REKLAMI GEÇ

KÜLTÜREL METAMORFOZ

7 Haziran 2017 Çarşamba

Dünya Çevre günü-haftası etkinliklerini bu yıl biraz uzaktan izliyoruz.

Geçen yıllarda hazırladığımız çalışma programları çoğunlukla doğa içerikliydi. Son üç yıl boyunca Büyük Menderes, Turizm ve Pamukkale, Dalaman Çayı yazılarımıza yol olmuştu. Bu yıl biraz zaman darlığından, biraz da mevsimi gelmediğinden henüz kenardan izlemeye devam ediyoruz.

***

İzlediğimiz manzara ne?

Şehrin seçilmişleri sıraya girmiş, ne kadar çevreci olduklarını kanıtlayacaklar ya, çoluk çocuğu toplayıp fotoğraf çektirdikçe daha inandırıcı olacaklarını sanıyorlar. Zavallı bir fidan, sessiz bir çocuk, sırıtan kocaman bir adamın fotoğrafı; altına üstüne veciz, entelektüel içerikten yoksun, arkası tıngır mıngır yuvarlanan bomboş demeçleri üfürüp geçiyorlar.

Bir diğeri kalkıyor, “Trump Fransa sözleşmesinden imzasını çekti, bu hale geldi” diyor. Adını da veremiyor ne hikmetse. “En büyük kirletici” gibi bir şeyler geveliyor.

Bulduk mu suçluyu? Oh be!

Yoksa Büyük Menderes’miş,

Dalaman Çayıymış,

Pamukkale’ymiş,

Termal uğruna talan edilen coğrafyaymış,

Ocakların Mars’ın yer kabuğuna benzettiği bölge topraklarıymış,

Kirlenen suyun tarımda yarattığı tahribatmış,

Barajlarda dibi görünen su miktarıymış,

HES’lerle canına okunan su yollarıymış…

Daha sayalım mı?

Ama hepsi “büyük kirletici” abinin marifeti canım. Fransa sözleşmesinden imzasını çekmeyecekti.

***

Hadiseye geniş pencereden bakalım.

Televizyonlarda, kameralar önünde saat geçmiyor yükseklerden biri kendi gündem maddesiyle arzı endam eyliyor.

Bu gün zeytinlik, yarın Katar meselesi, öbür gün futbolcu bilmem nesini en bayağı haliyle savunarak!

Ama ne edep yahu! Çoğunlukla ağzından çıkanı kulağı duymuyor.

Verip veriştiriyor. Atıp tutuyor, salladıkça sallıyor…

Adamı tutabilene aşk olsun.

***

Ardından aynı kültürün versiyonları sökün ediyor.

Kimisi palayı alıp fırlıyor,

Kimisi oluk oluk kan akıtmaya hevesleniyor,

Kimisi sadece işini isteyen iki akademisyenin açlık grevine tahammül edemeyip hapse atıyor.

***

Sonra başkaları…

İşini yapan gazetecinin ümüğünü sıkanı mı,

Uçakta gazeteci boğazı sıkanı mı,

Topluca gazeteci infazına yeltenen futbolcu güruhu mu…

Hangisini istersiniz?

***

Ama dedik ya, burada da bitmiyor.

Soma’da 301 emekdaşını yitiren işçiye tekme salladıktan birkaç hafta sonra zeytinlik talanı yapılıyor.

Yetmiyor, Cerattepe de, Karadeniz sahilinde milletin “a… koyan”lara peşkeşler çekiliyor.

Neyin pahasına, Soma köylülerinin Karadeniz halkının direnişi pahasına!

***

Bu nasıl bir kültürdür diyenlere:

İşte böyle bir kültürdür.

Çok mu dağıttık sanıyorsunuz, hiç değil.

“Adamlık” metaforuna sığınan futbolcu da,

İşçiyi tekmeleyen de,

Zeytinliği talan eden de,

Zeytinlibahçeyi benzinlik yapıp, kendini aklamak için Trump’a diklenenler de,

Karadeniz’i peşkeş çeken de aynı kültürün versiyonları.

***

Mithat Fabian Sözmen köşe yazısında anımsattı. Teşekkürler.

Metin Oktay ölmeden önceydi.

“Krallık” tacını dönemin gol kralı Tanju Çolak’a devrederken şöyle demişti:

“Bizim bir devremiz vardı. Bir Frank Sinatra vardı, bir Nat King Cole vardı, biz kendi devremizi en iyi şekilde geçirdik. Bugün de pop müziği var, disko müziği var. Tanju bu devrenin en büyüğü…”

Başka söze gerek var mı?

Not: Yazılar ile ilgili hukuki sorumluluk yazarların kendilerine aittir

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı