REKLAMI GEÇ

GELİNEN NOKTADA TÜRK SİYASET ORTAMI

9 Mayıs 2018 Çarşamba

2018 genel seçim ortamına girilmişken, gelinen noktayı tespit etmek isterim. Bütün Dünya Dergisi’nin Nisan 2011 yılındaki bir yazısından algılar yaparak, ülkemizde siyasetin getirildiği noktayı okurların takdirine sunmak istiyorum. Bütün Dünya adlı dergi bu yazısına, “Hikmet Kümbetoğlu Gibi Valiler Vardı” başlığını atmış, bundan 70 yıl önceki olayları anlatıyordu. Yazı oldukça uzun olduğu için, ilgili bölümlerini ele alarak özetlemek daha uygun olacaktır.

Türkiye 1950 seçimlerine giderken, muhalefetteki Demokrat Parti’nin lideri Rahmetli Celal Bayar Urfa’ya gider. Urfa Valisi Hikmet Kümbetoğlu kendisini karşılayıp, Bayar’ın ısrarlı itirazlarına rağmen makamına davet eder. Makamına dahi oturmadan Bayar’ı “Devlet Büyüğüdür” diyerek ağırlar. Olayı öğrenen CHP’liler kıyameti koparırlar ve Valiyi apar topar Urfa’dan alıp, Elazığ’a sürerler.

1950 seçimleri sonunda DP iktidar olur. Sonrasında dönemin CHP Genel Sekreteri Kasım Gülek Elazığ’a uğrar. Aynı Vali Kümbetoğlu bu defa Kasım Gülek’i devlet adamıdır diyerek ağırlayıp itibar gösterir. Bu defa da DP sempatizanı Elazığlılar kıyameti koparıp, “Valiyi istemezük” diye Ankara’ya şikayet ederler. Başbakan Rahmetli Menderes, Kümbetoğlu’nu apar topar Ankara’ya çağırır. Ama Vali Ankara’da, 17 gün süreyle içeri alınmadan özellikle bekletilir. 18. gün makama alınan Valiyi, o kibar ve nazik olarak bildiğimiz Menderes oldukça sert şekilde azarlar. Vali bu tavır karşısında, “Ben devletin valisiyim. Ne CHP’liyi ve ne de DP’liyi tanırım” diye cevap vererek çıkar gider.

Görevinin başına dönen vali için Rahmetli Menderes bir kararname hazırlatıp, kendisinin rütbesini de düşürerek, Nüfus İşleri Genel Müdür Yardımcılığına atamak ister. Ne var Ki Cumhurbaşkanı Rahmetli Bayar o Valiyi hatırlar ve kararnameyi imzalamayıp geri çevirir. Sonrasında Vali Kümbetoğlu Elazığ’dan alınıp, Hatay Valiliği’ne atanır.

Vali Kümbetoğlu Hatay’da Vali iken, 27 Mayıs askerî darbesi gelip çatar ve Kümbetoğlu bu defa Yüksek Soruşturma Kurulu İkinci Başkanlığına atanır. Bir gün Kümbetoğlu’nun kapısı çalınır ve içeriye giren Binbaşı, “Sanık Menderes’i getirdim efendim” der. Kümbetoğlu hemen yerinden fırlayıp Rahmetli Menderes’i karşılar ve bileklerindeki kelepçeleri çıkarttırır. Aynı zamanda Menderes’e bir koltuk gösterip kendisi de karşısına geçip oturur. Menderes Valiye, “Lütfen yerinize geçiniz” diye nezaketle rica eder. “Emredersiniz, yerime geçerim Efendim. Çünkü siz hala Başbakanımızsınız” der.

Menderesin ve Kümbetoğlu’nun gözleri dolu dolu olmuş halde konuşmaları devam eder. Menderes o nazik ve saygılı ses tonuyla, “Devlet işte bu Hikmet Bey” deyince, Kümbetoğlu ağlamamak için dudaklarını ısırır ve duyulur duyulmaz bir sesle, “Ben milletimden aldığım terbiyenin gereğini yapıyorum efendim” diye karşılık verir.

Tabi böylesi bir dönemde herkes aynı değildi. Yassıada’da Salim Başol ve Savcı Egesel, böyle bir davranışı gösteremediler. Bugün gelinen noktadaki ortamı izledikçe, 60-70 yıl önceki örnekleri görememenin acısını yaşıyoruz. Yarın yan yana gelip oturması gereken devlet adamlarının söylem ve ithamlarını anlamakta zorlanıyoruz. Politikada kazanmak için olur olmaz vaatler yapılabilir, ama devleti yönetmek için yola çıkanların muhaliflerine, sade insanların dâhi ağzına almaktan hicap duyacakları çirkin sözlerle, cümle âlemin ve özellikle çocuk ve gençlerimizin önünde haykırmalarını anlayışla karşılamamız mümkün değildir. Birazcık geçmişten ders alınsa nasıl olur acaba?

Not: Yazılar ile ilgili hukuki sorumluluk yazarların kendilerine aittir

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı