REKLAMI GEÇ

KÖR DÖVÜŞÜ

12 Haziran 2014 Perşembe

Son günlerde Türkiye’de yaşananlar inanılacak gibi olaylar değildir. Bütün bu olumsuz olayların müsebbibi ise, kendimizden başkası değildir. Bütün bunlara sebep ise yine kendi öfkemiz, özellikle dış politikadaki başarısızlığımız sayılmalıdır. Her yerde ve her durumda düşünüp taşınmadan ağzımıza gelen ne varsa söyleyip geçiverdiğimiz sözlerin ceremesi büyük oluyor.

Son olayları sıraya koyup da bir yazı yazmak bile zorlaştı. Hangi bir olumsuzluğu dile getirsek bilemiyorum. İran Cumhurbaşkanı Sayın Başbakanla birlikte basın toplantısı yapıyor ve o toplantıda kendisine sorulan soru üzerine, Suriye Başkanı Esed’i kutladığını söyleyince, salonda bir alkış kopuyor. O salonda Iran Cumhurbaşkanı dâhil herkes biliyor ki bizim Başbakan, Esed ile kanlı bıçaklı durumlarda. Daha Suriye olaylarının başında söylemiş ve (bulaşmayalım şu Araplara) diye başlık atarak yazılar yazmıştık. Bugün gelinen noktada, ne kadar haklı olduğumuz ortada.

ABD Irak’a müdahale ederken de ayni düşüncedeydik. Ama bizim Dışişleri Ortadoğu liderliği peşinde koşarak, her Arap ülkesine burnumuzu sokmuş, ne Libya kalmış, ne Mısır kalmış, ne Suriye, ne Irak, ne Tunus kalmıştır. Tüm Arap ülkeleri bize dost olmaktan bir bir uzaklaşmışlar, gelişen olaylardan hiç ders almadan saldırmış durmuşuz.

Yalnız Arap ülkeleri mi bize karşı düşmanca tavır içine giren? Sayın Başbakan Almanya turuna çıkarken Alman basını açıktan “Gelme” diye yazabiliyor. Alman Başbakanı bizim Başbakan’a neredeyse nasıl konuşması istendiğini deklare eder tavırlar takınabiliyor.

Taksim Gezi olayları anma gününde CNN muhabirine karşı polisin tavrını eleştirecek iken, Sayın Başbakan partisinin gurup toplantısında esip yeliyor ve Amerikalı muhabire “ajan” yaftası yapıştırıp geçiyor. Bir ülkedeki olayları izleyen televizyon muhabirine ajan kabul edilmesi duyulup görülmüş biş şey değildir. Tabi ABD Dışişleri yetkilisi de boş durmayıp bizim için gerekeni söylüyor.

Irak’ta türeyen Irak Şam İslam Devleti (IŞİD) adı altındaki terör örgütü, önce 32 masum TIR şoförümüzü tutukluyor, arkasından Musul’u işgal edip Türk konsolosluğunu basarak, konsolos dâhil tüm konsolos mensubumuzu esir alıyorlar. Ankara sıcak saatler yaşıyor. Bütün bu olumsuzlukların baş müsebbibi sayılması gereken Dışişleri Bakanı sanki bir şey yapacakmış gibi ABD’deki temaslarını yarıda kesip acele geri geliyor.

Misakî Milli hudutlarımız içinde yaşananlar yürekler acısı. Diyarbakır Lice’de Hava Kuvvetleri  sahası içindeki Türk bayrağı kendini bilmez bir PKK’lı tarafından yerinden sökülüp, gösterici güruhun ayakları altına atılabiliyor. Bunun üzerine biz Ankara’da parti gurup toplantılarında durmadan atıp tutuyoruz. Neymiş vururmuşuz indirmemiz gerekirmiş, provokasyonmuş, çocukmuş, İçişleri Bakanı çocuğun dişine bakıp yaşını tespit ettirmiş, daha neler de neler. Ülkede tamamı politize olmuş tarafeyn insanlar,”Biz işimize, kazancımıza bakarız, hizmete bakarız,” teraneleri ile iffetin, milliyetin, namus ve şeref duygularının bir yana itildiği böylesi olaylarda kaybettiklerimiz, onların umurunda değil. Yazık.

Not: Yazılar ile ilgili hukuki sorumluluk yazarların kendilerine aittir

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı