REKLAMI GEÇ

Polis de yok, olay da!

14 Mart 2014 Cuma

Neymiş?
Polis saldırmazsa olay çıkmıyor muş dimi?
Denizli Türkiye’nin en sakin kentidir.
İnsanlar burada slow yaşar, yani ağır çekim..
Eviyle işinin mesafesi, en uçtaki Organize Sanayi Bölgesi için söylesem 20 kilometredir.
Vilayet, tapu, adliye, hastane, nüfus, askerlik şubesi, konser, sinema toplasan 7 kilometre içine sıkışmıştır.
Buranın insanı bir yere yetişme telaşında olmaz!
Ağır ağır yürüse, Çınar’dan Bayramyeri’ne 10 dakikada varır.
Son iki yıldır arap saçına dönüşen trafik haricinde pek strese de girmez.
Relakstır yani…
İnanmazsanız Atatürk Stadı’na bakın. Maçları bile çekirdek yiyerek izlerler.
Öyle başka şehirlerdeki gibi toplumsal olaylar da pek olmaz!
Gazetelerin çoğunda asayiş muhabiri bile yoktur!
Asayiş deyince bura insanın aklına trafik kazaları, küçük hırsızlıklar bir de “karı koca” kavgaları gelir.

ic-2

Hatırlayınız: Gezi olayları sırasında bir çok şehirde taş taş üstünde kalmadı.
Denizli’ye baksanız sanki bir şenlik vardı.
Delikliçınar meydanı her gece tıklım tıklım doldu. Ne taciz, ne kavga, ne de hırsızlık oldu!
Tam 20 gün, bazı geceler 5, bazı geceler 10, bazı geceler 30 bin kişi sokaklara çıktı. Şehri bir baştan bir başa yürüdü.
Bir tek cam kırılmadı.
Gençler, fareli köyün kavalcısı gibi, şehir halkı da arkalarında kilometrelerce yol tepildi. Vilayetin kapısına binlerce kişi yığıldı. Dakikalarca sloganlar atıldı, hükümet istifaya çağırıldı.
Bir cama, bir cana zarar gelmedi!
Diyeceğim o ki;
Denizli Türkiye’nin en barışçıl kentlerinden biridir.
Gezi olaylarının festival havasında geçmesi bundandır.
Açın gazete arşivlerini bakın. Gezi eylemlerinde bir kişi hastanelik olmuş mu?
Esnaftan, halktan “Yaktılar, yıktılar” yollu bir tek şikayet var mı?
Yok!

ic-7
Sen kalkıp da tazyikli suyla dağıtmazsan, tekme tokat saldırmazsan, biber gazıyla ciğerlerini yakmazsan, insanlar protestosunu yapar ve dağılır.
Bu bir saat de sürer, üç saat de. Ama sonunda biter!
Denizli’de bu hep böyle olmuştur. Bugüne kadar polis de bu kalabalığın ne yapıp yapmayacağını iyi bilir. Gezi eylemlerinde halkın, bir tek TOMA’yla, bir tek resmi polisle karşı karşıya kalmamasının nedenlerinden biri de budur!
Peki son derece şiddet karşıtı ve barışçıl olduğunu her fırsatta göstermiş bu kentte 11 Mart akşamı yaşananları nasıl açıklayacağız?
Yer aynı, eylemciler aynı, değişen neydi?
O gece Delikliçınar’da toplanan insanlar polis şiddetiyle karşı karşıya kaldı. Birkaç dakika içinde Delikliçınar gaza boğuldu. Bir yandan tomalardan sıkılan tazyikli su, diğer yandan biber gazı ortalığı savaş alanına çevirdi. Bırakınız caddeleri, ara sokaklar, iş hanları gaz altında kaldı. Sağa sola kaçışan insanlar, tazyikli suyun altında sırılsıklam olanlar ve gazın etkisiyle yerlerde sürünenlerin yarattığı manzara dehşet sahnelerini aratmadı! Onlarca insan gazdan etkilenerek hastanelik oldu. Bazıları da polisin kaba kuvvetine maruz kaldı. Tekme, tokat, yumruk…
Onlardan biri 20 yaşındaki üniversite öğrencisi Sema Demir. Beyin kanaması şüphesi, geçici görme kaybı, vücudunda darp izlerinden dolayı tedavi altında alındı.
Bir gün sonra, 12 Mart’ta beş bin kişi yürüdü. Polis müdahale etmedi, bir kişinin bile burnu kanamadı.
Neymiş?
Polis saldırmazsa olay çıkmıyor muş dimi?
Diyeceğim o ki;
Bir şehrin reflekslerini iyi okumak lazım!

Not: Emniyet Müdürü Mevlüt Demir, üniversite öğrencisi Sema’yı hastanede ziyaret ederek geçmiş olsun dileklerinde bulunmuş.

 

 

Not: Yazılar ile ilgili hukuki sorumluluk yazarların kendilerine aittir

Yorumlar

dalyan   -  Bağlantı 23 Mart 2014, 13:09

Doğru tespit etmişsiniz.Tebrikler.

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı