REKLAMI GEÇ

ARABESK MÜZİK VE KONSERVATUAR

1 Ekim 2018 Pazartesi

Önce mutlu bir olayı anlatarak başlamak istiyorum. Büyükşehir Belediyemizin Ülke çapında olmasa bile, bölgemizde ses getiren Konservatuarı, son günlerde endişe verici ve mutsuz bir gelişme ile karşı karşıya kalmıştı. 1985 Yılından bu yana sıfırdan başlayarak, bugünkü gelişmişliğinde en büyük payı olan Sayın Selim Öztaş, bir kırgınlık olayı yaşamıştı. Türk Müziği hocalığı kadar, konservatuarın sevk ve idaresinde başrol oyuncusu olan Hocanın geri kazanılması için bizzat duruma el koyup kırgınlıklara son veren, Hocanın geri kazanılmasını sağlayan Sayın Başkan Osman Zolan’a, tüm camia adına şükranlarımı arz etmek isterim. Eğitim gören öğrenci sayısı binleri aşan Konservatuarın yepyeni bir güçle görev başı yapmış olması, hepimizi mutlu etmiştir. Sayın Başkan Osman Zolan ve Hocamıza ne kadar teşekkür etsek azdır, sağ olsunlar.

Bundan önceki, yani 22 Eylül tarihli yazımı, (AÇIKHAVA TİYATROSU’NUN HAVASINI KİRLETTİLER) başlığı atarak yazmıştım. Bu yazımla her zaman karşı olduğum arabesk müziğinin, kurumsal bir sanat merkezinde sahnelenmiş olmasından duyduğum rahatsızlığı dile getirmeye çalışmıştım. Bu yazıma karşılık bazı sanatseverlerden takdir ve teşekkür yorumları almış olsam da, bazılarından, facebook sitelerinde eleştiriler almıştım. Sonuçta kesinlikle üzülmedim. Aksine tüm görüşler için çok mutlu oldum. Meğer yazılarımı okuyup değerlendiren insanlarımız oluyormuş. Hepsine ayrı ayrı ve çok teşekkürler ederim.

1985 Yılında arabesk müzik konserine karşı tavır almış olmam dolayısı ile, Milliyet Gazetesi eleştirilerime, en ön sayfasında yer vermişti de, acaba kaç kişiden eleştiri alırım diye bayağı korkmuştum. Bundan tam 33 yıl önce gelişen bu olay yüzünden tek eleştiri almadım. Aksine Ülkenin dört bir yanından bir dosya dolusu takdir ve teşekkür yazıları gelmişti. Aradan 33 yıl geçtikten sonra aynısı bir tepkime karşılık eleştirilmek benden çok, Kültür ve Sanata gönül vermiş insanları üzmüştür diyebilirim. Son yazımın bir paragrafında, (Milli Kültür ve Sanat anlayışımızda ileri mi gidiyoruz, yoksa geriye mi?) demiştim. Ziya Tıkıroğlu Sanat Merkezi adını verdikleri o mabedi Denizli’ye kazandırırken, haftalarca değil, yıllarca emek verilmiştir. Birkaç hafta emek verilerek sergilenen o arabesk konsere verilen emekle kıyaslama yapılabilir mi bilemiyorum.

O yıllarda bu Sanat Merkezinde konser veren Rahmetli Barış Manço, izleyenlerin alkışlarını durdurup, (Ben sizi alkışlamak isterim, böylesi bir sanat merkezinde konser veremediğim için, 30 yıllık meslek hayatıma acıyorum) demişti. Haldun Dormen ise alkışları durdurup, (Siz bizi değil, biz siz Denizlilileri alkışlamalıyız) diyerek bizi onurlandırmışlardı. 33 Yıl önce tek bir arabesk konserin bu mabede giremediğini düşününce bu günlere acıyorum.

Özellikle bir eleştiricinin yazısının bir noktasında, bir insanın ağzından değil, başka bir yerinden çıkabilecek 3 harfli, pis kokulu kelimeye yer vermiş olmasını, korktuğumuz arabesk kültürünün bir tezahürü kabul ederek, yazıklar olsun demekten kendimi alamıyorum.

Bir büyük sanatçı, bestekar, düşünür ve yazarımız bir yazısında aynen, (Güzelim türküleri, geleneksel şarkıları, Anadolu’nun büyük şiir geleneğini terk eden insanlar, bir anda mide bulandırıcı seslere, insanın kulağını tornavida gibi delen elektro bağlamalara….) diyerek yakınıyor. Yazının bir diğer paragrafında da, (Türkiye’nin çürüyen kesimi, bu bozulmayı önce müzikle, sonra hayatımızın her alanına egemen olan lümpenleşme ve arabeskleşmeyle ifade etmeye devam ediyorlar) demiş. Bunları ben değil, o büyük sanatçı söylemiş. Bazıları Atatürk’ü hala içlerine sindiremezler, ama Yüzbaşı Mustafa Kemal askerî Ateşe iken gittiği Sofya Opera ve Bale konserini izledikten sonra, (Balkan Harbini neden kaybettiğimizi şimdi daha iyi anlıyorum) demiştir. Oysa o dönemde görevler yaptığı Arap Ülkelerinden Arap yalellisini getirip bizlere mal edebilirdi. Padişahlarımız bile Türk müziğine Arap müziğini karıştırmamışlar, Sultan Abdülaziz, VALSE DAVET diyerek, Türk Müziğini batı müziği ile geliştirmek için çabalamışlardır.

Büyükşehir Belediye Konservatuarı’nı sıfırdan başlatıp, bugünlere gelmesinde emekler vermiş birisi olarak sahiplenmek değil, ama korumak kollamak birazcık benim de hakkım sayılmasın mı? Gün gelir o eğitim yuvası da arabesk müzikle eğitim yapan bir konservatuar haline dönüştürülür diye korkarım. Hem hangi konservatuarda arabesk müzik eğitimi veriliyor bilen var mıdır bilemiyorum.

Not: Yazılar ile ilgili hukuki sorumluluk yazarların kendilerine aittir

Yorumlar

Ahmer   -  Bağlantı 3 Ekim 2018, 20:55

Arabesk müziğe karşı olmak yerine kaliteli olan her tarzda müzik nedir biraz araştırsanız, yıllarını müziğe vermiş kaç insan hakkında bu yorumlarınız çok üzücü. Müziğin gücü karşısındaki diz çöküş, onu anlamak yolunda atılmış ilk adımdır… Selamlar

Yaşar kıvrak   -  Bağlantı 3 Ekim 2018, 19:28

Şimdi. Biz. Okadar provalar yapalım okadar insanlar işlerini güclerininden fedakarlık etsin bir araya gelsin muziğin m. Harfinden anlamayan biri çıksın biz çok kötü birşey yapmışız gibi ülkeyi savaşa sokmuşuz gibi yazılar yazsın sizyapın biz görelim

Erdem   -  Bağlantı 2 Ekim 2018, 13:45

Koskoca konservatuarın bi tane adam yuzundenmi ismi duyulmuş konservatuara emek vermiş bir çok insan var onların emekleri hiçe sayilmamali ve şu anda malesef sadece Tsm var thm yi bitirdi Selim bey çobanlar diye diye bitirdi bence bunları da yazın

Pınar   -  Bağlantı 2 Ekim 2018, 13:30

Biz çok güzel bir Konser izledik bence kişisel yorumlarınızla siz insanların özgürlüklerini kirletiyorsunuz bizler sizin sevdiğiniz tarzı dinlemek zorunda değiliz kaldı ki o tiyatroda başka tarzda da bir sürü konser veriliyor biraz emeğe saygı lutfen

Savaş   -  Bağlantı 2 Ekim 2018, 13:22

Iki yazinizi da okudum bu yapan Hakan Eyiden hocamızı yerden yere vurmuşsunuz ama unutmayın ki Hakan hoca sadece arabesk müzikle değerlendirilecek bi isim değil kızlarıma halk müziğini sevdiren kişidir bence belediyenin dağıttığı cd leri bi dinleyin

Mehmet   -  Bağlantı 2 Ekim 2018, 13:12

Herkes sizin sevdiğiniz müziği dinlemek zorunda değil ayrıca Savunduğunuz Selim Öztaş güz gülleri tam bir arabesk şarkı dır ve okuması için verdiği kişi de Hakan Taşıyan dır başka söze gerek yok heralde

Cihan   -  Bağlantı 2 Ekim 2018, 12:18

Tabi tabi zaten güz güllerini okuyan Hakan Taşıyan da cazz söylüyordu arabesk değil

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı