REKLAMI GEÇ

ADALET VE ÖZGÜRLÜK

15 Haziran 2017 Perşembe

Bugünkü anlamıyla ‘devlet’ tanımına uygun örgütlenmelerin tarihi 4000 yılı aşıyor. En eski devletler/uygarlıklar M.Ö. 2000 yıllarından bu yana üzerinde yaşadığımız Anadolu toprakları, Mezopotamya ve Avrupa’nın bir bölümünde kurulup yıkıldı.

4000 yıllık birikime göre halkın, devletinden beklediğini sadece iki şey vardır; ADALET ve ÖZGÜRLÜK. Başka hiçbir şey değil.

Bu ikisi yoksa ‘devlet baba’nın verdiklerinin kıymeti harbiyesi yoktur. Adalet ve özgürlük vermeyen devletin verdikleri, yönetenlerin iktidarı korumak için verdiği rüşvetten başka bir anlam taşımaz.

Günümüzden neredeyse 2400 yıl önce yaşamış, Sinoplu filozof Diyojen’e “Yeryüzünde en iyi şey nedir?” diye sormuşlar, “Hür olmak” diye cevap vermiş.

Aynı dönemde hüküm süren Büyük İskender, hocası Aristoteles’e sormuş: “Lider için adalet mi daha önemlidir, yoksa cesaret mi?” Aristoteles cevaplamış: “Adalet olduğu zaman, cesarete gerek kalmaz.”

Yine günümüzden 2400 yıl önce yaşamış antik çağın en değerli düşünürlerinden Sokrates’e sorarlar; “Bu dünyayı ayakta tutan şey nedir?” Cevap; “Bu dünya adaletle ayakta durur, zulüm geldiği zaman devletin varlığı düşünülemez”

Demek ki neymiş, devletin temeli halkına sağladığı adalet ve özgürlük imiş. En eski uygarlıkların coğrafyasında milattan tam 2017 yıl sonra geldiğimiz yere bakın.

Adaletten ve özgürlükten eser var mı?

Kestirmeden sorayım, sebebi ne olursa olsun, başı derde giren veya haksızlığa uğrayan bir tek kişi, ‘Gider hakkımı mahkemede ararım. Adliye’de hakimler var, adalete güveniyorum’ diyorsa beri gelsin.

Bir başka kestirme soru; İktidar sahiplerinden farklı düşünüyorsanız, yönetenlerin hatalı olduklarını ve değişmesi gerektiğini düşünüyorsanız, muhalif düşüncenizi konuşarak, yazıp çizerek, hatta barışçıl eylemlerle açıklama ve propaganda yapmayı kıçınız yiyor mu?

Bu kadar adil, bu kadar özgür yaşıyoruz artık.

Ülkeyi kasıp kavuran yargılamalarda kişiye özel uygulamalar, halka gözdağı vermekten başka bir işe yaramıyor, tutuklama ceza yargısında bir tedbir olmaktan çıkıp, muhalifler üzerinde Demokles’in kılıcına dönmüşse…

Atatürk’e ve ailesine en aşağılık hakaretleri yapan vatandaş için, tutuklandıktan sonra hakkında dava açılması, yargılama yapılıp tahliye kararı verilmesi için 18 gün yetiyorsa…

‘Damatlara özel adalet’ diye bir şey icad edilmişse…

Muhalif görüşteki gazeteciler, aydınlar hakkında iddianame bile düzenlenmeden aylarca, yıllarca cezaevinde tutuluyorsa…

İşini kaybeden ve işini geri almak için, ölümü göze alıp açlık grevi yapan öğretmenler bu sebeple içeri tıkılıyorsa…

Son olarak hakkında açılan davada tüm duruşmalara katılan, cebindeki kırmızı pasaportla kaçıp gitmeyen CHP milletvekili hakkında son duruşmada mahkeme kararını vermeden, çevik kuvvet duruşma salonuna girip adamı kuşattıktan sonra, mahkeme ceza ve tutuklama kararını açıklıyor ve adam orada paketlenip götürülüyorsa….

İktidar sahiplerinin ‘hoşuna gitmeyen’ hiçbir kimse artık güvende değilse ben daha ne diyeyim.

2010 ve 2017’de anayasa değişiklikleri yapılırken referandumlarda HAYIR deyin, diye diye dilimizde tüy bitti. Dinlemedin güzel kardeşim, dinlemedin…

Ayıkla pirincin taşını gari….

Not: Yazılar ile ilgili hukuki sorumluluk yazarların kendilerine aittir

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı