REKLAMI GEÇ

BİZİM MAHALLE

21 Temmuz 2017 Cuma

FETÖ yargılamalarını dikkatlice takip edenler bilir. Sanıkların tamamında yüksek şüphe unsuruna rastlansa da delillendirme konusunda ciddi endişelerim var. Normal işleyen bir hukuk sisteminde veya 15 Temmuz darbe girişiminin yaşanmamış olması halinde, FETÖ yapısı ‘Terör Örgütü’ olarak kapsanmış olsa da sanıkların büyük çoğunluğunun beraat etmesi söz konusu olurdu.

Kullandıkları yazılımlar, himmetler, dini toplantılara gitmelerin hukuk nezdinde ‘asil’ delil kabul edilemeyeceğini düşünenlerdenim. Belki ikincil delil olarak…

(Elbette darbe girişimine doğrudan katılanları ayrı tutarak düşünürsek)

Ama hepimiz çok iyi biliyoruz ki delillendirme olmasa da ortada çok büyük bir suç var. Hem hükümetin hem de adalet mekanizmasının biraz da elini ‘mahkum’ kılan durum bu…

***

Şunu çok net söyleyebilirim ki; Türkiye tarihi boyunca böyle büyük bir hainlik, böyle büyük bir suç görmemiştir.

Örgütün tamamının çökertildiğinden emin değilim. Herkes gibi… Uyuyan hücrelerden çok korkudan sesini çıkaramayan hücreler olduğuna inanıyorum. Ne var ki; koşulların değişmesi durumunda biraz daha cesaretle eskisinden daha da cüratkar olabilecekleri potansiyelini asla unutmamak, buna gösterilen devlet refleksini ne olursa olsun korumak gerektiğini düşünüyorum.

Hala bir çözülmenin olmamış olması da bu şüphelerimi kuvvetlendiriyor.

***

Ama içeri atılan onca insanın genel geçer suçlamalar ve ifadelerle çok uzun süre orada tutulabileceklerini de sanmıyorum.

Şunu iyi biliyoruz ki; bu yapılanma çöreklendiği devlet kademelerinde sürekli adam kayırma, tehdit, rüşvet, keyfi uygulama, kumpaslar, devlet yetki ve gücünü kötüye kullanmalar, siyasiler üzerinde nüfuz ve sadece kendi cemaatlerinin dışında başka kimseye yaşam hakkı tanımayan anlayışlarını yıllarca sürdürdü.

Biliyoruz ki herhangi bir alanda kendilerine rakip olan herkesi sindirmek, yok etmek istediler. Bu yönde de suçlar işlediler.

Rüşvetçiliği ile Denizli’de ün salan arkadaş pürü pak olduğunu iddia ettiği mahkeme salonunda yanına gelenlerin neden üst aramasına maruz kaldığını, telefonlarının alıkonduğunu, istenilen rüşveti ola ki gizli kayıt olmasın diye kağıda yazarak verdiğini filan hiç anlatmadı.

Sadece o mu? Tarım desteklerinden hem kişi hem de şirket olarak faydalanan ayrıcalıklı tayfaya ne oldu dersiniz… Onların da bir kısmı içeride…

Hani devletin iş kurmak isteyen çiftçiye hayvancıya sağladığı hibeleri kendi cebinde toplayanlar…

Başkalarının market açmasına müsaade etmemek için her türlü zorluğu çıkaran bu arkadaşlar.

Avrupa Birliği fonlarının başına çöküp üfürük proje üreten kendi yandaşlarına bu fonları aktarıp gerçekten hak eden, bu memleket için bir şey yapmak isteyenleri olmayacak gerekçelerle geri çevirenler…

Polis gücünü kullanıp işadamlarına çöreklenenler, kumpas kuranlar.
Hatta bırakın iş adamlarını mafya oldukları söylenen kişileri bile kendileri önünde engel görüp kendi hakim ve savcıları ile bu insanlara tuzak kurup ömür boyu hapislere mahkum ettirmeler.

Belediyelerde, kamunun diğer kurumlarında karıştırdıkları haltlar, rantlar…

Saymakla bitmez…

***

Saymakla bitmez ama maalesef hakkı yenen, çile çeken, bedel ödeyenler de ortada yok. FETÖ belası Denizli’de kimin canını yaktıysa ortaya çıkıp işledikleri suçları tek tek teşhir etmeleri gerekiyor.

Kimin işine taş koyduysa… Kimin hakkını yediyse. Devlet olanaklarını kullanarak kimin canını yaktıysa…

Yoksa sadece dosyalardaki suçlamalarla bu insanları yargılamak topluma karşı yapılan en büyük haksızlık olur.

Kim ne biliyorsa çıkıp anlatmalı, devletin savcısına yardımcı olmalıdır. FETÖ’nün yarattığı acı, oluşturduğu tahribat görülenin çok ötesinde, tahmin bile edilemeyecek kadar uzak boyuttadır.

SİYASET BİRAZ ALAN BIRAKMALI
Hükümet ile bizim mahalle arasında bu FETÖ konusu da aralarında olmak üzere çok konuda ciddi uyumsuzluklar, anlaşmazlıklar var.

Kuşku yok ki bizim mahallenin ‘FETÖ’nün siyasi ayağı yok mu? Neden onlar ortaya çıkarılmıyor?’ talebi haklı bir taleptir. Doğrusu siyasi ayağının da temizlenmesi şarttır. Başta tüm ülkenin Bülent Arınç beklentisi yanıt bulmak zorundadır.
Kozmik oda yalanları ile kaç insanın ölümüne, infazına neden olduklarını bilmek bile istemiyorum. Hesap vermelidir.

17-25 Aralık dönemine ilişkin hükümete yakın kesim her ne kadar bu olayın ‘kurmaca-kumpas’ olduğu fikrini savunsa da bizim mahalle haklı olarak biraz daha farklı bakıyor olaya…

Şüphe yok ki hükümete karşı bir operasyon çeken FETÖ örgütü 17-25 Aralık sürecinde bir takım kayıtları servis ederek hükümeti devirmeyi planlamış olsa da, kayıt içerikleri hakkında bizim mahallenin aklını kimse karıştıramaz. Ve o sürecin aktörleri cezalandırılmadan bunu söylemeye ve bu konuda anlaşmama arzusuna sahip olacaklardır.

Ne var ki, nefret baş ve en büyük tehlikenin FETÖ terörü olduğu gerçeğini çok zaman görmezden gelmemize neden oluyor. Bu aşamada hükümetin de FETÖ’yü anlatmadaki isteksizliği ve yetersizliği de buna etken olmuştur. Daha önemlisi hükümet böyle bir vazifeyi kendinde görmüyor.
Beğenmediği ulusalcı ya da Atatürkçü kesimi ikna gibi bir dertleri yok.

Ben en azından FETÖ konusunda ortak bir savaşın gerekliliğini hatırlatmak istiyorum. Siyasiler birbirilerine biraz alan bırakmak zorundadır.

Ne hükümetin seçmenine ‘koyun’ demek doğrudur ne de hükümet kesiminin diğer siyasi düşünceleri hiçe sayan aşağılayıcı tavrı…

Kaldı ki siyaset meydanından oyu herkesten istersiniz. Koyun diyerek oy toplanabileceğini de sanmıyorum. İnsanlara biraz alan bırakmalı. Hata yapanlara her seferinde hata yaptıklarını hatırlatarak ve tüm olumsuzlukların sorumlusu olduklarını işaret ederek kendi saflarına geçireceklerini sananlar, ayıp bir aldanmışlık içindedir.

Siyasetin üst perdesi en azından şu kritik dönemde dalga boyunu değiştirmek zorundadır.

NİHAT ZEYBEKÇİ
Denizli yeniden Nihat Zeybekci ile kabinedeki yerini aldı. İyi de oldu. Kuşku yok ki her bakanlık değerlidir ama aile bakanlığına göre daha aktif bir bakanlıkla temsil edilmemiz güzel oldu.

Denizli’de hala iktidar kavgası yapıyor olması Ak Parti’de ‘erklerin çatışması’ olarak yorumladığım bir durum olsa da, siyasetin ağır ismi Zeybekci’nin yanında yerel yönetim hariç geri kalan herkes figüran gibi görünüyor.

Zeybekci’nin ise bilmesi gereken bakanlığına artık daha az insan seviniyor.

Not: Yazılar ile ilgili hukuki sorumluluk yazarların kendilerine aittir

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı