REKLAMI GEÇ

İRADE-İ SENİYYE

2 Mart 2016 Çarşamba

Her zaman yaptığı gibi, yurtdışı seyahate giderken havaalanında verdi odunu. Can Dündar ve Erdem Gül’ün tahliyesine dayanak olan, tutukluluğun anayasal hakları ihlal ettiğini tespit eden Anayasa Mahkemesi kararı için reis-i cumhur hazretleri ne dedi?

Tarihe geçecek bir konuşmadır, Tane tane okuyalım, öğrenelim.

“Verdiği karara uymuyorum, saygı da duymuyorum… Bu bir beraat kararı değildir, bu bir tahliye kararıdır.”

2010 yılında yüksek mahkemeye bireysel başvuru yolunu açan Anayasa değişikliğini başkası yapmış gibi beğenmediği kararı tanımıyor, hakkıdır. Bize ve en çok da hakimlere hatırlatıyor, bu bir beraat değil, tahliye kararıdır. Ayağınızı denk alın veya HSYK gereğini yapar.

“Aslında onlarla (Can ve Erdem) ilgili kararı veren mahkeme kararında direnebilirdi. Eğer kararında direnmiş olsaydı Anayasa Mahkemesi’nin kararı boşa çıkacak veyahut tahliye edilmiş bu kişiler AİHM’e gideceklerdi. AİHM’e gittiklerinde oradan alacakları netice bellidir.”

İstanbul Ağır Cezadaki hakimlere bu ayar. Direnseydiniz kardeşim, tahliye etmeseydiniz, arkanızda duracaktım, olsa olsa AİHM’e giderlerdi. AİHM’in tahliye yetkisi yok, tazminat verir anca. Onu da öder geçerdik, demek istiyor.

“…Çünkü bu bir casusluk. Hangi ülke olursa olsun istihbarat örgütleri herhangi bir savcının rahatlıkla müdahale edebileceği bir örgüt değildir. İstihbarat örgütlerinin adeta sınırsız yetkileri vardır. Zaten bu yetkiler olmazsa o devlet güçlü olamaz”

Yok “masumiyet karinesi” imiş, yok ‘mahkumiyeti kesinleşmiş kararla saptanıncaya kadar sanık masum sayılır’mış, yok ‘tutuklama bir tedbirmiş, esas olan tutuksuz yargılanma’ imiş, yok ‘görülmekte olan bir dava hakkında hiç kimse mahkemelere emir ve talimat veremez’miş. Yok bu davada ‘müşteki’ bizzat kendisi imiş. Davanın tarafı olarak bu açıklamaları yapamazmış. O kadar olur, kusura bakmayın gari.

İstihbarat örgütlerine savcılar müdahale edemez, yetkileri sınırsızdır diyorsa doğrudur. Rusya, İran, Suriye, hatta Kuzey Kore’de böyledir. Operasyonu yapar, el koyar, yakalar, yargılar, hüküm verir ve infaz eder.

Bağımsız yargı, adil yargılama hepsi boş. Geçeceksiniz bunu bir defa. Cumhurun reisi hükmünü vermişse kalem kırılmıştır. Davaya bakan hakimler ondan iyi mi bilecekler? Casus demişse casustur. Bundan sonra davada ayaklarını denk alırlar.

“Bana göre medyanın sınırsız özgürlüğü olamaz. Dünyanın hiçbir yerinde de medyaya sınırsız özgürlük yoktur. Bu haberlerde bu ülkenin Başbakanına, Cumhurbaşkanı’na bugünkü göreviyle her türlü saldırı vardır. Basın mensubu kalkacak Cumhurbaşkanı’na, Başbakan’a istediği gibi saldıracak, biz buna seyirci kalacağız. Böyle bir şey söz konusu olamaz.”

Doğru söze ne denir. Eyy medya mensupları, siz de toparlanın kendinize çeki düzen verin.

Avukatı, hakimi, savcısı, medya mensubu, siyasetçisi, ne kadar aykırı ses veren varsa yola gelecek veya getirilecek. Herkes ‘irade-i seniyye’ye uygun davranacak.

Çünkü; Ol bâbda emr-ü ferman hazreti veliyül emirindir.
Bu cümlenin anlamını öğrenin ve dağılın kardeşim.

Not: Yazılar ile ilgili hukuki sorumluluk yazarların kendilerine aittir

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı