) cumhuriyetçiler vardı.
Şimdi ara ki bulasın!

“Böyledir ol hikâyât
Ol kara sevdâ!”

Daha da kötüsü,
yaşadığımız olumsuzlukları yukarıda özetini vermeye çalıştığım insanlarlarla aşmaya çalışmak için çalışmamız olacaktır.

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı