REKLAMI GEÇ

MUHTARIN MUTLULUK FANTEZİSİ

14 Mart 2018 Çarşamba

Haber Pazartesi sabahı Denizlihaber.com manşetine düştü.

Masum bir başlık ancak sorunlu bir fotoğraf!

‘Başöğreten’ mahalle muhtarı konuşuyor, kadınlar el pençe divan tutmuşlar, sükunetle mi bilinmez, dinliyorlar.

Muhtar elini kaldırmış, orta boy göbeğini salmış anlatıyor. Ağır, oturaklı, belli ki ‘işi biliyor!’ Ne ve nereye kadar bildiği ise muamma!

***

“Mutlu kadın sendromu” diye bir deyim var mıdır acaba? Hani şöyle hiper-mutluluk sendromu falan… Yoksa da muhtarın ilminden feyz almak mümkün mü, bir bakacağım.

Baktım.

Google’a “mutlu kadın sendromu” yazıp sordum. Çıkan başlıklar içinde kadına dair pek çok sendrom tipi sıralanmış ancak mutlu kadın yok içlerinde. Demek ki bizim muhtar literatüre farkına varmadan bir de katkı yapmış.

***

Her 8 Mart çeşitli etkinliklere sahne olur. Kadın hakları, kadınlara yönelik toplumsal baskılar, kadın cinayetleri… gibi. Ne ki bu konular 24 saat geçmeden, ertesi sabah rafa kalkar.

Söz konusu etkinliklerin düzenleyicileri tümüyle modern kalmaya özen gösteren kentli kadınlarca gerçekleştirilir. Bir tür örtük başkaldırıdır. Tüm hayatı boyunca gördüğü ve göreceği muameleye bir günlük tepkisidir.

***

Muhtarımız örneğinden yola çıkarsak;

Bu günleri özel kılan nedir derseniz, her yıl aynı hafta içinde tedirginlikle beklediğim, erkeklerin kadınlar gününe musallat olma sevdasıdır. Kadını kendi ataerkil kültürünün adeta ‘yan sanayi’ unsuru olarak gören erkek egemen bakışın nutuk atma, ahlak söylevi çekme girişimidir.

Özellikle son yıllarda çokça tanık olduğumuz bu tabloya dur diyen olmaz. Çoğu kadın etkinliğinin baş konuğu bürokrasinin kara labirentinden fırlayıp sahne alan bir erkektir. O günü erkek ideolojisiyle mahvetmeye kararlıdır. Ne söylediği, ne okuduğu, nasıl davrandığının önemi yoktur. Aslolan onca kadın dinleyici karşısına çıkmak ve yarın-öbür gün için olasılık hesaplarına dayanan küçük ‘yatırımını’ yapmaktır.

***

Mahallenin muhtarı ne kadar haksız?

O kadar haksız değil tabi. Malum eşeyli üreme varlığını sürekli kılmanın mihenk taşı. Ayrı eşeyli olarak, üstünlük kurma arzusu bilinçaltı civarından devamlı kışkırtır. Muhtar dayanamaz, iradesi yerine hissiyatı galebe çalar ve sanırım kadınlar gününe böyle musallat olur.

Musallat olmakla olmuyor elbette. Bunu meşru kılmak gerekir. ‘Mutluluk’ kendi bulduğu formül olmasa da, meşruiyeti için bulunmaz bir imgedir. Neden, çünkü kadın mutluluğunun anahtarını bulamamıştır da ondan. Bulsalardı bunca mutsuz kadından geçilmiyor olur muydu dünya!

Ayrıca bulsalardı? Mademki bulamıyorlar, mahallenin muhtarına katlanmak zorundalar. Onun mutluluk feyzinden ilham almak zorundalar.

***

Tanrı pek çok sorunu çözer de kadınların mutluluk sorununu neden çözmez bilemem. Onun hikmetinden sual olunamayacağına göre, bunu fani birilerinin üstlenmesi gerekiyor. Muhtarın yaptığı sadece budur. Arkasında başka şeyler arama fesatlıktan başka bir şey değildir.

Tanrı böyle muhtarları kadınların başından eksik etmesin!

Not: Yazılar ile ilgili hukuki sorumluluk yazarların kendilerine aittir

Yorumlar

haber   -  Bağlantı 14 Mart 2018, 16:55

Onca emekçi kadının yoksulluk, yoksunluk, baskı, taciz, tecavüz yaşadığı bu günde kessin sesini, biraz olan bitenden erkek kimliğiyle utanıversin ve sussun!

haber   -  Bağlantı 14 Mart 2018, 16:54

Konuşanın psikolog olması onun bir erkek olarak “Dünya Emekçi Kadınlar Günün”nde kadınlara mutluluk vaadinde bulunmasını makul göstermiyor. Bir gün konuşmayıversin.

haber   -  Bağlantı 14 Mart 2018, 16:54

Kentin kadın konseyi konuşmacı bilim kadını bulamamış mı? Bulamıyorsa tümüyle vahim! Ama bunu anlayacak olan yorumcu değil, orası kesin.

haber   -  Bağlantı 14 Mart 2018, 16:53

Neresinden tutayım bilmem. Kadın muhtar olsa ne yazar? Kent konseyi karar alsa ne yazar? Muhtarın rolünü üstlenen bilim insanı olmak ne yazar?

haber   -  Bağlantı 14 Mart 2018, 16:52

Teşbihi anlama zekasından yoksun olmak suç değil. Anlamaya çalışmamak daha beter bir pozisyon. Üstelik gazetecilik kaygısı kendi kurumunu kollamaktan ibaret birinin bunları yazması hepten tuhaf.

haber   -  Bağlantı 14 Mart 2018, 16:50

Dilim varmıyor ama… yorumcunun hitabet terbiyesi sınırlarını zorlayan birinci tekil şahıs imlasıyla yanıt vereyim artık. (Belediyeye kapağı atmayı hala gazetecilik sanıyor ya!)

ufuk   -  Bağlantı 14 Mart 2018, 15:30

Sadece fotoğrafa bakacağına bahsettiğin haberi okuma zahmetine katlansaydın (Gazetecisin ya) o elini havaya uzatmış muhtar dediğin zatın Denizli’ye uzun yıllar hizmet etmiş uzman bir psikolog olduğunu anlardın. Yazık…

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı