REKLAMI GEÇ

FARKINDALIK PARANOYA ÇILGINLIK!

3 Mayıs 2017 Çarşamba

Uluslararası Af Örgütü, ABD’nin Massachusetts Eyalet hapishanesi Walpole için “İşkence Egzersiz Merkezi” nitelemesinde bulunuyor.

“ABD Halklarının Tarihi”ni kaleme aldığı hacimli yapıtında Howard Zinn, Walpole Cezaevi’nde yatan bir mahkumun yazdıklarından şunları aktarıyor.
“Aldığımız her program bize karşı bir silah gibi kullanılıyor. Okula, kiliseye gitme hakkımız, ziyaretçi kabul etme, yazma, sinemaya gitme hakkımız hepsi sonunda bizi cezalandırmak için birer silaha dönüşüyor. Bu programlardan hiç biri bizim için yapılmamış. Bunun sonucu güven duygusunun kaybedilmesi. Kaybetme korkusunun yarattığı gerilim içinizi kemirmeye başlıyor.”
***
Yukarıda aktarılan, bir mahkumun feryadı diyebileceğimiz satırlar gündelik yaşamın rutini içinde tanıdık geldi mi?

Yapılan her şey size karşı silah olarak kullanılıyor!

Haklarınız, karşılığı fazlasıyla ödetilmek üzere mevzide bekleyen silaha dönüşüyor.

Söyledikleriniz ve yaptıklarınız için her an hesap vermek zorunda kalacağınızı hissediyorsunuz.

Hem kendinize, hem çevrenize ve hem de sizi yönetenlere karşı güven duygunuz sıfırlanıyor.

Yitirme duygusunun yarattığı gerilimle baş edemiyorsunuz.

Sağınıza solunuza, önünüze arkanıza dikkat kesilmeden adım atamıyorsunuz.
Kuşku tüm benliğinizi sarıyor.

Çıldırmanın sınırlarında volta atıp duruyorsunuz.

Farkındalık paranoya, paranoya çılgınlık olup çıkıyor!

***
Kocaman bir hapishanedeyiz.

Üzerimize birkaç kilit daha atıldı, yetmedi, az ilerideki tahkimatı habire güçlendiriyorlar. Her an yeni yasaklarla, yeni yok edişlerle karşı karşıya kalmak şaşırtıcı gelmiyor artık.

Barışı savunmak suç!

Barışı savunanı savunmak suç!

Özgürlük literatürden çıkarıldı, ağzına alanın biber acısı gibi canını yakıyor.

Demokrasi ipte sallanan kurutulmuş domates sanki. Rengi, kokusu, canlılığı tadı… hiçbir özelliği kalmamış.

Hak deseniz hakeza!

Daha dün 1 Mayıs’tı. 30 metre ilerideki ana caddeden bayram geçişi yapılırken pencereden başımı uzatıp sokağa baktım, sürüklediği tekerlekli çöp konteynırı ile bir kadın sokağı temizliyor. Sırtındaki üniformaya benzer işçi tulumunun arkasında “bilmem ne belediyesi temizlik işleri” yazıyor. “Bu gün bayram, size tatil değil mi” diye sesleniyorum. Anlamsız bir bakış atıp “yok abey o tatil bize değil” diyor.

1 Mayıs’a saatler kala yeni KHK ile uyandık. Yine binlercesi işten atıldı, onlarca hak gasp edildi. Akademisyenler, memurlar, işçiler sokağa atıldı, hakları ellerinden alındı.

Hak mı dediniz?..
***
Şimdi de içimizdeki hapishaneyi büyütüyoruz. Tepkisizliğimiz bundandır.

Sanki zorla oturtulmuşuz, kendi çalıp kendi oynayanların seyirliğine alkış tutmamız isteniyor. Yetmiyor, kalkın oynayın diyorlar.

Sadece aklımızla değil, her şeyimizle alay etmeye başladılar.

Gardiyanlar her yerde kol geziyor.

Şairin “gece bekçilerine saati soruyorum” dediği çok uzak zamanları geçtik.

Şimdi gardiyan-bekçiler o saati bize hesap gibi soruyor.
***
Kocaman bir hapishanedeyiz.

Zincirlerin üzerine kolan, üzerine kaynak yapıyorlar.

Bir daha çıkmamak üzere!

Eskiden “aklımızı fikrimizi çeliyorlar”dı, şimdi aklımızı fikrimizi çalıyorlar!
***
Unutulan şu:

Zincirler mutlaka paslanır ve içten içe çürür.

Zindancılar işte bunu görmüyorlar.

Not: Anmadan geçmeyelim, Howard Zinn’in 750 sayfalık, büyük boy baskılı eserinin Türkçe’ye çevireni, 2000’lerin ortalarına kadar PAÜ Yabancı Diller Bölümü Başkanlığı yapan Prof. Dr. Sevinç Sayan Özer. İmge Kitabevi basmıştı. Sevinç Hoca’yla en son Atlantis Kitaplığı’nda çay içip sohbet etmiştik. 10 yılı aşkın zaman geçmiş üstünden. Onu buralarda görmeyi özledik.

 

Not: Yazılar ile ilgili hukuki sorumluluk yazarların kendilerine aittir

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı