REKLAMI GEÇ

KİRLİ ANLAŞMALAR TARİHİ

28 Şubat 2018 Çarşamba

Her şeyin tarihi yazılır da, kirli anlaşmaların yazılamaz mı?

Yazılır elbette. Üstelik öyle de çok malzeme çıkar.

Ne var ki bu kirli işleri yazmak çoğu zaman yarardan çok zarar verir. İşinizden olursunuz. Sağlığınız bozulur, göreceğiniz baskıların ölçüsü yoktur.

Yine de çekicidir yazmak. Hele gözünüzün önünde dönen dolaplar sizi kalem oynatmaya durmadan kışkırtıyorsa!
***
Belleğimiz yoklayalım, orta yaş kuşağından biri tarihin kirli anlaşmaları konusunda kaç örnek sayabilir kim bilir. Diğer yandan yazılmayı en çok hak eden tarihçelerin başında geçmişten bu güne yapılmış meşhur kirli anlaşmalar geliyor olmalı. Siyasetin icadından beri kirli olmayan anlaşma var mıdır sorusunu sormak bile mümkün. Çünkü politikanın kendisi kirlenmenin eşiğinde pusuya yatmış bir yöntem ve yönetme biçimi içermiyor mu?
***
Uluslararası antlaşmalara bakalım. Hangisi taraf olan toplumların genel iradesini yansıtan sözleşmelerdir? Temsilen ‘devletlerarası hukuk’ kavramı içinde açıklandığına göre, toplumlararası değil, devletlerarası antlaşmalardır. Diğer yandan topluma dayatılan antlaşmalar. Varın bakın tarihçilerin araştırmalarına, yayın adı bile ya “siyasal tarih” ya da “diplomasi tarihi”dir. Antlaşma ile öncelenen karşılıklı toplumsal çıkarlar değil, devlet ‘bekası’dır. ‘Beka’ için her şeyin mübah sayıldığı diplomatik oyunlar.
***
Bu antlaşmalar kimi zaman sadece iki devletin çıkarlarına uygun olabildiği gibi, kimileyin de üçüncü devletin aleyhine işleyen bir mekanizmadır. Asıl kirlilik burada başlar. Diplomasinin ayak oyunları burada devreye girer ve menzile yerleşen üçüncü devlete karşı sözde korunmayı amaçlayan antlaşma içeriği genellikle aleyhte kurallarla maddeleşir. M.Ö 1280’lerde yapılan Kadeş antlaşması bu duruma tipik örnektir. Hitit Kralı III. Mutavalli ile Mısır Firavunu II. Ramses arasında yapılan Kadeş Antlaşması savaşa son vermenin yanı sıra, doğudaki ticaret yolları sebebi ile Asur Devleti’ne karşı birlik olma amacını da barındıran bir antlaşmaydı. Sonunda Hitit Kralı kızkardeşini II. Ramses’in haremine verdi, karşılığında ise Kadeş’i aldı.
***
Bu tür antlaşmalar genellikle hedefteki devlete zarar verme, yoksun bırakma, zorlama, boyun eğdirme türü tercihler, bazen de işgal gibi doğrudan askeri müdahaleyle sonuçlanır. 20. yüzyıl, tarihi bu tür antlaşma örnekleriyle doludur. Uzak örneklere gerek yok. Yüzyılın hemen öncesinde ve başında Osmanlı’nın imzalamak zorunda kaldığı antlaşmaları hatırlamak yeterli! Paris Konferansı gibi! Birinci ve İkinci Dünya Savaşlarının öncesi ve sonrasındaki antlaşmalar da farklı değil.
***
Geçen yüzyılın en kirli anlaşmalar tarihi hiç şüphesiz petrol savaşlarını düzenleyen antlaşmalar olageldi. Hala üzerinde bin bir türlü kavganın sürdüğü bu tarih öncesi madde, bu gün sadece bir bölgenin değil, tüm dünyanın gözünü diktiği paylaşım savaşı unsuru. En yakınımızda Ortadoğu’yu çatışma ve savaşlar bataklığına dönüştüren başka ne ki?
***
Kirlenmenin tarihi çok yeni değil. Hala kirlenmeye devam ediyor dünya ve siyasetçileri. Bunu yaparken devlet kimliğinin ardına sığınarak yapıyor. Toplum adına, millet adına. Dikkat edin halk adına değil! Bunun da bir anlamı olmalı.
***
Kirlenmeye dikkat edin. Mürekkebe bulanmış değildir, o nedenle görünmezdir. Nerede ne zaman üzerimize sıçrayacağını algılamak zordur, tespit etmek güçtür.

Not: Yazılar ile ilgili hukuki sorumluluk yazarların kendilerine aittir

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı