REKLAMI GEÇ

ERKEN SEÇİM Mİ? PLEBİSİT Mİ?

9 Aralık 2017 Cumartesi

2010 yılındaki Anayasa değişikliğiyle yargının nefesini kesip teslim alırken de, 16 Nisan 2017’de ‘başkanlık’ için anayasa değişikliği yapılırken de bin kere söyledik, yazdık. Dert başkanlık sitemi filan değil. Dert, daha otoriter bir rejimle, devletin tüm kurumlarını tek elde toplamak, daha fazla güç, daha fazla yetki. Mümkünse yaşam boyu iktidar ve dokunulmazlık.

Peki niye? Çok iyi biliyor ki ‘maazallah’ bir seçim kaybıyla, koltuk altından giderse akıbet belirsiz. Şimdilik sadakatinden emin olduğu, başta yargı ve polis olmak üzere kurumların bir anda dönüvereceklerini düşünüyor. Bu yüzden kimseye güvenmiyor. Son Anayasa değişikliğinin en önemli maddelerinden biri başkanın görev süresince ve görevinden sonra her türlü suç nedeniyle soruşturulmasının nerdeyse imkansız hale getirilmesiydi.

Kısaca bugün her görüşten muhalif gazeteci, aydın ve siyasetçiye reva görülen muamelenin ve yargı sopasının ileride kendisine yönelik tehdit oluşturmaması için ne lazım? Ne olursa olsun koltukta kalmak, iktidar süresini uzatabildiğince uzatmak. Seçimle veya seçimsiz. Mecbur kalırsa seçimleri -uygun gerekçe bularak ve dahi OHAL sayesinde- yapmamak da mümkün, ama o son çare.

Kamuoyu araştırmalarına çok önem verdiği ve sonuçlarını değerlendirip ona göre strateji belirlediği malum. Neredeyse her ay araştırma yapılıyor. Gece gündüz birlikte yapılacak başkanlık ve meclis seçimlerini düşündüğüne eminim. Olağan takvim 2019 Mart’ında yerel, Kasım’ında başkanlık ve meclis seçimi.

Olağan takvim işler mi? Hayır! Peki, seçim ne zaman olur? İpin kalınlığına göre değişir. Son birkaç ayda olup bitenlere bir göz atalım. Erken seçim olur mu, olursa ne zaman olur bir daha düşünelim.

Çok iyi biliyor ki seçimleri kazanmak için en önemli araç belediyeler, sonra kamu kaynakları ve medya. Kamuyu ve medyayı teslim alalı çok oldu. Belediyeler kaygan, seçmen yığınlarına doğrudan temas gücüne sahip belediyeler çok önemli.

HDP’li belediyelerin tamamına el konup kayyum olarak sadık bürokratlar atandı. Önce metal yorgunluğu var deyip, arkasından AKP’li İstanbul, Ankara, Bursa, Balıkesir, Düzce, Nevşehir belediye başkanları ağlata-bağırta istifa ettirildiler. İlçe belediyelerini saymıyorum. Yerlerine getirilen düşük profilli başkanların ortak tek özellikleri sadakat. CHP’li belediyelere yapılacak operasyonların da ucu gözüktü.

Siz çok ilgi göstermediniz belki, ama sessiz sedasız YSK’nın yapısı değiştirildi. YSK’nın tavrının kontrol edilmesinin ne kadar önemli olduğu mühürsüz oyların geçerliliği tartışmasında ortaya çıktı. YSK daha kontrol edilebilir hale gelecek şekilde önemli yapısal değişikliğe uğradı.

Engelliler günü sebebiyle 5.000 engelliye kamuda iş müjdesi verildi. Neredeyse 15 yıldır her seçimde ‘seçim asfaltı’ olarak kullanılan ‘taşerona kadro’ işine el atıldı. Sayıları iki milyonu bulan taşeron işçilerin 900 bini kamuya alınacak, mülakatla ve sadakat ölçüsüne göre elbette.

Önümüzdeki günlerde 400 bin öğretmen atama beklerken bunlardan 40-50 binine kadro açılıp atama yapılır. Kamunun her alanına yoğun atamalar devam eder. Eh gari, mülakatla alınan yüksek lisans yapmış mahalle bekçilerinin desteğini yabana atmayalım.

Belediyeler yılbaşından sonra başlar avanta ve seçim asfaltı işlerine. Üstüne Kudüs ve Lozan gibi birkaç hamasete elverişli ve Dünya’ya dayılanacak mevzu da buldu mu tadından yenmez. 2018 yazı mı olur, güzü mü belli olmaz. Uygun zamanda basar düğmeye…

Reza davası, Man belgeleri mi? Onların ne önemi var, kardeşim.

Siz 2018 yılında yapılacak erken seçim görünümlü plebisite hazır olun.

Not: Yazılar ile ilgili hukuki sorumluluk yazarların kendilerine aittir

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı