REKLAMI GEÇ

YENİDEN ÜÇGEN MEYDANI

24 Nisan 2018 Salı

Önce neden (YENİDEN) dediğimi anlatmalıyım. 2 Ekim 2016 yılındaki makalemde, Üçgen Meydanı’nın başından geçen olayları, 4 paragraflık makalemle anlatmış son paragrafını da “Son gelinen noktada Belediyenin bu Üçgen Park alanı için yeni bir proje geliştirdiğini duymaktayız. Yetişmiş devasa palmiyeler sökülmeye başlamış bile. Öyle umulur ki yakın zamanda güzelim park alanı bir şantiyeye dönüşecek ve Üçgen Alanı alt-üst geçitlerle, bir trafik kavşağı haline dönüştürülecek. Zaten hep öyledir. Biz güzellikleri koruyarak çareler aramaktansa, kırıp yıkarak prestijli yapılar yapıp değerlendirmeye çalışırız. Dilerim daha güzel, daha yararlı bir uygulama olur da, Denizli kazanır diye temenni ederim” şeklinde bağlamıştım.

Eleştiri bile sayılmayacak bu kadarcık görüşlerimi hazmedemeyen kim olduğunu bilmediğim ve koyu bir yandaş olduğunu tahmin ettiğim birileri neredeyse hakaret edercesine, “sen hiç Üçgen’den geçtin mi? Oradaki trafik sıkışıklığını yaşadın mı?” mealinde yorumlar göndermişti.

Özet olarak verdiğim bu makalemden 3 hafta kadar sonra ve 22 Ekim tarihli makaleme de, “ÜÇGEN MEYDANI’NI ANARKEN” başlığını atarak, konuyu yeniden gündeme taşımaya çalışmıştım. O makalemin hemen ikinci bölümünde biraz de kırgınlıkla, “02 Ekim tarihli yazımla, gerçekten beğendiğim, emek verdiğim için bence anlamlı olan Üçgen Parkı unutulmasın, bir hatıra olarak kalsın diye yazmıştım. Belki pek çok insanımızın da beğendiğini zannettiğim o parkın unutulmaması için resimlerini de eklemiştim. Galiba o görüntüler birilerini rahatsız etmiş olacak ki, onları biraz öfkelendirmiş. Her ne hal ise güneş balçıkla sıvanmaz da, onların zihinlerinden silip süpürme hevesi yatıyor olabilir” demiştim.

Doğma büyüme ve 83 yıllık yaşantısının 75 yılını Denizli’de geçirmiş, İzmir-Ankara_Antalya Karayolu açılırken Denizli Belediyesinde Fen ve İmar müdürlüğü yapmış, yetmemiş 1984-89 yıllarında Denizli Belediye Başkanı olarak şerefle hizmet etmiş ve tartışılan meydanı o güzelim park haline getirmiş birisi olarak can yangınlığı ile küçücük bir serzenişime karşılık birileri, ”Yazan arkadaş işe gidiş ve işten dönüş saatinde üçgen meydanının trafiğini hayatı boyunca hiç görmediği için oranın şantiye olacağı görüşünde. Bir ara geçsin de Denizli trafiğini, araç sayısının ne kadar arttığını araştırması lazım bence” diyebilmişti.

Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Osman Zolan’ı üzmeyi hiç istemem. Aslında kendisi bir ağabey olarak bildiği bendenizin eleştirilerine hiç kırılıp darılmaz. Çünkü O uygar bir politikacı olarak bu konularda, o yandaş kişi gibi düşündüğünü zannetmem. Ne var ki, şehrin imarında olabilecek yanlışları eleştirmek, bu şehrin basit bir ferdi olarak görevimdir de. Hele üçgen Parkı için canını dişine takıp bir saldırıları ve dedikoduları bire bir göğüsleyen biri olarak bu benim, yerden göğe kadar hakkımdır da.

Şehri güzel ve yaşanabilir hale getirmek belediyelerin görevidir. Bunu o yandaş kişi bilemez ve kabul edemez, ama Sayın Başkan öyle düşünür. Tartışılabilir ve çareler tükenmez diyerek, 100 Metre çapındaki, havuzu, fıskiyeleri, palmiye ve nadide yeşil dokusu ile şanlı al bayraklarımızın dalgalandığı meydanı, kocaman kolonlar, acayip beton kitle ve kirişlerle donatıp endüstriyel bir meydan haline getirerek, trafik sıkıntısını çözmüş müdür? Trafik, sadece otomobillerin hızla geçip gidebilmesi için değildir? Çoğunlukla fakir ve yolları sadece yürüyerek kullananların yaşadığı Sümer, Deliktaş, Dokuzkavaklar, Kirişane sakinlerine ne verebilmiştir bu köprüler bilemiyorum.

Bakınız, Denizlili bile olmayan, hem meslektaşım ve hem de müzisyen, daha doğrusu güzel sanatların içindeki bir misafir o meydanı görünce “Birkaç yıl aradan sonra geldiğim Denizli’de gördüğüm beton manzara beni şok etti. Bu büyük beton kitlelerin ve beton çukurların olduğu yerde, bayrak direkleri, değişik ağaçların ve palmiyelerin, fıskiyelerin olduğu bir meydan ve döner kavşak vardı. Kente girişte insanı karşılayan bir güzellik oluşturan Üçgen Meydanı denen simge alandı burası. İnsanların sosyal hayatı içinde yeri vardı. Orada buluşulurdu. Oradan yol tarif edilirdi. Bu viyadükler yapıldı da trafik çok mu rahatladı? Aksine daha da sıkışık bir hal almış. İnsanlar beton uçurumlar ve beton yolların altında ezilmiş, şaşkın vaziyette yollarını bulmaya çalışıyor. Nedir bu beton sevdası yahu? Başka türlü de çözülür trafik. Yeter ki bilime, sanata değer verin. Doğup büyüdüğünüz kentin kimliğini bozmayın, değerini bilin” diye dertlenmiş.

Kelimesi kelimesine aktardığım ve instagram olarak gelen bu metin, Yüksek Mimar, müzisyen Nejat Yavaşoğlu’na ait. Sakın sorumluluktan kaçtığım zannedilmesin, o metnin altına aynen imzamı atarım.

Esas itibariyle tamamen bitmemiş olan Üçgen Meydanı bittiği zaman, dilerim şanına yakışır hale getirilebilir. Ne var ki o iki devasa köprü, Denizli’nin bağrına saplanmış iki hançer gibi duracak ve kim ne derse desin, canımızı yakıp duracaktır.

Not: Yazılar ile ilgili hukuki sorumluluk yazarların kendilerine aittir

Yorumlar

yener tutan   -  Bağlantı 24 Nisan 2018, 12:32

Üçgen meydanının eski hali hiç de estetik değildi ve trafik kördüğüm haldeydi. Yani güzellemeleriniz doğru değil. Şu andaki hali çok iyi oldu, şehrimize yakıştı, trafik yükü azaldı. Peyzajı ve yaya köprüleri bittikten sonra görsel olarak güzelleşecek

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı