REKLAMI GEÇ

DENİZLİ ADALET SARAYI VE CEZA EVİ

15 Ocak 2017 Pazar

1984 yılında bir gün, bugün Denizli’nin gözde bölgesi haline gelen Yenişehir’in kurulduğu Künarlar Köyü çevresine, yarı açık cezaevi düşünülüyordu. Konu dönemin Başsavcısı ve Valisi tarafından ileri sürüldüğü gün şiddetle karşı çıkmış ve yapılacak cezaevinin Kocabaş bölgesine götürülmesini, Künarlar Köyü ve çevresinin aynı gün toplu konut ve ucuz konut bölgesi ilan edilmesi teklifini, Sayın Vali’nin onayına sunup imzalatmıştık. Cezaevi de, Kocabaş bölgesine yapılıp gitmişti. Bazı çevreler cezaevinin Denizli’den uzakta oluşunu yadırgamışlardı. Bugün Büyükşehir olmuş Denizli için bu uzaklığın bir anlamının kalmadığı açıkça görülmektedir.

1990’lı yıllara kadar eski Vilayet binasında sıkış tepiş çalışan adli birimlere yeni bir mekân kazandırmak için girişimlerde bulunuluyordu. Bugün hala itfaiye garajı olarak kullanılan ve Kayalık Caddesi üzerindeki ufacık üç yol ayrımına, yeni bir adalet sarayı yapılmasının kararlaştırıldığı söyleniyordu. O zamanlar bir şekilde beraber olduğumuz dönemin Cumhuriyet Başsavcısı’na konuyu açmış ve bu kararın doğru olmadığını sebepleri ile anlatmaya çalışmıştım. Başsavcı birden bire parlamış, “karışmayın efendim, zaten zorluklarla Sayın Ali Marım’ı ikna edip imar durumunu onaylattık, siz de önümüze taş koymayın!” diyerek, neredeyse beni azarlamaya çalışmıştı. Tabi uygun bir lisanla kendisinin haksızlığını anlatmaya çalışmış ve “siz bugün varsınız, ama biz her zaman Denizli’de olacağız” diyerek, kendisinin yarın ayrılıp gideceğini anlatmaya çalışmıştım ve biri birimizden ayrılıp gitmiştik.

Aylar sonra aynı savcı bir gün telefonla arayıp tebrik ve teşekkürler ederek, yeni adalet sarayı için önerdiğim bugünkü yeri seçtiklerini ve sarayın inşaatına yakında başlanacağı müjdesini veriyordu. Ben kendisine teşekkürler etmiş ve yanlıştan dönüldüğü için çok mutlu olmuştum. Arkasından hukuk çevrelerinden eleştiriler gelmişti. O zamanlar canlı program yaptığım DEHA TV’de, bazı avukatlar ve Baro Başkanı ile birlikte bir tartışma programı düzenlemiştik. O günkü karşı çıkışların sebebi, Adalet Sarayı ile yakından ilişkili olan avukatların toplandığı merkezden uzakta oluşu sebep gösterilse de, asıl karşı çıkışlarının dayanak noktası, cezaevi ile Adalet Sarayının çok ayrı bölgelerde ve aralarının uzak oluşu vurgulanıyordu.

Gerek cezaevi ve gerekse adalet sarayı yerleşkelerinin tayininde böylece taraf olmuş birisi olarak, oturuma katılanlarla tek başıma ben karşı karşıya kalmıştım. Karşıt görüş olarak kendilerine ve bilvesile ilgililere yeni bir öneri daha sunmuştum. Bugün hala devam edip gelen uygulama ile cezaevleri, hem mahkûmların ve hem de henüz ceza bile almamış sanıkların aynı yerde tutulmaların yanlış olduğunu söyleyip, “henüz suçlu bile olmayan sanıklar için, Adalet Sarayı yakınında, daha derli toplu yaşanabilir bir tutuk evi yapılsa, sanıklar ceza alana kadar orada tutulsa, beraat eden sanıkların cezaevi havası koklamadan tutuk evinden çıkıp gitse daha iyi olmaz mı?” diyerek karşı çıkmıştım. Hala aynı şekilde düşünürüm. Suçluluğu kanıtlanmayıp berat eden birisinin kendisi ve çevresi ile huzura kavuşması daha doğru olacaktır diye düşünürüm.

Haydi Denizli, belki Türkiye’de bir ilke daha imza atarak, örnek bir şehir olamaya ne dersiniz?

Not: Yazılar ile ilgili hukuki sorumluluk yazarların kendilerine aittir

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı