REKLAMI GEÇ

“Hayvan Hakları” evrensel bir yasadır!

23 Haziran 2016 Perşembe

“Bütün hayvanlar eşit doğar ve en doğal temel hakları da yaşama hakkıdır (5199 sayılı Yasa’nın 4/a. maddesi). Hayvanlara tanınan haklar, bütün canlıların yaşam topluluğunun ortak yaratılmış unsuru olmalarının ve insanların doğayla uyum içinde yaşaması gerektiği gerçeğinin bir sonucudur… İnsan da doğanın bir parçasıdır.” -Hayvan Hakları Evrensel Beyannamesi(1978)’nden özet.

‘Yeni Türkiye’nin, yeni imajına en uygun ahlaki davranış modellerinden birisi, had safhada seyreden basit bencilliktir. Kendinden başkasını düşünmeme, başkaca canlı varlıklara tahammülsüzlük bu bencilliğin pratik tezahürlerinden biri olarak her an karşımıza çıkar.

Toplumda yaygın olarak var olan ama son günlerde tıpkı sıcaklar gibi giderek artış gösteren kötülük eğilimi bu tezahüre örneklerden sadece biri. Başka deyişle en yakın dostlarımız olan sokak hayvanlarına acımasızca reva görülen düşmanlık…
***
Oturduğum sokakta halen yaşamakta olduğum, daha doğrusu bakmaya çalıştığım bir sürü sokak kedisi ile birlikte maruz kaldığımız ‘komşu apartman’ baskısından söz ediyorum. (Sorunu kendimin yaşıyor oluşu, değer kıstaslarınızı değiştirmesin lütfen. Çünkü bu kişisel değil, toplumsal bir sorun. Bu sorunun yaşadığım mahallede meydana gelmiş olması, gerçeği değiştirmez. Üstelik o kadar çok örnek yaşadım ki bu güne değin, bu tür saldırıları ustaca savuşturmayı öğrenecek kadar!)

Her akşam verdiğimiz bir avuç kadar kuru mama ve bir tas su dışında hiçbir talebi yoktur sokak kedilerinin. Bazıları daha yakın durur size, sevilmek-okşanmak ister. En fazla bu kadar! Hepi topu 3-5 dakikalık zamanınızı alır bu eylem. Sonrasında ertesi akşama kadar arasanız da bulmazsınız onları. Çünkü kafalarında sizin mama verme saatinizi kodlamıştır ve o saat gelene kadar sizi aramaz. Saati geldiğinde ise tümü sırayla dizilip mama beklerler.

Kalan zamanda; tüm gün ve gece, bulabildiği sığınakta zaman geçirir. Öyle çok sığınak alanı yoktur. En iyi sığınakları bahçe duvarlarının üstü, sıçrayabildiği çatılar, ama özellikle kaldırımlara park eden araçların altıdır. Çünkü oraları güvenlidir. Kolayca erişemez insanlar. Zaten kendine bile yeşil alan bırakmayan kentli yöneticinin, sokak hayvanları için bir park tasarlaması düşünülemeyeceğine göre bu yaşam biçimi, insan kötülüğünün yarattığı kıskaç gün gün daralmasına rağmen hayvanların kıvraklığı sayesinde devam eder. Hepsi kurtulamaz. Bazen telef olurlar. Hoş bu telefat için sebep çoktur ya! Salgın, açlık, mikrobik hastalıklar, beslenme zararları (mesela bu günlerde birinin boğazına batmış olduğunu sandığım bir şey, kedilerden birinin beslenmesini etkiliyor, büyük olasılıkla düşüncesiz birinin önüne attığı balık kılçığı) ezilme, çarpılma, doğrudan hayvana saldırmaktan zevk alanlarca öldürülme… Saymakla bitmez.
***
Bu günlerde adını “Kara Kız” koyduğum siyah beyaz bir kedi hamile. Hamileliğinin son günlerinde sayılır. Bazen eve gelip yemek ister, bazen gelmez, sokakta beslenmek ister. Anlayışla karşılayıp sokakta beslerim çoğunlukla. Ama dedim ya, hamile. Sıcak etkisi, susuzluk ve açlık gibi temel faktörleri en aza indirmek önemli sağlığı açısından.

İşte bu nedenle, hamileliğinde serin yerde beslenmesi düşüncesiyle son günlerde sıkça karşı apartmanın kullanılmayan bodrum katı önündeki bahçeye girip çıktım. Zaman zaman izin aldığım oldu. Genellikle ‘sorun yok, girebilirsiniz’ yanıtı aldım. Girip küçük bir kaba mama, bir başka kaba su bırakıp çıktım. Sabah, öğle akşam saatlerinde sıkça yaptım. Zaman zaman düşüncesiz apartman sakinlerinin mama olarak üst katlardan çöp poşetiyle bahçeye attığı yemek artıkları veya muhtelif atık çöpü topladım, temiz tutmaya gayret ettim. Ama ne yazık ki bir akşamüstü fotoğrafta gördüğünüz uyarıyla karşılaştım.

Bizim sokaktaki kedilerle dostluğumuz da işte böyle devam ediyor. Kim ne yazarsa yazsın, bundan böyle devam edecek. Çünkü bu bir gösteri değil. Bir dostlar alışverişte görsün tutumu değil, vicdanımızı rahatlatma aracı hiç değil.yasar-tok-kedi-icBu bir sevgi! Katıksız, hesapsız, zamansız, sonsuz ve daimi!

Bu bir insan olma sorumluluğu! Varoluşumuzun doğal sürdürücüsü olan başka canlıların hayat hakkına duyulan saygı!

Bu bir hukuk! Onların hayat imkanlarını sonuna kadar tüketen, buna rağmen hala soylarını yok etmek gibi bir sonuca yol açacak düşmanlık kalıplarını değiştirmek istemeyen insanoğluna hatırlatılması gereken ‘Hayvan Hakları Doğal Hukuku!’

Evet bu bir vicdan sorunu! Doğal beslenme olanakları sıfırlanmış, sadece insanlarca tüketilmiş atıklarının insafına bırakılmış ‘dostlara’ karşı bastıramadığım bir vicdani sorumluluk bilinci!
***
Ey ‘karşı komşu!’

İnsanlığın mirası her zaman doğru, güzel ve ahlaklı olan değildir. Başka hayatlara gösterdiğimiz tahammülsüzlük de o kötü mirasın kötü bir örneği.

Gelin, her akşam bir tas su koyun evinizin önüne. Epey kalabalık bir apartman olduğunuz belli. Gelin, sıraya koyun ve sadece bir tas suyu, her gün bir daire kapının önüne koymayı üstlensin. Öyle evinizdeki makarna artıklarını, tavuk kemiklerini, bayat ekmek parçalarını çöp bidonu yanına bırakmakla bu işler olmuyor. Aksine zarar veriyorsunuz. Tahılla beslenmiyor o canlılar. Ama küçücük boğazlarından o sivri kemik parçaları da geçmiyor. Aksine onların yemek borularına zarar verip ölümlerini çabuklaştırıyor.

Yapmayın artık bu ilkelliği. Bu sorumsuzluğunuzla, bir tas suyun yer değiştirmesi o kadar zor değil.
***
Ey hayvan severler, hayvan dostları vb. adıyla örgütlenmiş dernekler.

Neredesiniz? Hani bu yaz günü sokak hayvanlarına desteğiniz? Yoksa sadece birkaç medyatik gösteri sizi mutlu mu ediyor? Bu mu sizin hayvan sevgisi yerine sunduğunuz?

Sizler bu işe soyunduysanız hakkını verin! Ya da terk edin o dernek koltuklarını, gerçekten gönüllü insanlar sorumluluk üstlensin.
***
Ey Büyükşehir ve merkez ilçe belediye Başkanları!

Her akşam iftar çadırı kurmak, iftar masalarında gösteri yapmak, fotoğraf çektirip medyaya servislemek sizce pek muteber sayılabilir. Bunun politik, sosyal faydalarından vazgeçemeyebilirsiniz.
Ama ya sokaktaki o küçücük canlılar! Meraklı, bekleyen, aç ve susuz bakışlarıyla delip geçen minnacık yaratıklar! Onlar için ne düşünüyorsunuz?

Düşünüyorsanız bile, artık düşünmeyin, yapın. Her sokağa logolu bir su tası koysanız, mama kabı koysanız size maliyeti ne olur ki?

Başkan; Pamukkale’nin tüm sokaklarında bir kedi suyu ve mama kabı hazırlamanın maliyeti, Yeni Cami önüne arada bir çalışan ‘limoata’ çeşmesi yapmaktan daha ucuzdur inan! Ve iddia ediyorum, o kedilerin hayır duası, cami önünde tüm gün hiçbir şey yapmadan gelip geçeni seyreden, miskince oturan ‘cemaatin’ duasından daha fazladır.
***
Her şey vicdanla başlamadı ama her canlı vicdanımızda habis bir ur gibi bizi rahatsız edip duruyor.

Artık onları yok saymayalım.

Ölüme terk etmeyelim.

Kendi anlık zevklerimiz, anlık egolarımız için, anlık duygusuzluğumuza kurban etmeyelim.

Çünkü isteseniz de istemeseniz de, sizin duvarlarınız onlara vız gelir vız!

Not: Yazılar ile ilgili hukuki sorumluluk yazarların kendilerine aittir

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı