REKLAMI GEÇ

ORGANİZE DOĞA TAHRİBATI İÇİN ÇAĞRI!

24 Ekim 2018 Çarşamba

Başlıkta adı geçen etkinlik alanlarının tümü aynı coğrafi bölgede seyrediyor. Bağbaşı ve Pamukkale Üniversitesi sırtlarında ve tepelerinde şimdiye kadar yapılmış ve halen hummalı biçimde devam eden düzenlemeler için aklıma başka tanımlama gelmiyor. Bunun adı tam anlamıyla Denizli’nin en organize doğa tahribatı olmalı.

Düşünün… Bundan henüz on yıl önce bakir alanlardı. Bırakın arabayla çıkmayı, yürüyerek bile her babayiğidin harcı değildi. Doğanın tüm dengesi olduğu gibi korunuyordu.

Hiç kimse yeşiline, ağacına göz dikmemişti.

Hiç kimse suyunu taşımayı akıl etmiyordu.

Hiç kimse oraya çıkıp kulübelerde fantezi yapalım demiyordu.

Hiç kimsenin aklına, “seyirlik bir yerde iki yudum çay içelim” diye uğruna yüzlerce dönüm orman ve tarım arazisinin işgal edilmesine göz yumacak medeniyetsizlik gelmiyordu.

ÖNCE TELEFERİK VARDI

Önce teleferik bozdu. Örnek oldu. Doğanın hiç gereksiz bir biçimde en el değmemiş bölgelerini bir yudum çay, kafeterya, bilmem ne uğruna talan etti.

Hangi turizmci, hangi belediyeci, hangi kamu yetkilisi ne derse desin, gerçek değişmez. Onlar savunmak zorunda çünkü bu işin müsebbibi, sorumlusu kendileri. Ayrıca sağlanacak rantın dolaylı dolaysız yararı onlara.

“Denizlimizin turizmi gelişiyor, oh ne güzel oluyor bak!”

Bu beni kesmiyor, hatta ilgilendirmiyor. Denizli Turizmini doğaya zarar vermeden geliştirecek, hatta uçuracak o denli potansiyelleri var ki, kimsecikler çıkıp bunun üzerinde durmuyor. En kolay, ek kestirme olanı ama en zarar vericisini seçiyorlar.

Varsa yoksa doğanın bahşettiği en güzel yerleri kullanıma açmak, gösteri yapmak. Tüm kaygı bu.

Ötesini düşünen yok. Bırakın orta vadeyi, kısa vadede ortaya çıkacak tahribatın bedelini kim ödeyecek diyen yok!

Teleferik işte böyle bir şey. Buna mahalli kalkınma falan deyip akıl karıştırmanın da alemi yok. Hiçbir şey kalkınmıyor. Birkaç yandaşa ihale edilen satış büfeleri ya da işletilecek ne varsa, onların cebi doluyor, hepsi bu!

Kaldı ki sorun cep doldurma sorunu olarak kalsa yine iyi. Asıl sorun teleferik gezinti bölgesinde hızlı bir bozulmanın özellikle yaz aylarında bariz biçimde rahatsızlığa dönüşmeye başlaması. Orası Bozdağ değil, Uludağ hiç değil. Doğanın kendi yarasını sarma olanakları yok denecek kadar az. Bir de yoğun kullanımın tahribatı gün gün arttırdığı unutulmamalı.

ZEYTİNLİ ŞEYLER

Aynı bölgede yaz sonuna doğru Orman Bakanlığının yer altına döşediği borularla su taşıma işlemi yaptığı ortaya çıktı. Zeytin Yaylası’nın hemen hemen tek kaynak suyu çeşitli bahanelerle ‘yok edildi.’

Onca itiraz, onca protesto havaya gitti tabi. Mahalle muhtarlarının yakınmaları, doğa gönüllülerinin gidip alanda gezmeleri, sosyal medya faaliyetleri, havanda su dövmek olarak kaldı. Neden? Çünkü orada faaliyet gösteren belediyeler ve kurumlar sanki ortaklaşa yemin etmiş gibi, doğanın d.si kalmayana kadar her şeyi yapacaklar.

O nedenle kamuoyunda bu işlerin nasıl yankılandığına bakan yok. Yapılan, gösterilen, söylenenler bir kulaktan girip öbüründen çıkıyor, umursamıyorlar!

Oysa Zeytin Yaylası’nda birinci derece arkeolojik sit alanı vardı ve çevresinde yapılan işler bunu dikkate almak zorunda olmalıydı. Ortaya çıkan arkeolojik kalıntılar değerlendirilmeli, koruma kurulunun radarına girmeli, karara konu olmalıydı. Ama Denizli’ye de bakan Aydın Kültür Varlıkları Koruma Bölge Kurulu kulağının üstüne yattı, hiçbir şey duymamış oldu. Aslında küçük bir umut belirmişti içimde. Belki Müze Müdürlüğüne verilen muhtarlar dilekçesinden sonuç çıkar demiştim. Ama yok, şaşırtmadılar yine. Müze Müdürü de aynı umarsızlığın kuyruğuna takıldı, Endüstri Meslek Lisesi Taş Atölye binaları için ne yaptılarsa, aynı minval kayıtsızlık devam etti. Sonuçlarını bir-iki yıla varmaz görürüz. Yazdıklarımız şimdilik dursun bir kenarda.

GÜRLESİN’DEN SEYİRLİK İŞLER

Seyir tepesi tıpkı diğer uygulamalar gibi yüzlerce dönümlük arazinin üstüne kuruluyor. Eski taş ocağını kapsayacak biçimde planlanmış. Bir yıl önce bu günlerde Pamukkale Belediyesinden 10 milyon TL’lik bütçe kararı ile başlayan girişim, altı ay içinde 100 milyonluk bir ihale bütçesine ulaşmış. İlk olarak 10 milyon, birkaç ay sonra 40 milyon ve yine birkaç ay sonra 60 milyonluk bütçe ek kararlarıyla bu güne gelmiş. Bu rakamın en az yarısına yakını da borçlanma olarak karşımıza çıkarsa şaşırmayalım.

Şimdi Gürlesin, her hafta birilerini davet edip yapılan işi kamuoyu vicdanında meşrulaştırmaya, tartışmalarda süren olumsuzluk eğilimini değiştirmeye çalışıyor. Belediye Meclis üyelerini ağırlıyor, kendi havuzundan gazetelerin temsilcilerini ağırlıyor, Mimarlar Odasını ağırlıyor… Yakında Vali’yi falan ağırlarsa şaşırmam.

Pamukkale ilçesi henüz 4 yıl önce kuruldu. Hem de yoğun nüfusuyla Türkiye’nin sayılı büyük ilçelerinden biri olarak! Bu manzarada, hakikaten Pamukkale’nin  toplumsal hizmet ihtiyaçları içinde seyir tepesi çok mu öncelikliydi?

İşin doğa, koruma vb. kısmına sonra geleceğim. Ama şunu vurgulamadan geçmeyelim: Burası, tıpkı Merkezefendi Belediyesinin Ornaz Vadisi’ndeki düzenlemesi gibi, Pamukkale Belediyesinin park vitrini olarak düşünülmüş olmalı. Onlarda varsa bizde niye yok mantığına ne deniyor? S.dik yarışı mı?

Ancak bu yarışın Gürlesin’e puan kazandırmak değil, itibar zedelenmesi olarak geri döndüğünü söylemek gerek.

ÇED RAPORU MESELESİ

Yasal müktesebatın koruma vb. boyutuna gelince: Burası orman mı, tarım arazisi mi ne? Eğer orman arazisi ise ÇED raporu gerekir veya gerekmez, kurul, bakanlık kararı gerekir diye biliyorum ben. Gerekmese bile bunun Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü’ne veya Orman İl Müdürlüğü’ne sormak, bunu belgelemek gerekmiyor mu? Biliyoruz ki, Pamukkale Belediyesinin İl Müdürlüğü kanalıyla Çevre Bakanlığı nezdinde böyle bir girişimi hiç olmamış. Her seçimde Erdoğan’ın muhaliflerine sorduğu soruyu bu kez biz soralım: Patagonya mı burası? Her isteyen istediği yere gidip seyirlik bir şeyler kondurabiliyor mu? (Hoş, geçen haftaki hazine arazisine yapılmış barakalarla imar barışından yararlanma girişimi de aynı belediyenin mücavir alanında değil miydi?)

TABİATI KİM KORUYACAK? ÇEVRE İL MÜDÜRÜ DEĞİL…

Bir başka soru: Çevre ve Şehircilik İl Müdürü ne yapar bu ilde Allah aşkına? Yahu ne sular temiz kalıyor, ne nehirler kurtuluyor, ne sanayi atıkları terbiye ediliyor, ne de doğada tabiatta koruma sağlanıyor. Her yanından dökülüyor bu müdürlük. Ne diye var o zaman? Valilik hiç mi bu müdürlüğü hizaya getirmeyi düşünmüyor? Çevre İl Müdürlüğü bünyesinde bir Tabiat Varlıkları Komisyonu var, kimlerden oluşur bilen yok. Ama işlevi güya tabiatın korunmasını sağlamak. Değilse denetlemek, değilse gözleyip rapora dönüştürmek. Hangisini yapıyor? Mesela seyir tepesinde 500 dönüme yakın arazi Hüseyin Gürlesin’in fantezisine kurban gidiyor. Birkaç yıl sonra doğadaki vahşi hayvanların bile itibar etmeyeceği bir bölgeye dönüşme riski olan bu doğa tahribatına neden dikkat kesilmez?

Çok daha önemlisi, bu konuda kamuoyuna neden açıklama yapılmaz?

ÇEVREYOLU VE 1/25000’İN AZİZLİĞİ

Tüm bunlar olup bitiyorken, bir de çevreyolu projesi çıktı karşımıza. Deniyor ki, Osman Zolan Seyir tepesi’ne Pamukkale Belediyesinin yaptıklarını onaylamıyor. Nedeni doğayı korumak, tahribattan rahatsızlık duymak mı acaba?

Öğreniyoruz ki, orası için Büyükşehir’in de planları var; çevreyolu geçirmek. 1/1000’lik planlarda Göveçlik taraflarından başlayıp Şirinköy altlarından devam eden ve Servergazi sırtlarında şimdilik son bulan 50 metre genişliğinde çevreyolu projesinin devamı plana dahil ediliyor.

Halen Büyükşehir İmar Komisyonunda görüşülmekte olan ve ay sonuna kadar askıya çıkması beklenen 1/25000’lik imar planı 2040 yılına kadarki büyümeyi öngörüyor. Yani sadece önümüzdeki yirmi yıllık dönemi kapsıyor. 2016 yılında ihaleye çıkmış bir planlama çalışması bu. Plana göre Servergazi’de son bulan önceki çevreyolu yeni planda Askeri alandan Çamlık’a ve oradan Gürlesin’in Seyir tepesi ile Üniversite sırtları arasındaki yamaçlardan geçip eski Pasvak (şimdi Yüksektepe Market) kavşağına bağlanacak. Buradan da Akhan civarında sanayi ve çevreyoluna uzanacak.

Kent planlaması açısından hiç değilse benim görüştüğüm mimarlar buna pek fazla itiraz etmiyor. Ancak sorular burada başlıyor.

Pamukkale Belediye Meclisi’nden sızan bilgilere göre Gürlesin yeni planlamadaki çevreyoluna itiraz etmek hatta dava etmek gibi girişimleri dile getiriyor. İyi de, Gürlesin, geçen yıl eylül-ekim aylarında kendi meclisinden Seyir Tepesi için bütçe yetkisi alırken, henüz 2016 yılında ihaleye çıkan 1/25000’lik haritanın içeriğinden habersiz miydi?

Böyle bir yol geçtiğinde yapılan onca yatırımın heba olacağını hesaplamaktan aciz miydi?

Çevreyolu araç trafiğinin egzoz salımıyla birlikte, hemen üstüne kondurulmuş kulübelerde çay içmenin keyfi neye dönüşür o zaman, şimdiden bunu görmek mümkün.

ORGANİZE DOĞA TAHRİBATI

Başlığa bu kadar sert bir imge yerleştirmek biraz acımasız gelebilir. Ancak olayların son 10 yıllık gelişme serüvenine topluca baktığımızda, sorumluların hiç öyle acınacak bir tarafı kalmıyor.

Aylar önce yazdığımız ve bu köşeden sorularla açıkladığımız Honaz Dağı Milli Parkındaki yönetmelik ve yasalara aykırı çalışmanın yanıtını hala alabilmiş değiliz. Benzer türde bir arka plan şimdilerde Zeytin Yaylası, Teleferik, Seyir Tepesi ve çevreyolu projeleriyle ortaya çıkmakta.
Gürlesin’in seyirliği başta olmak üzere bölgede yapılan her çalışma lokal olarak bakıldığında güzel görünüyor. Faydalı ve işlevli duruyor. Ancak bu görüntü sadece olayın sorumlularını mutlu edebilir. Bir bütün olarak baktığımızda ise topluca bir doğa faciasından başka sonuç elde edemezsiniz.

Maddelerle sıralayalım:

Hiçbir projede doğru dürüst çevre koruma yok. Buna dair bir girişim yok. Doğal hayatın devamını öngören bir düzenleme göze çarpmıyor.

Varsa yoksa proje ve yapılaşma.

Çeşitli biçimlerde aktarıldığı kadarıyla o bölge inanılmaz bitki örtüsüne sahip pek çok endemik türü barındırıyor. Bu nedenle kısa zamanda milli park veya doğal koruma alanı olarak kurul kararına muhtaç.

Çok daha önemlisi, tüm bir coğrafya olarak ele aldığımızda Seyir Tepesi, Teleferik, Orman Müdürlüğü yapılaşması ve su tahliyesi ile çevre yolu projesi gösteriyor ki, neredeyse Denizli kent yerleşiminin yarısı büyüklüğünde bir alan tahrip edilmiş. Hangi düzenlemeyi yaparsanız yapın, doğal hayatı yok etmiş durumdasınız. Buraların eski haline gelmesi, kent iklimini dengeleyen, oksijen sağlayan en yakın doğal hayata dönüşmesi neredeyse imkansız hale gelmiş.

Hal böyleyken, imar barışı ucubeliğinin her seçimde tekrarlanma olasılıklarını da hesaba katarsak, uzak değil, çok yakında işini bitiren, seyirlik villasını kondurmaya başlar. (Bunun olasılığı hepsinden daha da mümkün ne yazık ki!) İşte en korkutucu senaryo bu olmalı.

NEREDESİNİZ ODALAR BARO VE DİĞERLERİ?
Olan biteni topluca gözden geçirdiğimizde epey usulsüzlük, yasaya uygunsuzluk, keyfiyet olduğu göze çarpıyor. Peki, bunları takip edecek, ortaya çıkaracak olan kim ya da kimler? İlgili meslek odaları ne güne duruyor?

Bu bir çağrıdır.

Denizli Barosu hukuki süreci takip ederek,

Çevre Mühendisleri Odası tahribatı ve orta vadede sonuçlarını rapor ederek,

Mimarlar Odası yapılaşmanın sonuçlarını değerlendirmeyi kamuoyuna sunarak,

Bu coğrafi alanın daha fazla yok edilmesinin önüne geçecek girişimlere öncülük edebilir.

Bu onların hem kent halkına karşı sosyal, hem de bu topraklara karşı tarihsel sorumluluğudur.

Eğer bunu yapmazlarsa “Çevre Komisyonu” adıyla kurdukları komisyonlar anlamsız kalacak, kendi mesleklerine ve meslek ahlaklarına karşı sorumluluktan kaçmış olacaklardır. “Genç meslektaşlar bizim mesleğimizin geleceğidir” diye başlayan nutukların karşılık bulması için onlara örnek olmanız gerekiyorsa eğer, işte size fırsat!

Gelin bu coğrafyaya yapılan kötülüğe hep birlikte dur diyelim!


BÜYÜKŞEHİR’İN İRONİSİ

Bugünlük nokta koymadan önce iki gün önce tanık olduğum bir ironiyi eklemek istiyorum: Geçen yıl mahkeme kararıyla benzin istasyonu olmaktan kurtulan Zeytinli Bahçe arazisinin ana yola bakan cephesine Büyükşehir Belediyesi tarafından asılan afiş, ya aklımızla ya da bu kent insanıyla dalga geçmek için asılmış olmalı. Ben başka bir açıklama bulamıyorum. “Ege’nin en güzel parkları sizleri bekliyor” yazmışlar reklam afişine. Çıkıp sormak istiyorum, iki yıl önce Zeytinli Bahçe’yi benzin istasyonu olmaktan kurtaran şey, sizin kararınıza karşı bir vatandaşın açtığı yürütmeyi durdurma davasıydı. Hangi yüzle bu afiş oraya asıldı? Biraz mahcup olsanız fena olmazdı hani!

Not: Yazılar ile ilgili hukuki sorumluluk yazarların kendilerine aittir

Yorumlar

maho aga   -  Bağlantı 26 Ekim 2018, 01:28

gözde mahalle oluyor birde pamukkale ilcesi kervan saray mahallesi hiç bakım yok mahalle kuruldu kurulalı ara sokalar felc kaldırımlar toprak süpügeci desen ayda 1 sefer ya ugrar yada ugramaz olmaz olsun sizin seyir tepeniz

fovoretti   -  Bağlantı 25 Ekim 2018, 23:41

BİZ Pamukkale ilcesi kervan saray mahallesinde ikamet ediyoruz sanki goca bir köy bagbaşı beledisiyken 1990lardan kalan asvaltla kaldırımlar hiç yok toprak ne zaman yapacak her yer toz toprak yeter artık göstermelik işleriniz gözde mahalle sözde

Bakış Açısı   -  Bağlantı 24 Ekim 2018, 20:47

Çevre yolu yerine. Ulus caddesi Antalya/Muğla yolu kavşağından başlayan üstten giden bir çevre yolu yapabilirler. Hem beton dokecekler daha zevk alırlar. Doğa da geleceğimize kalır. Gürlesin ne dersin?

Bakış Açısı   -  Bağlantı 24 Ekim 2018, 20:19

Yılın 360 gunu toz ve nemden gorunmeyen bina kiremitlerini mi seyretmek için yapılıyor bu seyirlikler. Arkadaş birlik olmuşlar 2023 diye ülkeyi bitiriyor. Haram olsun.

murat   -  Bağlantı 24 Ekim 2018, 16:09

SEYİR TERASI AÇILDIĞINDA İLK GİDENLERDEN BİRİ DE EMİNİM SİZ OLURSUNUZ.İNSAN FAYDALANDIĞI YA DA FAYDALANACAĞI ŞEYLERİ NEDEN ELEŞTİRİ ÇOK İLGİNÇ. KÖŞE YAZARLIĞI DA ZOR MESLEK HER GÜN ÇAMUR ATILACAK KONU BULMAK GÜÇ OLSA GEREK

rıfat kazan   -  Bağlantı 24 Ekim 2018, 16:08

Teleferik başarılı,bizler tam kentormanı giriş kapısında oturuyoruz, o bölgede 100 kadar ev var.Gece gündüz 24 saat günde binlerce araba rahatsızlık veriyor,milleti uyutmuyor.alpaslan caddesi nden barbaros caddesi 200 metre yol, bu yola bir çare !!!!

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı