REKLAMI GEÇ

ÖLÜMÜN ÜZERİNDE TEPİNMEK!

12 Ekim 2015 Pazartesi

Ülke tarihinin bu kez Ankara’yı üs seçen en karanlık katliamından sağ dönenlerden biri olarak, o günden beri yazmaya çalışıyorum.

Kentte yapılan protesto, anma ve mitingleri izlemeye çalışıyorum.

Ankara’da yüksek siyasetin katliama nasıl baktığı ve müdahil olduğunu anlamaya çalışıyorum.

Denizli’de siyaset muhataplarının bu olayla ilgili yaklaşımlarını gözlemeye çalışıyorum.

Ve idarecilerin idare-i maslahatçı bile olmayan tutumlarını çözmeye çalışıyorum.

Manzara-i umumiye şöyle:

***

MANZARA-1

Yerel gazete manşetlerini ve TV ekranlarını her zamanki gibi bloke eden Zeybekci, ilginç bir tesadüfle 10 Ekim günü, yani Ankara’da canlı bombalar insanlığı imha etmeye hazırlanırken, siyaset yapmayı ancak kotarabildiği Çameli ilçesinde vatandaşlara bakın nasıl seslenmiş:

“Bölücü terör örgütünün uzantısı haline gelen birilerini, bu ülkede barış güvercini haline getirip, Türkiye Partisi diyerek, 7 Haziran seçimlerine soktular. Ne oldu, ne olması gerekiyordu? 80 milletvekili ile meclise giren bir partinin niyeti Türkiye Partisi olmaksa, demokrasi içinde kalmaksa, evrensel hukuk standartları içindeki bir mecliste çatır çatır muhalefet yapmaksa, 7 Haziran’ın ertesi günü ‘Silaha sarılın, ortalığı darmadağın edin, ayaklanın’ diye neden konuştular? Suruç’ta bombanın patlaması tezgahtır. 32 genç masum insanın katledilmesinden sonra mazeret olarak, ‘Bu artık bizim öz savunmamızdır’ diye ortaya çıkanlar, bir yerlerden emir aldı. Bir yerlerden emir geldi. ‘Bunları boyayın, barış güvercini yapın’ diye emir geldi. Sonra da ‘Artık barış güvercinini öldürün, savaş kartalı olsunlar’ dediler.” (kaynak:drttv.com)

Tüyler ürperten bu demeci veren şahıs bir milletvekili,

Dahası 17-25 Aralık yolsuzluklarının üstünü örtmek isteyenlerin koltuk ihdas ettikleri bir Bakan!

Bazılarının “bir talihsizlik olmuş” diyebileceği konuşmayla yaptığını biz söyleyelim:

Suruçta haince katledilen gencecik bedenlerin üzerine çıkmış ter ter tepiniyor.

Düşünün, o önünü arkasını düşünmeden bu demeci verirken, hakkında gerçek dışı ithamda bulunduğu partinin üyeleri ve barış isteyen diğerleri tarihin en büyük katliamına maruz kalıyordu aynı saatlerde,  Bakanlık koltuğunda oturduğu Ankara’da,  Binlere ulaşan yaralı ve yüzleri aşan ölüleriyle…

Bu bir tesadüf mü, ilahi adalet mi bilmem.

Ama açık olan şu: Yalan dönüp dolaşıp söyleyenin kendisini vuruyor bumerang gibi.

Kendi iktidarının da sorumlu olduğu Suruç’taki gençlerin katlini, Zeybekci’nin seçim meydanlarında ölçüsüzce kendine malzeme yapmasına tanrı dahi katlanamadı.

Ve ihtimal ona şu mesajı vermek istedi:

Bundan sonra toplumun hangi kesimi olursa olsun,

Hangi kültürde yaşarsa yaşasın,

Kime oy verirse versin,

İnsanlara saygı duyacaksın.

Gözünün içine baka baka,

Herkesin önünde başka parti ya da kişiler hakkında asılsız şeyler söylemeyeceksin!

Hamaseti siyaset zannetmeyeceksin!

Yok öyle atıp tutmalar, boş yere babalanmalar falan.

Kimse yutmuyor artık bunları!

Hele Türkiye toplumu bu korku duvarını param parça etmişken,

Vicdansızca sarf edilen paçavra yığını sözcüklere kimse itibar etmiyor.

Sormak gerekiyor aslında; size sorumsuzca seçim ve iktidara tutunma malzemesi olmak yerine, vahşi bir teröre kurban gittiklerine inandırmak için daha kaç yüzlerce barışseverin katledilmesi gerekiyor?

Bu sözleri sarf  ettiğiniz saatlerde katledilenleri, hemen arkasından yüzsüzce lanetlemek sizi fazla aklamıyor doğrusu.

***

MANZARA-2

Çameli Kaymakamı’na da birkaç söz.

Zeybekci’ye el pençe divan durduğun gün Ankara’da katledilen bir öğrenci var.

Sana sorumluluğu verilen ilçe vatandaşı, gencecik pırıl pırıl bir insan.

Adını büyük harflerle yazalım da unutma: GÖKHAN AKMAN

Cenazesi için gelen arkadaşlarını, dostlarını ilçeye sokmayan sen!

Günlük siyaset yapanların ekmeğine ballı kaymaklar sürmekten farkı olmayan bu emri, aynı gün kimden aldığın anlaşılıyor.

Ama unutma sen orada devlet adına temsiliyet yetkisi olan birisin.

Hükümet adına değil.

Bu devran daha ne kadar dönecek sanıyorsun?

Cenazenin ailesini zorlayıp isyan ettirircesine, GÖKHAN’ın arkadaşlarını ilçeye sokmama hukukunu kendi kendine oluşturamazsın.

Bu emri ister Bakanın, ister Valin emretsin veya ister kendi başına al.

Yok kardeşim, böyle bir hukuksal hakkın yok senin! Anlaşıldı mı YOK!

Sen yasaklayıp jandarmayı üstüne saldıkça onlar çoğalacak, bunu hiç aklından çıkarma!

***

MANZARA-3

Ve bu kentin diğer vekilleri:

Twitter, Facebook ufkunu aşamamış, belagat fakiri, zihni kelepçeli profilinizi ne zaman yırtmayı düşünüyorsunuz?

Her şey olup bittikten sonra ortalıkta arz-ı endam etmek size çok şey kazandırmayacak bundan böyle.

Ya da “bilmem ne olacak, Türkiye kurtulacak” türü bayağılıklar,

Ya da toplantılarda sahte sırıtmalarınızla fotoğraf vermeleriniz,

Ya da ortalıkta görünmüş olmak için gezinme feykleriniz!

Aşın bunları ve kendinizi artık!

Seçmene de kendinize de, çevrenize de biraz daha içten bir saygıyla hürmet etmeyi deneyin…

 

 

 

Not: Yazılar ile ilgili hukuki sorumluluk yazarların kendilerine aittir

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı