İLİMİZİ DE KARIŞTIRMAYA ÇALIŞTILAR

Genel seçim kararının alınmasından sonra adeta bayram eden PKK yandaşları, İmralı’da yatan bebek katilinin ikide bir hükümete verdiği ültümaton, gürleme sesleri ne iktidarı rahatsız ediyor, ne de AKP yandaşlarını. Ama O’nun açıklamaları ile hareket eden güruh, “Acaba bugün nerede eylem yapabiliriz, bir aracı yakabiliriz, nasıl maddi hasar meydana getirebiliriz” gibilerinden hareket ediyorlar. Olan vatandaşların mallarına, canlarına oluyor. Milli servet heba oluyor.

İstanbul, Diyarbakır ve Hakkari’de yaptıkları eylemleri geçtiğimiz günlerde ilimizde de denediler. Nereden çıktığı belli olmayan taş ve sopalar ile tam olay çıkarıyorlardı ki, birden bire kendiliğinden toplanan Denizli halkını ve özellikle vatansever gençleri görünce tırstılar. Emniyet güçlerin koruması altında iki saat ne yapacaklarını bilemeden meydanlarda korku içinde beklediler.

Tabi, ellerinde silah yok, Denizli onların kahpece vatan evlatlarını şehit ettiği dağlarda değil. Şaşkın ördekler misali, ne yapacaklarını bilemez halde Denizli halkının öfkesi karşısında tırsmak zorunda kaldılar.
Ve anladılar ki, Denizli huzurunu bozdurmaya niyetli değil. Kan içmeye doymayan canilerin destekçileri korkularından bundan sonra meydanlara çıkabilirler mi bakalım.

Vatan Millet sevgisini içinde hisseden, Tek Millet, Tek Bayrak diyerek “Ne mutlu Türk’üm diyene” düsturunu benimseyen doğu ve güneydoğulu vatandaşlarımızı bunlardan ayırıyor ve tenzih ediyorum. Onlar, illerinde karınlarını doyuracak, çocuklarına bakacak ekmek için ilimize geldiler. Onlarla bin yıllık kardeşliğimizi kimse bozamaz.
İşte.. Bu aşamada bu insanlara bu cesareti veren AKP iktidarının hala sessiz kalmasını anlamıyorum. Başbakan Erdoğan, Siirt gezisinde PKK yandaşlarının eylemlerinden ürkmüş olacak ki, “PKK meselesi ile Kürt sorununu birbirinden ayırın” dedi.

İyi de, adını bir türlü koyamadıkları “Açılım” ile bunlara cesareti veren kim? Emniyet mensuplarına taş atan çocukların affedilmesini sağlayan kanunu kim çıkardı? Kandil’den Apo’nun emri ile gelen gurubu krallar gibi karşılayan, onların için özel mahkemeler kurarak aklayan kim?

Şimdi olaylar ayyuka çıkınca, seçimlerin üzerine gölge düşecek konumda meydanlar karışınca ağlamanın bir anlamı var mı? Bunlar neden önceden düşünülmedi?
Türk halkı, bir avuç caninin, emek ve çalışmanın değerini bilmeyen, Özgür ve hür yaşadıkları vatan topraklarının kıymetini bilmeyen bu bir avuç insana mezar olması gerekirken; niçin baş tacı edilir kabilinden meydanlarda bölücü slogan atmalarına müsaade ediliyor.
Ve işin ilginç tarafı, meydanlarda konuşan liderler Türkiye’de iki siyasi parti varmış gibi, MHP meclis dışında kalacakmış gibi söylemlerin içine giriyorlar. Kaset davasının kimler tarafından ortaya atıldığı, ahlaksızlıkların, insanların yatak odalarına kadar kimlerin girdiği eleştirmenler ve MHP genel merkezi tarafından ortaya çıkarıldı.

MHP tabanı, kaset savaşlarının ortaya çıkması ile gerçek niyeti öğrendi ve “inadına” partilerine sarıldılar. Dün özellikle AKP’liler tarafından barajın altında gösterilen MHP bugün yüzde 18’lere dayanmış durumda. İlimizde ise daha yükseklerde gözüküyor. Bence, AKP’liler MHP ile uğraşacaklarına, ilimizde canlarına ot tıkayacak olan CHP’ye baksınlar. Yoksa Nihat Zeybekci haricinde ilimizden vekil gönderemeyecekler.

Kısaca özetlemek gerekirsek;
Türk Devleti Güçlüdür.
Türk Milleti hem güçlü, hem kadirşinazdır. Ancak yeri geldiğinde vatana uzatılan eli kırmasını bilir. Bunun böyle bilinmesi lazım..
Çünkü bizim, sıkışınca kaçacak dağımız yok. Çünkü bu vatan bizim. Ve başka bir vatanımız, Türkiye’miz yok.. Herkes üzerine düşeni yapmalıdır.