REKLAMI GEÇ

ÜÇGEN MEYDANI’NI ANARKEN

22 Ekim 2016 Cumartesi

Aradan 3 hafta gibi bir süre geçivermiş. Tabi bu süre içinde oturup beklemedim, istesem hemen de yazabilirdim, ama biraz düşünmeye de ihtiyacım vardı.

2 Ekim tarihli yazımla, gerçekten beğendiğim, emek verdiğim için de bence anlamlı olan Üçgen Parkı’nı, unutulmasın, bir hatıra olsun kalsın diye yazmıştım. Belki pek çok insanımızın da beğendiğini zannettiğim o parkın unutulmaması için resimlerini de eklemiştim. Galiba o görüntüler birilerini rahatsız etmiş olacak ki, onları biraz öfkelendirmiş. Her ne hal ise güneş balçıkla sıvanmaz da, onların zihinlerinden silip süpürme hevesi yatıyor olabilir.

Ben o yazımla, Üçgen Meydanı’nın acınacak durumdaki halinden başlayarak, o günün imkanlarıyla ne hallere getirebildiğimizi anlatmaya çalıştım. O zorlukları yaşamış birisi olarak o güzelliğin yıkılıp yok edilmesi karşısında gülüp oynayacak değildim ya.

Son zamanlarda bir kısım insanımız küçücük bir karşı fikir karşısında öfkelenip tartışmaya, biraz da kırıcı tavırlarla saldırıya geçmeye başlar oldular. İnsanlarımız bırakın eleştirilmeyi, karşıt bir fikir söylemeyi bile saldırı konusu yapabilmekteler. Eleştirilmek veya karşıt fikir beyan etmek, onları kızdırıp öfkelendirmeye yeter oldu.

2 Ekim tarihli yazıma yorum gönderen bir okuyucuma, önce okuyup değerlendirdiği için teşekkür etmek isterim. Yorumdaki ismin gerçek olduğunu zannetmem, onun için adını yazmayacağım. Yorumcu okuyucumun düşük cümlelerden oluşmuş yazısını aynen yazmam yeterli olacaktır. (Yazan arkadaş işe gidiş ve işten dönüş saatinde üçgen meydanının trafiğini hayatı boyunca hiç görmediği için oranın şantiye olacağı görüşünde. Bi ara geçsin de Denizli trafiğini, araç sayısının ne kadar arttığını araştırması lazım bence.)

Bir de benim makalemin yorumcuyu öfkelendirdiğini zannettiğim kısmını aktarmalıyım. (Son gelinen noktada Belediyenin, bu Üçgen Park alanı için yeni bir proje geliştirdiğini duymaktayız. Yetişmiş devasa palmiyeler sökülmeye başlamış bile. Öyle umulur ki yakın zamanda güzelim park alanı bir şantiyeye dönüşecek ve Üçgen alanı alt-üst geçitlerle, bir trafik kavşağı haline dönüştürülecek. Zaten hep öyledir. Biz güzellikleri koruyarak çareler aramaktansa, kırıp yıkarak prestijli yapılar yapıp değerlendirmeye çalışırız. Dilerim daha güzel, daha yararlı bir uygulama olur da, Denizli kazanır diye temenni ederim.)

80 yılın 70 yılını hep Denizli’de yaşamış ve pek çok çalışmanın içinde bulunmuş birisi olarak, Üçgen Meydanı’nın trafiğini görmemem, bilmemem mümkün mü? Bu aşamada meydanın şantiye alanına dönüşeceği, alt-üst geçitler yapılıp düzenleneceği inkâr edilebilir mi? Yıkıp yok etmek sözü O’nu üzmüş olabilir. Güzelim nikâh sarayı, İncilipınar Olimpik yüzme havuzu nerelerde? Gündoğdu Mahallesi’ndeki yüzme havuzlu, spor tesisleri olan Güllübahçe Çocuk Parkı nereye gitti? Özellikle o makaleme kızıp biraz da alaycı yorum yapan arkadaş bunları biliyor mu acaba? Biliyorsa acaba bu olayları savunabiliyor mudur?

Denizli’nin trafiği yalnızca Üçgen Meydanı’nda mı sıkıştı kaldı bilmem ki. Aslında yıkıp yok etmeden başka çareler bulunamaz mıydı? Şehrin her kavşağı aynı azabı çekiyor. Çare için her öneriye öfkeyle karşılık verildiğini bilmeyen kalmadı. Büyükşehir Denizli’nin Otobüs Terminali’ni oraya sıkıştırıp, Üçgen Meydanı’nı da cendereye sokmaya ne gerek vardı? O zaman da yazmıştım ve SAKIN YAPMAYIN demiştik de bir azarlanmadığımız kalmıştı. Devasa büyük ve hatıralarla dolu güzelim Vali Vefki Ertür Kız Meslek Lisesi yıkıldı da ne oldu? Valilik Binası bugünkü berbat yerine sıkıştırıldı da çok mu iyi oldu?

İlk köprülü kavşak yapılırken de eleştirmiştim. Tali yollar alta, ana yol üste alınmalıdır demiştim, ama itibar edilmedi. Devamında hep aynı uygulama sürdürülüp gidiyor. Oysa köprülü kavşak sistemini ilk uygulamaya başlayan Antalya’da gördüm ki, o ters uygulamayı terk etmişler. Havaalanı ve Alanya’ya giden yola bir sürü alt-üst geçit yapılmış. Fakat bu defa şehir içi yollar altan, ana yollar üstten geçirilmiş ve çok iyi ve daha ekonomik olmuştur.

Denizlimizde her yapılanı kötülemek bizim işimiz değildir. Belediyemizin kayda değer önemli çalışmalarını övgüyle izliyorum, ama yanlışlar oluyorsa onları söylemek de bizlerin görevidir diye düşünürüm. Denizlili olarak bizlerin her şeyin daha iyi olmasını istememiz, bir hemşeri olarak hem hakkımız ve hem de görevimizdir.

Not: Yazılar ile ilgili hukuki sorumluluk yazarların kendilerine aittir

Yorumlar

cengiz yalman   -  Bağlantı 24 Ekim 2016, 10:32

Sizin mantığınızla her yeri yıkalım ve mağaralarda yaşayalım, hiç bir şey bozulmamış, en başa dönmüş oluruz. Mevcut duruma çözüm için değil sadece eleştirmek için yazıyorsunuz.

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı