REKLAMI GEÇ

Kendim @tim kendim buldum-2

9 Kasım 2017 Perşembe

 

Denizli hakikaten çok küçüktü

Neyse dönelim Denizlihaber.com’un kuruluşunun ilk aylarına…

Kısa süre sonra ekibe Murat Acar’ı dahil ettik…
2003’ün Haziran’ıydı…

Murat aslında askerdeyken bizden teklif almış ama bize hemen ‘Evet’ demek yerine o zamanlar Metin Eltaş ve Seval Uysal’ın yayınlarını götürdüğü DEHA Medya’nın Genel Müdürlüğü koltuğunda oturan ‘Sünnetçi’ Eren Ağabeyimiz’in “Gel seni en tepeye oturtacağım” sözüne kanıp soluğu ilk olarak DEHA’da almıştı.

Ve fakat Eren Güneş, Eltaş ve Uysal’ın karşısına oturtmuş “Bu arkadaşın benim koltuğumda gözü var” demişti…

Denizli o zamanlar çok küçüktü!…

Murat, bunun üzerine onuru kırılınca kapıyı çarpıp çıkmış, biz kardeşleriyle birlikte yola çıkma kararı almıştı.

Kendi işimizin üç patronu olduk!..
Olduk olmasına da, “üçümüze üçümüz buna yetsin gücümüz” demedik.

Adam gibi medya şirketi olmalıydık
Denizlihaber.com 2002 Ekim ayından beri yayın yapıyordu ama aklımızdan farklı projeler de geçiyordu.

Türkiye’nin ilk stadyum gazetesini çıkardık!..
Adını koymakta hiç zorlanmadık..
STADYUM…

İlk reklamcımız, ablamız Zeynep Sütçü oldu…

Şimdi kendi internet haberciliği yapan Ali Akgün kısa süre öncesine kadar internet haberciliğinde koşuşturan İsmail Çegeli için ekmek kapısı olduk.

Stadyum’da bugün Denizlisporhaber.com’un başındaki Selami Aydın arkadaşımız da çalıştı, şu sıralar bir tobacco şirketinin Denizli Bölge Müdürlüğü görevini yürüten Erkut Aykanat da…

Bu arada, burada yazmazsam tarihe ihanet edeceğimi düşündüğüm bir konuya da girmek istiyorum. 2003’ün sonbaharında otomobil almaya karar verdik. Eşim Peral’le oturup 5 yıldır bozdurmadığımız ne kadar altınımız varsa bozdurduk. Yanılmıyorsam 6 bin TL civarı yapmıştı. 3 bin TL civarında da kredi çekip ikinci el bir otomobil aldık.

İstasyon Caddesi üzerindeki Karadenizli bir galericiden üç kapılı Hyundai bir otomobil almıştık. Gençlik işte; beyaz, spor filan. O galericiyle beni tanıştıran bilin bakalım kimdi? Uzun yıllar ART’de birlikte çalıştığımız ve şu an minibüs şoförleri üzerine Türkiye çapında bir dergi çıkaran reklamcı Sevil Bağ’ın o yıllar Turkuaz Otomotiv’de çalışan eşi Adem Bağ idi.

(Evet… Yazmadım ama siz benden önce söylediniz değil mi, “Vay arkadaş Denizli ne kadar küçükmüş” diye)

O arabayı aldıktan sonra kentte hızla bir dedikodu yayılmış ve ben o dedikoduyu neden bilmem yıllar sonra işitmiştim. Kendi sermayemizle başkasından aldığımız ikinci el otomobilimizi güya Nihat Zeybekci, hediye etmişti bana…

Aslında o gün anladım ki; henüz o vakitler, meslektaşlarımdan bazıları, alınıp-satılmaya, metres gibi kullanılmaya pek bir hazırlıklıydı…

Dönelim Medya S’ye

Kocaman bir delik vardı sanki
ve gelen para, bir salise bile cebimizde durmuyordu.

Yeni yeni büyümeye çalışırken,
ekonomik zorlanıyorduk.

Serkan, o aralar gazete çıkarma kararı veren Ahmet Cilasun’un mizanpaj teklifine ekonomik olarak ‘evet’ demek durumundaydı.

Artık bizimle ortaklığı part-time’daydı.

Gazeteye bir türlü isim bulamadılar… Bombayı patlattım! Yıllar önce DENİB DETKİB iken, başkanlık koltuğunda oturan Nihat Zeybekci için hazırladığım bir yerel gazete projesi vardı. Adını da koymuştum: Metropol! Baktım ki proje hayata girecek gibi görünmüyor, Cilasun’a “Metropol” ismini koy dedim…

O Metropol, ardından Serkan ile yollarımızı ayırmamızın başlıca nedenlerinden biri oldu.

Serkan, Bakan Zeybekci için bulduğum gazete ismiyle çıkardıkları haftalık gazetede; 2004 Şubat’ında Zeybekci’ye orantısız saldıran bir başlık attı. Ak Parti Denizli Belediye Başkan Adayı Zeybekci’nin seçim koordinasyon merkezinin başındaki isim Celal Kazdağlı ile mecburi bir görüşme yapmış, Stadyum için yaptığımız seçim çalışması anlaşması, aleyhimize feci revize edilmişti.

Geçmişte belki de yeni kurulmuş bir gazetenin başında yer alarak çalışanı olmayı makul gördüğüm adamın canı, ortağım olmuş adamın attığı başlık nedeniyle sıkılmıştı ve aslında müstakbel ortağımın da görev yaptığı seçim ofisi de, bunun doğal gereğini yapmıştı.

Bir anlamda da yıllar önceki Metropol ismi, dönmüş dolaşmış gelmiş, Zeybekci ile bizim kurumun arasını, dolayısıyla kurumla Serkan’ın arasını feci bozmuştu.

Denizli o zamanlar çok küçüktü.

Bu arada Kazdağlı önderliğinde Zeybekci için kurulan seçim ofisi Candoğan parkının üzerinde, Mimar Sinan Caddesi’nin başladığı noktada, köşedeki camekanlı binanın, Öztürk İş Merkezi’nin en üst katıydı. Sonradan Ak Parti saflarında siyaset yapan Öztürk ile hala DYP’ çizgisinde olduğunu düşündüğümüz Nafiz Öz’ün ortaklaşa yükselttiği bina, Denizli yakın tarihinde defalarca karşımıza çıkmıştır.

Bugün Zeybekci’nin şirketlerinin koordinasyonunu gerçekleştiren Prof. Dr. Hasan Kazdağlı’nın rektörlüğü döneminde, üniversite vakfı şirketi olarak kurulan medikal şirketlerinden birinin merkezi de o binadaydı.

Bir bomba daha; Bugün sağlık ve eğitim sektörlerinde isminden sürekli olarak bahsettiren Denizli Gazetesi’nin köşe yazarlarından Prof. Dr. Bülent Topuz da o dönemde Kazdağlı’nın ekibindeydi ve Tıp Fakültesi döner sermayesi ona bağlıydı. Böyle uzayıp gidiyor işte…

Bugün Ekonomi Bakanlığı Başdanışmanlığı koltuğunda oturan Mehmet Yüksel, Denizli Ticaret Odası Başkan Adayı olunca, partidaşı Zeybekci’nin seçim ofisinin olduğu o binanın bir başka katında seçim çalışmalarını yürütmüştü.

Bu kadar niye mi bahsettim Öztürk İş Merkezi’nden? Çünkü dönüp dolaşıp ucu bizim sektöre dokundu da o yüzden…

Bir hışım ART’den ayrılıp “Denizli’nin ilk profesyonel medya satın alma şirketini kuruyoruz” diye yola çıkan ve fakat kendi yayınları “Medyamarket”i çıkarmaktan öteye gitmeyen Adem Erdağı, Metin AkmanGüray Timuçin ve Burak Özgün dörtlüsünün şirketine de ev sahipliği yaptı çünkü Öztürk İşmerkezi.

Denizli işte…

Bu arada Kazdağlı’nın Zeybekci için kurduğu seçim ofisi tam bir A Milli Takımı’ydı…
Çoğunluğunu Denizlili isimlerin oluşturduğu farklı kişi ve kurumların bir araya getirilmesiyle kurulan bu seçim koordinasyon merkezinin Denizli’yle ilk kez tanıştırdığı kişi ve kurumları daha sonra Denizli’den baya bir ekmek yedi.

O ekipten Ajans Press’çi Hasan Erhan Çalışkan Denizli Belediye Başkan yardımcısı oldu…

DRT’nin temelleri o ofiste atıldı…
Tabii ki yeni DRT’nin. Soner Sevgili metin yazıyordu. Yeni Asır’dan ayrılmış ve o sıralar işsiz olan Muhammet Karaçay o ekipteydi. Kazdağlı’nın o zaman ekibindeki tüm görsel işleri yapan firmanın ismi BİMUS’tu. Sahibi Mustafa Sarıtaş Denizliliydi ve ilk kez memleketinde böylesi büyük çaplı bir iş almıştı.

2004’te Zeybekci’nin işini yapan BİMUS,
2007 Genel Seçimleri’nde AK Parti İl Başkanlığının,
2009 Yerel Seçimleri’nde MHP’nin Denizli Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Ümit Bahtiyar’ın,
2014 seçimlerinde ise CHP Denizli Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Kazım Arslan’ın seçim koordinasyon merkezindeydi.

2004’ten bu yana tüm yerel seçimlerin Denizli’deki değişmeyen tek kazanını BİMUS’tu..

Eee haliyle Denizli bu,
herkesle, her an her yerde
karşılaşmak an meselesiydi ve
ki o zamanlar da küçüktü.

 

Yeni başlayanlar için bölüm notları:

Stadyum Gazetesine dair…
İç saha maçlarında dağıtıldı. 3 büyüklere örnek oldu. Bazıları dergisini iç saha maçlarında ya ücretsiz dağıtmaya ya da satmaya başladı. Denizlispor, Süper Lig’ten düşünceye kadar çıkardık.

Lambaya püf de!
Bizimkiler maça asılsın, Fener’i yensin diye ‘fener=lamba’ deyip “Lambaya püf de” manşetiyle çıktık. Denizlispor-Fenerbahçe maçı oynanırken stadyumda elektrikler kesildi. Maça 45 dakika ara verildi. Başlığımız olay oldu! Lig TV’de 40 dakika konuşulduk. Ertesi gün spor manşetlerindeydik…

Hasan Erhan Çalışkan’a dair…
Bu arada Kazdağlı’nın o gün kurduğu ekipte görev alan benim müstakbel ortağım Mete Demir gibi isimlerle birlikte görev alan profesyonellerden Hasan Erhan Çalışkan, daha sonra Denizli Belediye Başkan Yardımcılığı yaptı. Çalışkan, belediye başkan yardımcılığı görevini yıllar sonra bıraktığında, herkes “Nihat Başkan ile yolları ayrıldı” yorumunu yapsa da, biz gazeteciler dahil dedikoduya, goy goya ne kadar meraklı olduğumuz ortaya çıktı. Keza Çalışkan başkan yardımcılığı görevini bırakmıştı bırakmasına ama, Nihat Bakan ile ilişkisi bozulmamıştı. AKTUR’da üst düzey yöneticilerden biri oldu.

7 Haziran 2016 seçimlerinde Bakan Zeybekci’nin talimatıyla geldi Ak Parti seçim Koordinasyon Merkezi’nin başına oturdu. Talihsizlik ilk seçimlerden bu yana 4 vekile fiksleyen AK Parti, o seçimlerde 3 çıkardı.

Bakan Nihat Zeybekci’ye dair…
Zeybekci, ismini Denizlihaber.com ile ilişkilendirerek prim yaptığımı düşünebilecek kadar küçük beyinli olanlara şimdiden açıklayayım; Zeybekci ismi, zaman içinde tabi ki geçecek ve fakat konuyla ilişkili olan diğer isimler gibi.

Ve Zeybekci, Denizli’de ilk olarak Denizli Tekstil ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği Başkanı olarak tanındı. Ben de Denizlihaber.com’un dışında NTV Denizli muhabirliği görevini de üstlenmiştim. Dolayısıyla ekonomi odaklı ulusal haberler nedeniyle sürekli olarak Zeybekci’nin kapısını çalıyordum. Mübalağa olmasın, sanırım o yıllar Zeybekci’nin diyalog içinde olduğu ender gazetecilerden biriydim. ABD bir zamanlar Türkiye’ye ihracat kotası uyguluyordu. Bir gün Zeybekci beni arayıp, “Denizli’nin tonlarca malı kotaya takıldı. Bunu haberleştirmeliyiz” dedi. Ntvmsnbc.com’da giren bir haber ABD Türkiye Büyükelçiliği’ni harekete geçirdi, Denizlili onlarca ihracatçının malı, gümrüklerden geçti. Bunun için DETKİB’in ihracatçılara yönelik ödül gecesinde bana bir teşekkür plaketi jesti yapmak istediklerini ilettiğinde de Denizli adına bunu benim değil NTV İzmir Temsilcisi ve Yurt Haberler Müdürü’nün almasının daha uzun vadeli bir dönüt olacağını dile getirdim. Öyle de yaptık. NTV’nin iki ismine o gün plaket verildi.

Bir ara Denizli’de kurulması muhtemel bir gazete için Zeybekci’ye proje hazırlamıştım. Adını da bulmuştuk. Kent hızla büyüyordu ve bir METROPOL’e evriliyordu. Tabi o proje hayata geçmedi. Ben de yıllar sonra, Metropol ismini Ahmet Cilasun’a önerdim.

Zeybekci’nin Ak Parti Belediye Başkan Adaylığını, sıradan vatandaş gibi televizyonlardan gördüm. Aramızın sözde çok iyi olduğunu düşünmüş olmama rağmen bana aday olacağını söyleme gereksinimi hissetmedi.

Yeri gelmişken;
Denizli siyaset tarihine şüphesiz en koyu ve büyük harflerle yazılacak olan Zeybekci’ye bugün saygılı ve nezaket içinde davranacağım, diye resmen soytarılık yapan, O’nun gözüne girmek için sözüm ona kendi meslektaşlarını kötülemeye çalışan, gambazcılığa, yalakalığa, şaklabanlığa kendini feci kaptıran arkadaşlar bilsinler ki, ben ve benim gibi onu daha en başından tanıyan insanlar, siyasi duruşları ve veya başka gerekçelerle yanında olmadığı için oluşan boşluğu doldurmaktan öteye gidemezler… Yani benim yokluğum Zeybekci’nin siyasi hareketinde nasıl bir anlam içermiyorsa, senin orada varlığın o kadar anlamlıdır arkadaşım! Bunu yaz bir yere, ki kafan basmayacağı için hemen anlayamayabilirsin!..

Adem Erdağı’na dair…

Bugün TV 58’in sahibi Adem Erdağı, mesleğe 90’lı yıllarda ART’de başladı. Erdağı’nın ART’deki ilk sıfatı reklamcılıktı. Partneri Sevil Bağ idi. Hani benim yardımıyla hayatımın ilk otomobilini aldığım kişi olan Adem Bağ’ın karısıydı. Birkaç kez ART’den ayrılmışsa da en köklü ayrılığı ART’nin başka reklamcısı ve Mehmet Soygent’in de bacanağı olan Metin Akman, ART Radyo’nun uzun süre müdürlüğünü yapmış olan Güray Timuçin ile birlikte 4. ortak olarak yanlarına Burak Özgün’ü alıp Öztürk İş Merkezi’nde Basın Ajans’ı kurdular.

Başta da belirttiğim gibi sözde bizim gibi yayıncılar ile reklam müşterileri bir araya getiren bir ajans olacaklardı. Ama 14 günde bir yayınlanan Medyamarket isimli reklam-ilan dergisinden ziyade medyaya çok farzla reklam filan paslamadılar. 1 yıl içinde önce Burak Özgün ayrıldı ardından Adem Erdağı ortaklığı bırakan ikinci isim oldu.

Adem Erdağı daha sonra yanılmıyorsam yüksek tirajlı Bütünşehir isimli bir yayın çıkardı. Ardından döndü dolaştı ART’ye tekrar başladı. Erdağı’nın ART’deki bundan sonraki yaşamı, aslında artık sadece reklamcılıkla değil, habercilik, programcılık, canlı yayıncılık, genel yayın yönetmenliği ve genel müdürlüğü olmak üzere, tabiri caiz ise her şeycilikle geçti. Reklam ordinosunda onun imzası vardı, gece yarısı seçim canlı yayınında onun…

ART’ye dair…
Televizyon, bir zamanlar Denizli’nin en büyük yerel firmalarından biri olan Ana Pazarlama tarafından kurulmuş, o nedenle Ana Radyo Televizyon ismini almıştı. Sanırım 96’da Mehmet Soygent tarafından satın alındı. Ondan sonra hızlı bir değişim yaşadı. Ben yine sanırım 96’nın sonu gibi ART’ye başladım. Haber Müdürü Zeliha Öksüz(Şimdi İzmir’de) idi. Haberleri Murat Acar(Şimdi DEHA TV’de) sunuyordu. Zeliha Öksüz gidince, ART’nin haber müdürü ben oldum. 1999 seçimlerinde Kadir Altınoluk’un Yeni Gazetesi’ni kiralamıştık, hemen ardından duramayıp Gündem Gazetesi’ni çıkardık. Yazı İşleri Müdürlüğü’ne terfi edince, Haber Müdürü koltuğuna Murat Acar oturdu.

Engin Ünal ile ilk kez o kurumda çalıştım. Emin Barıner Genel Müdür’dü. Dedahaber.com’un sahibi Ahmet Deda ART’liydi… Pamukkalehaber.com’un sahibi Tahir Aygün, bugünlerde devletin milli bayramlarda sunuculuğunu yapan öğretmen Sibel Aygören ART’liydi. Meriç Ulukuş, ART’liydi… Bugün, Sadıkoğlu Grubu’nun Reklam ve Halkla İlişkiler Müdürü Yelda Aydemir, bizim ART’liydi. PEV Okulları Ortaokul Müdürü Hilal Tortop, bizim ART’liydi. Eylem Şimşek, ART’liydi. Türk radyolarının en ünlü isimlerinden biri olan ARIZA Programı’nın yapımcısı Rıza Esendemir, ART’liydi. Denizlipost.com’un sahibi Serkan Urgancı, ART’liydi. Mete Demir, ART’liydi. Geçenlerde kitap yazan kadın meslektaşımız Sevim Say ART’liydi… Nurcan Bahtiyar ART’liydi… Selami Aydın ART’liydi… Serhat Delikara ART’liydi… Fedai Oruç ART’liydi… Hatta Hatçem Gülüm Hatice Salık da ART’liydi…

Asayişin hızlı ve tecrübeli ismi DHA Ramazan Çetin, ART’liydi… Bir sır vereyim; o zamanlar da caldion deodorant kullanırdı.

Mehmet Soygent’ten sonra Denizli’nin eski belediye başkanlarından Ali Aygören ART’nin yeni sahibi oldu. Yeni Asır’ın İzmir’li Büro Şefi, Pamukkale Gazeteciler Derneği’nin kurucu başkanı Hüseyin Yoldaş’ın büroyu bırakıp ART’ye geçerek tüm yetkileri neredeyse eline aldığı dönemlerde, Önder Varol dahi ART’li oldu.

Hacı Selamoğlu ART’liydi…

Ve İmam Polat… İmam Polat, yalnız Denizli ve Türkiye değil, dünya medya tarihinin kırılması gerçekten zor bir rekoruna imza attı. ART ilk kurulduğu gün kapıdan içeri giren yüzlerce farklı insan, düzen ve sistemde çalışan, Pamukkale TV’nin yayına hazırlanması, ilk girdiği gün, kalabalık ortamlar, yapayalnız zamanlar, değişen o kadar patrona rağmen bugün bile aynı kurumda çalışan, enteresan ama çok sağlam, çok güzel bir adamdır…Patronlar, çalışanlar, şirketler, adresler değişti ama İmam, hiç iş değiştirmedi…

Huri Soygent’i, Cihangir Türkmen’i, Mehmet Duran’ı unutmuyorum tabi..

Hacı Selamoğlu ART’de spor muhabirliği yaparken, kameramanının İmam Polat olması çok güzel değil mi?

 

Bölüm sonu çıkarımı:

Aslında 3 Kasım 2002 seçimlerinden çok önce Denizli için kartlar karılmış dağıtılmış gibi değil mi? Yolların herkesle bir şekilde kesiştiği Denizli’de sadece biri, Öztürk İş Merkezi bile kaç tane kaderin kesişme noktası olmuş, fark ettiniz mi?

Güzel çıkarımlar da, doğru mesajlar da almak lazım geçmişten;
Mesela, bugün kanı uyuşmayacak, hiçbir zaman bir araya gelmeyecek zannettikleriniz yarın en önemli dostlukların, birlikteliklerin temelini atabilirlermiş oysa.

Geçmişi iyi bilmek, geleceği daha doğru okuyabilmek için önemlidir…

Yarın ki bölümün bazı satırbaşları:
Denizlihaber ve Medya S’nin büyüme dönemi
Kazdağlı bize yemek ısmarlayıp ne dedi?
Binnur nasıl transfer edildi?
Hacı Selamoğlu’na ‘evet’ demenin bedeli!..

Not: Yazılar ile ilgili hukuki sorumluluk yazarların kendilerine aittir

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı