REKLAMI GEÇ

GÖKPINAR’DA DOĞALLIĞI BOZMAYALIM

4 Ekim 2017 Çarşamba

Denizli Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Zolan, görünen o ki uzun zamandır üzerinde çalışılan bir projeyi hayata geçirdi.

 

Bu aslında yeni bir projeden çok eski ve kronik bir mağduriyeti giderme olarak değerlendirilebilir. Denizli’nin o bölümü açısından son derece önemli olduğunu düşünüyorum.

 

Proje şu ki; Gökpınar Rezerv Göleti etrafındaki kısa mesafe koruma alanı içinde kalan 2 bin ayrı parselin yapılaşmalarına ya da yapılaşmalarını tamamlamalarına izin verildi.

Deliktaş, Fatih, Cumhuriyet, Hürriyet ve Kayıhan mahalleleri sakinlerinin 22 yıldır çivi çakamadıkları konutlarına yeni bir başlangıç şansı tanınmış oldu.

Buna göre daha önce imar kapsamına alınmış fakat koruma alanında kaldıkları gerekçesi ile yapılaşmasına müsaade edilmeyen parsel sahipleri evlerini tamamlayabilecek.

Fakat aynı bölge içinde yeni bir imar düzenlemesine gidilmeyecek. Yani bu iki bin konut ile konu kapanacak.

Bu baraj göletine her yönüyle 300 metrede yer alan mutlak koruma alanını kapsamayacak. Buradaki parsel sahipleri için durumda bir değişiklik yok.

Fakat Denizli Büyükşehir Belediyesi’nin bu bölgeye ilişkin de projesi var. Benim dikkat çekmek istediğim konu da bu…

 

**

 

Bizim Denizli insanı her ne kadar bu göletin sulama göleti olduğunu düşünse de Gökpınar Göleti’nin yapılma amacı içme suyuna rezerv bir kaynak oluşturması.

Buradan şimdilik su kullanılmıyor olsa da yakın gelecekte kaynakların zayıflaması durumunda süratle tesisleşmesi tamamlanıp kentin su ihtiyacına merhem olabilir.

Proje hayata geçirildiğinde Denizli’nin 50 yıl boyunca su sıkıntısı çekmeyeceğini dönemin Belediye Başkanı Ali Aygören açıklamıştı.

 

Bu bakımdan bizim için sıradanlaşsa da bu gölet son derece önemli. Bu gölete kontrolsüz kaynakların ulaşmaması hayati önem taşıyor.

 

Zaten Karakurt Köyü mutlak alan içinde yer alıyor ve o bölgede hala yaşam var. Karakurt’un kentsel atıklarının göletle ilişkisine dahil bir bilgiye sahip değilim. Kısmen küçük çaplı olsa da hayvancılık olduğunu biliyoruz.

 

Gölet ile bağlantısının kesilmiş olduğunu varsayıyorum.

 

**

 

Denizli Büyükşehir Belediyesi’nin mutlak alan içinde yapmayı planladığı çalışmaya en uygun bölgenin Fatih ve Cumhuriyet mahalleleri kapsamındaki alan olduğunu düşünüyorum.

 

Burada hobi bahçesi, içinde tesis barındıran piknik alanı, dinlence alanı oluşturmanın da çok riskli olacağını düşünüyorum.

Her ne olursa olsun hiçbir şekilde atık su üretecek bir tesise yer olmaması gerektiğini düşünüyorum.

 

**

 

İç sular için kaygılanan benim gibi insanların genellikle tuvalet atığından şikayeti olmaz. Organik her türlü atığın doğa içinde bir misyona sahip olduğunu biliriz. Bu bizi endişelendirmez.

 

Ama kentsel sıvı atıkların içinde kimyasallar barındırdığı unutulmamalıdır. Bu nedenle bu tip atıkların iç sulara karışmasını arzulamayız.

 

Konu içme suyu olduğunda ise hiçbir atığa tahammül yoktur. Bu konuda dikkatli davranmak son derece yararlı olur.

 

Bölgede doğal dokuya uygun olduğu varsayılsa bile bir tesisleşmenin önü asla açılmamalıdır. Hobi bahçeleri gibi tarım ilaçlarını gölet sularına sızdıracak uygulamalardan kaçınılmalıdır. Bölgenin sadece ağaçlandırılması, belki tesissiz bir dinlence alanına dönüştürülmesi benim aklıma yatar.

 

Ama o toplantıda esprisi yapıldığı gibi Denizli’ye deniz getirme fikri, sahili, kumsalı filan onarılmaz hasarlara neden olabilir. O suyun üzerinde elektrikli taşıtların dışında petrol ürünü tüketen taşıtların kullanılması, sızdırma riskinin göze alınması dahi kabul edilemez.

 

**

 

Kendimizi bir kez daha hatırlamamız gerekiyor. Kimse kusura bakmasın ama biz çevresine öyle çok da duyarlı bir toplum değiliz. Bizim meşhur Çamlık Mesireliği’nin bir hafta temizlik görevlileri tarafından temizlenmediğini varsayın, piknik yapacak yer bulamazsınız…

 

Çevre ve doğaya karşı inanılmaz kayıtsız ve hoyratız. Bu alanda düşünülen plan her ne ise insan faktörü unutulmamalı…

 

**

 

O bölgenin müdavimleri balıkçılardır. Şimdi eski alışkanlıklarının büyük bölümünü terk ettiler. Yasak dönemlerde avlanma asgariye indi. Sürekli tetikte bekleyen gerçek avcılar var. O bölgenin gönüllü bekçileri gibiler.

 

Bölgede düzeni sağlayabilmenin oraya görevliler dikmeden olanağı elbette yok. Ama insanları bu güzelliğin bir parçası haline getirmeyi başarırsak doğal koruyucu timlerini de oluşturmuş oluruz.

 

İskeleler aracılığı ile oluşturulacak sektörler, katı atıklar için çöp tenekeleri ve en önemlisi bilinçlendirme çalışmasının yapılması çok faydalı olacaktır.

 

Kentte bir tahmine göre 40 binin üzerinde balık avcısı var. İnsanların çok büyük bölümü uzak avlaklar yerine yakınlarda avlanmayı tercih ediyor.

 

Gökpınar ile Cindere bunların başında geliyor. Gelecekte de ayakta kalmalarını sağlamak lazım.

 

Başkan Zolan, mutlak alan için projesini şimdilik açıklamadı ama bunu salt hizmet açısından değerlendirmemeli. Bizden sonra gelecek olan kuşaklara da bırakmak zorunda olduğumuz şeyler var.

 

Aksi halde sadece hatalarımızın baskısı altında kalacaklar.

Not: Yazılar ile ilgili hukuki sorumluluk yazarların kendilerine aittir

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı