REKLAMI GEÇ

Dr. Zeybekci teşhis koydu: “DOLAR’DA YÜKSELİŞ GEÇİCİ HASTALIK!”

13 Nisan 2018 Cuma

 

Ortalama emekli maaşı 1500 TL, ortalama asgari ücret 1600 TL.

Dolar’ın bu haftaki rekoru 4.20’lere dayandı.

Bu hesapla bir emeklinin aylık ücreti 355 Dolar, asgari ücretin karşılığı ise 380 Dolar.

***
Eskiden gazetelerde falan okurduk; “Afganistan’da, Rusya’da, Hindistan’da insanlar aylık 200 Dolar gelirle geçinmeye çalışıyor” diye. Şaşırırdık. Nasıl olur deyip inanamazdık. Dahası 20-30 Dolar gibi rakamlara cinayet işlendiğini, sokaklarda insanların kendini pazarladığını yazardı aynı gazeteler.

Bizim şimdiki halimize ne kadar çok benziyor ‘Ahmet Abi!’

***
Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci Dolar’daki yükselişi hastalık olarak niteleyip “bu hastalık geçici” demiş ve eklemiş, “İşinize bakın, önünüze bakın!” (Habertürk internet sayfası, 11 Nisan)

Okuyunca doğal bir zihinsel refleksle “Doktor Zeybekci” deyiverdim.

Öyle ya, kaç yıl oldu Bakanlık koltuğuna oturalı? AKP’nin 7 Haziran hezimetinden sonraki arayı saymayalım, 3-4 yıldır ekonominin başında.

Eh onun yerine benim teşhis koyacak halim yok.

Hesap-kitap onda, Merkez Bankası rezervlerinin bilgisine o hakim, dış borçlar, ihracat gelirleri, ithalat açığı, işsizlik, ödemeler dengesi gibi tüm verilerin merkezinde o var!

***
Tarihe olan merakım son zamanlarda iktisat tarihine meyletti. Elime geçeni okumaya çalışıyorum. Geçen yazımızda sözünü ettiğimiz Şevket Pamuk’un “Türkiye’nin 200 Yıllık İktisat Tarihi” adlı yapıtı bu okumalardan biriydi.

Özellikle 1980’ler başından itibaren Neoliberalizm yönelimi sonrası için sıkı bir okuma-izleme programı yapmaya çalışıyorum. Ama kolay değil. Hele ekonomik gündemin son gelişmelerle vardığı aşamada hiç değil.

Bir bakıyorsunuz, kalkınma planındaki Dolar kuru öngörüsü karşısında TL tepetaklak gidiyor. 2020 varsayımı çoktan aşılmış durumda.

Bütçe planlamasında ne olduğunu hiç kimse anlamadan, rakamlar ilk üç ayda tutmamaya başlıyor.

Yıllık bütçeden en yüksek ödeneği alan Diyanet İşleri Başkanlığı, cami önlerine mendil açmış ‘yardım topluyor’. Bakmayın adına ‘bağış’ dediklerine. Ben gidip açsam o mendili dilenci diyecekler. Farkları ne?

Savaş merkezli yürütülen politikaları devam ettirmenin tek aracı OHAL. Grev yok, hak arama yok, hesap sorma yok… Tek ve sorgulanamaz merkez yönetiminin keyfiyetine katlan katlanabilirsen!

***
Ben diyeyim üç, siz deyin beş zaman sonra halimizi, ahvalimiz kime anlatacağız? ‘Doktor’ teşhisi çoktan koydu. Üstüne ne desen boş. Esnaf kırılıyor, sanayici batma noktasında, yoksulluk her mahalde diz boyunu çoktan aşmış… Krediler de geri ödeme periyodu kırılganlık aşamasını geçeli hayli oldu. Ama doktor hala “önünüze bakın, işinize bakın” diyor. Sanki yapacak iş kalmış gibi…

***
Geçenlerde orta ölçekli bir işletme sahibi arkadaşımla buluştuk. Çok ortaklı aile şirketi olarak yıllardır düzenli ve sorunsuz şekilde işleyen ödemeler dengesinin alt üst olduğunu söyledi. İki eli arasına aldığı başını ilk kez bu kadar düşünceli ve çare bulmaktan uzak gördüm.

Sordum, “sadece biz değil, herkes bu durumda” deyiverdi.

Bu bir gösterge. Daha kimler var, çevremize şöyle bir bakmak yeterli görmek için.

***
Ekonomi Bakanı bunları görmüyor mu?

Görmediğini sanmıyorum. Hele bu kentin sanayi ilişkileri içinde yoğrulmuş birisi olarak bilmemesi imkansız geliyor bana. Ama görmek ve görmek istemek ayrı kategoriler.

Belli ki genel ekonomik panoramaya getirdiği ‘teşhisi’ gerçekçi olgular üzerinden değil, hükümet politikalarına uyumluluk ölçeğinden yapıyor.

Şunu iddia edebiliriz; Denizli sanayisi, Türkiye sanayisinin içinden geçmekte olduğu krizimsi sürecin en bariz aynalarında biridir. Çünkü ülkenin başlıca sanayi yatırımlarının, ihracatın, pazar ilişkilerinin bölgedeki merkezi burası.

Bakan Bey ikide bir Denizli’de boy gösterdiğine göre, teşvikle, vergiyle, krediyle sindirilmiş iş dünyası tevekkülünü, OHAL ile susturulmuş çalışma hayatının sessizliğini “önüne, işine bakmak” olarak yorumluyor olabilir mi? Ekonominin gidişatına teşhis koyarken buradaki görüntüden edindiği kanaate bakarak ekonomiyi yönetiyor olmasın?

***
Doktorluk zor zanaattır. Ortalamanın üzerinde zeka gerektirir. Bünyeyi oluşturan binlerce, hatta milyonlarca bağlantının ilişkilerini, karşılıklı tepkilerini, işleyişini, entegrasyonunu eş zamanlı olarak hesaplama, sonuçlarını öngörme yeteneği ister. Yoksa her hasta ameliyat masasından mevta olarak çıkar.

Hiçbir doktorun “işinize bakın, önünüze bakın” diyerek hastalığa teşhis koyduğunu gördünüz mü?

Ekonomi Bakanı’na göre bunlar “geçici hastalık”mış.

İyileşme ihtimaliniz varsa tüm hastalıklar geçicidir. Asıl mesele hastalığın toplumsal yapıda bıraktığı tahribatın düzeyinde, sonuçlarında!

Önce bunu idrak etmek gerekir.

Not: Yazılar ile ilgili hukuki sorumluluk yazarların kendilerine aittir

Yorumlar

eren20   -  Bağlantı 13 Nisan 2018, 11:44

Sen elindeki medya gücünle ne kadar Ekonomi şöyle iyi böyle iyi desen de bir gün gelir.Bu selin önünde kimse duramaz.İnşaata ve tüketime dayalı ekonomi modeli ile gelinen nokta budur.

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı