REKLAMI GEÇ

BÜYÜK MENDERES KATLİAMINDAN HEPİNİZ SORUMLUSUNUZ!

5 Temmuz 2017 Çarşamba

Büyük Menderes su yolunu en sonunda ‘hal ettiniz.’

Uzun bir uğraş verdiniz doğrusu. Az ‘emek’ harcamadınız!

Önce Karagöl’den başlayarak adım başı suyun damarlarını kestiniz,

Ardından su kaynaklarını gölete çevirdiniz,

Sonra Kufi’ye yaptığınız gibi ‘ıslah’ adı altında toprakla ilişkisini kestiniz.

Her yıl milyonlarca balığın katlinden sorumlu “bilmem ne suyu” işletmelerine göz yumdunuz,

Yetmedi, Dinar’dan, mezbahadan gelen kanlı suda hayvanların sulanmasını görmezden geldiniz,

Salgının, hastalığın önünü açtınız,

Işıklı kaynaklarını, Homa kaynaklarını hor kullanma rekoru kırdınız,

Gökgöl’ü henüz kaynağındayken ozonla yıkadınız.

Böylece Işıklı gölünü evinizin arka bahçesini sulayacak fıskiyeye döndürdünüz.

Sonra… sonrasını Allaha havale ettiniz.

Ve bu günlere ‘selametle’ geldiniz.

Ne var ki selametten nasip almayan sadece Büyük Menderes suyolu oldu!

***

Geçen sonbahar aylarında Büyük Menderes kirliliği üzerine bir sunum yaparken, Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğünden ‘Çevre Mühendisi’ hanımefendi “sizin gösterdiğiniz fotoğraflar iki yıl önce çekilmiş, eski bunlar” diye burun kıvırmıştı.
Ona şunu sormuştuk, “Büyük Menderes iki yıl içinde düzeldi de bizim mi haberimiz olmadı?”
Meğer hanımefendi doğru söylüyormuş. Bizim fotoğraflar iki yıl içinde öyle eskimiş ki, şimdikinin yanında doğa harikası kalıyormuş. Yanlış anlamışız kendilerini.

Aynı toplantıda sanırım Devlet Su İşlerinden yetkili biriydi, “Yaşar Bey iyi ki sizler varsınız, insanların bu işlere duyarlığı sizler sayesinde artıyor” mealinden bir şeyler söylemişti. Ardından eklemişti, “ama balık çiftlikleri eleştirinize katılmıyorum, keşke her yerde balık çiftliği olsa! Memleketimiz için büyük katma değer sağlıyor.”
Okyanus ve denizlere kıyısı olan ülkeler kocaman sulardaki balık çiftliklerini ıslah etmek için alan sınırlaması yapmaya çalışırken, biz Büyük Menderes üzerinde, ‘her yerde’ balık çiftliği hayali kuruyoruz!

***

Büyük Menderes yukarı havzadaki su ‘katliamının’ ortak müsebbibi ilgili kamu kuruluşlarıdır.

Başkaca sorumlu aramayın.

Son günlerde Denizli Haber’de yapılan yayınların kanınıza dokunuyor olması muhtemeldir.

Dokunmasın!

Çünkü “bunu siz yarattınız!”

Haberlere konu olduğu kadarıyla biliyorum, çevre sulama birlikleri nehir suyunu kendi rezervi olarak saklamak istiyormuş.

Aslında yeni bir bilgi değil bu. Her yıl aynı şeyi yapıyorlar.

Bu işten zarar gören sadece nehir ve nehir yolu üzerindeki canlı yaşam oluyor.

O sulama birliği sorumlularının bu işlerden ne kadar anladığını açıklayan yok!

Ovanın sulama sistemlerini ıslah etmek yerine, ‘Allah ne verdiyse’ yöntemini terk etmeye niyetleri de yok.

Vahşi sulama bu kentteki toprakların %80’inde hala kullanılıyor. Bunu bilmiyorlar mı?

Açın bakın Çevre İl Müdürlüğü raporlarını, bu gerçeği onlar da balçıkla sıvayamıyorlar artık.

Ova topraklarında vahşi sulamadan kaynaklı tuzlanma olduğu bütün bilim insanlarının gözlemi. Neden? Bu sonucu neden görmek istemiyorlar?

Nehir yolu üzerindeki Belediye Başkanları (parti gözetmeksizin) bu işe karşı çıkıyorlar. Ama dinleyen kim?

***

Önce, “Büyükşehir oluyoruz” diye 2013 yılında Valilikler tarafından kurulan koruma birliği lağvedildi.

Ardından Belediyelerin oluşturduğu koruma ve izleme kurulu dağıtıldı.

Ardından vilayet düzeyinde yapılanan mahalli su komisyonları dağıtılıp yeniden kuruldu, yeniden dağıtılıp kuruldu.

Başınız döndü değil mi?

Yetmedi!

Her gelen Vali kendi meşrebince kurul yönetti, geldik bu günlere.

Altı yılda 5 vali değiştirirseniz olacağı bu. Adam gelip neyin ne olduğunu anlamadan yallah merkeze çektiniz.

***

Orman Su İşleri, Devlet Su işleri, Çevre Şehircilik, Büyük Şehir DESKİ… falan filan derken, yetki karmaşasından kimse elini bir işe atma cesareti gösteremez oldu. ‘Aman benim üstüme kalmasın!’

Sonra tutup “Havza koruma kontrol vb.” cinsinden projelerle yıllardır herkesi, her kurumu oyaladınız. İşe dahli olmayan sadece suyu ve toprağı kullananlar oldu.

Oysa gidip onlardan birine sorsaydınız, size ne olup bittiğini henüz bu aşamaya gelmeden anlatıverirdi, hem de birkaç cümleyle.

***

“”Yaşar Bey, denize hayvan sulamaya götüremiyoruz artık. Bulanık sudan içmiyor hayvan!” Deniz dediği Büyük Menderesin suyu. Üç yıl-dört yıl önce söylüyorlardı.

Böylece o insanları bulanık, tarım kimyasalından geçilmeyen suya muhtaç hale getirmiş oldunuz.

Mezbahadan çıkan kanlı suyun bakteri ve mikroplarına mum ettiniz.

***

Ne demişti Baklan Belediye Başkanı geçen gün, “Lanetleneceksiniz!”

Hz. Musa’dan beri doğa uğruna bu sertlikte bir tepkiyi göstermiş olduğu için Başkanı kutlamak lazım.

***

Zeybekci istedi, kapaklar açıldı. Öyle mi? Eğer öyleyse durum daha da vahim. Zeybekci’nin Bakanlığı sona erdiğinde, onun arkasından ilk teneke çalacak olanlar yine bunlar olacaktır, buraya yazıyorum.

Vahim çünkü, eğer nehrin, doğanın, faunanın, floranın yaşayıp ölmesi bir Bakanın iki dudağının arasındaysa, yandı Büyük Menderes ki ne yandı?

Ama olmayacak şey mi?

Daha önceki gün ne demişti Orman Bakanı, “Orman yangınları gerçek ormanlara zarar vermiyor!!!”

Diliniz tutulmasın, dimağınız kurumasın. Zihniyet bu.

Zeybekci’nin yol vermesiyle nehir suyunun açılıp kapanması olmayacak şey değil.

***

Önceki gün WWF-Türkiye Doğa Koruma Yetkilisi ile görüştüm. Çok umutluydu.. Havza planının sonuna gelinmiş, uygulama için bir adım kalmış.

Umarım öyledir.

Buralarda o projeler asır gibi gelen yıllardır konuşulur, toplantılar yapılır, sunumlarla durum anlatılır da, sonuçta ortaya bir şey çıkmaz.

Zaten hanımefendi sonunda şöyle demişti, “toplantılardan biz de yorulduk artık.”

***

Söylenecek şey çok ama biz uzatmayalım.

Birkaç söz de Belediye Başkanlarına:

Yukarı havzayı kurtaracak olan ne bakanlık yetkilileri, ne de bilmem ne koruma planları, birlikleri vs. değil.

Orayı sizler kurtaracaksınız.

Sizi seçen o halk, sizden bunu bekliyor. Kara kaşınıza, gözünüze aşık değiller. Sadece ‘hizmet gelsin’ o kadar.

Eğer talip olduğunuz koltuk değil de hizmetse, buyurun.

Yapabileceğiniz onca şey var hala. Baskı yapmaktan tutun, halkın kirliliğe karşı duyarlığını yönetmeye kadar.

Eğer bunu yapamayacaksanız siz de çekilin köşenize, yapacak olanlara yol verin.

Yoksa o ‘lanet’ sizi de gelip bulacak bir gün.

Not: Yazılar ile ilgili hukuki sorumluluk yazarların kendilerine aittir

Yorumlar

Ali Osman   -  Bağlantı 11 Temmuz 2017, 18:12

Doga bilgisi olmayan torpilli -torpilci mudurbeyler var oldukca daha bu gunler iyi gunlerimiz.

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı