REKLAMI GEÇ

RUSTİK!

11 Ekim 2017 Çarşamba

Modern hayata ait biriktirilmiş toplumsal kültür, yerini giderek rustik bir geriliğe bırakıyor.

Her şey incelik ve zarafetten yoksun hale geldi. Kaba, biçimsiz, içeriksiz, günü kurtarmaya dönük hamlelerden ibaret.

Adeta, sadece vurgululardan oluşan bir orkestranın tek düze gürültüsünü dinliyoruz.

Beceriksiz bir maestro elindeki batonu aşağı yukarı indirip kaldırdıkça, sazlar iki notalı gürültüyü daha da arttırıyor. Hiçbir şey anlaşılmıyor ama maestro zevkten dört köşe…

***

Haksızlık yapmayalım. Rustik olanın doğa ile ilişki bağlamı çekicidir. Modern hayatın kurallarından sıkılan insanoğlu için neredeyse bir sığınak olabiliyor. Doğaya gidemeyenin, onun nesneleri ve objeleriyle yakınlığını sürdürebileceği bir tarz, bir üsluptur rustik olan. O nedenle günümüz yaşam formlarının mimari içeriğini çeşitlendirip zenginleştirdiği ölçüde hem tercih edilir, hem imrenilir.

Rustik üslubun sanatta da verimli yaratımlarına tanık olabiliyoruz. Özellikle metaların rustik biçimsel dönüşümü, doğal olana duyulan açlığın ruhsal olarak tatmininde önemli bir işleve sahip. O nedenle rustik ampuller, rustik-retro iç mekan düzenlemeleri, koltuklar, süslemeler, kiremit bozması havasıyla özgün seramikler…

***

Aslında bu yazı bir sanat yazısı olmalıydı. Ne yazık ki kavramın güncel toplumsal biçimlenişle ilişkilendirilmesi, sanat kavramı olarak sağladığı duyumsamayı tersine çeviriyor.

Kavram, bu boyuttaki tanımlamayla ilkel olana, kaba ve kıyıcı olana, duygusuz ve sorumsuz olana dönüşüyor. İçerdiği doğallık işlevsel bir başkalaşım geçiriyor.

***

Sadede gelelim.

Çok hızlı gelişen bir ülke gündemi yaşıyoruz. Hem ulusal, hem uluslararası düzeyde!

Gündemi ilişkiler, gelişmeler, değişmeler gibi genel kavramlarla açıklayabilsek keşke. Ama bu mümkün mü?

Daha çok çatışma, kavga, saldırı türü bir ilkelliğin pençesinde kıvranıp duruyoruz.

***

İmamlara nikah yetkisi!
İlkokullarda cemaat ablukası!
KHK ile işinden atılanlara tutuklama!
Ölülerini anmak isteyenlere polis saldırısı!
Grev yasağı!
TL karşısında tavan yapan Dolar ve Euro!
Ekonomide artan işsizlik oranı!
Geçinme endeksinde yoksulluk seviyesinin hızla irtifa kazanması!
Ekonomiyi yastık altı birikimiyle düzelteceğini sanmak!

****

Öte yandan, günlük politikanın uluslararası diplomatik ilişkilere yansıyışı da aynı düzlemde seyrediyor:
Kuzey Irak’ta savaş tamtamları!
Komşu ülkelerle iplerin son derece gerildiği bir tecrit hali!
Merkez Avrupa ile yaşanan soğuk savaş!
ABD ile yaşanan sıcak savaş!
Rusya’nın adeta kafa bulduğu ülke haline gelmek!
Kaçan dış yatırım!
Gelmeyen sıcak para!
Düşen uluslararası ekonomi derecesi!
%40’ları bulan zamlar!
Özel telefon şirketlerine 5 milyarlık vergi kıyağı!
Geçmediğimiz köprüye para ödemek!

***

Saymakla bitmez elbet. Sadece hatırlatma başlıkları bunlar.

Rustik bir ülke haline geldik.

Ama bu mimarideki gibi, sanattaki gibi iç huzuru duyumsayabileceğimiz bir rustik düzenleme değil.

Hatta bu değişime yol açanların, olup bitenin farkında olduklarından bile kuşkuluyum.

Ama bu ilkelliğin,

Kabalığın,

Her kuruma, her geleneğe, her inanca tahammülsüzce saldırının,

Vandallığın,

Kıyıcılığın adı ‘rustik’!

 

Not: Yazılar ile ilgili hukuki sorumluluk yazarların kendilerine aittir

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı