REKLAMI GEÇ

KİMSE, YOĞURDUM EKŞİ DEMİYOR!

Genel seçimlere az bir zaman kala milletvekili adaylarının çalışmaları, genel başkanların miting meydanlarındaki atışmaları sürüyor. Bu arada, rakip partiye nasıl darbe vurabiliriz gibilerinden birkaç alternatif konu da gündeme geliyor. Ama dikkat ediyorum, hiçbir kimse kendi partilerinin genel politikaları, olayları başta olmak üzere probogandalarında “benim yoğurdum ekşi” demiyor. Hep iyi olanı gösteriyorlar. Tabi vatandaş da bunu sorgulamıyor. Mesela; Ak Parti adayları iktidar partisi olmanın verdiği…

/ DENİZLİHABER / 7 Haziran 2011 Salı, 13:43

Genel seçimlere az bir zaman kala milletvekili adaylarının çalışmaları, genel başkanların miting meydanlarındaki atışmaları sürüyor.
Bu arada, rakip partiye nasıl darbe vurabiliriz gibilerinden birkaç alternatif konu da gündeme geliyor.
Ama dikkat ediyorum, hiçbir kimse kendi partilerinin genel politikaları, olayları başta olmak üzere probogandalarında “benim yoğurdum ekşi” demiyor.
Hep iyi olanı gösteriyorlar. Tabi vatandaş da bunu sorgulamıyor.

Mesela; Ak Parti adayları iktidar partisi olmanın verdiği rahatlık içinde çalışıyorlar. Her gittikleri yerlerde milletvekili adayı konuşurken, onunla birlikte çalışan yaverleri de vatandaşların yanına yaklaşarak anlatıyorlar. 9 yıllık yalanlarının yanına 9 yalan daha katarak anlatıyorlar ki, gelişmelerden habersiz zavallı köylü halkımız kanıveriyor.
Kimse televizyon var, öğrensinler ve bilsinler demesin. Türkiye genelindeki televizyonların nasıl yayın yaptıklarını bütün kesimler biliyor. Gerçekleri anlatan kaç televizyon var?

Dikkat ediyorum, Mazot yardımı, Kredi borçlarının ertelenmesi, Tarım, Üretim desteği gibi vaatlerin hemen hemen hepsini Ak Parti adayları veriyor. Sanki 9 yıldır iktidarda onlar yoklarmış gibi, bugüne kadar yapılan bütün eksikliklerin kendi iktidarları döneminde olmamış gibi pişkin pişkin anlatıyorlar.
Vatandaş da, “Kardeşim, sen iktidarsın. Neden şimdiye kadar yapmadın?” diye sormadığı gibi, “Bugün darlık ve zorluk içindeysek sizin yüzünüzden. 6 liraya inek verdin, 3 lira etmiyor. Tarıma destek dedin, üç kuruş verdin, gübreyi mazotu 6 ya çıkardın” demiyor.

Acaba, vatandaşlarımız da Ak Parti adaylarına bunları sordukları zaman “Anan’ı al da git” denmesinden mi korkuyor, anlamadım. Öyle ya, bizim gariban halkımızın Türkiye’den başka gidecek yeri yok.
Şimdi de, oylarının yüzde 30 oranlarına indiğini gören Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, 4/B ve 4/C olarak bilinen ve sayıları hayli yüksek olan sözleşmeli personele sarıldı. Düne kadar onlar hakkında hiçbir şey söylemezken; bugün seçimlere az zaman kala onları diline dolaması sizce garip değil mi?

Bu sözleşmeli personel meselesini çıkaran, insanların çoğunluğunu memuriyetten ederek, sözleşmeli konuma düşüren Ak Parti iktidarı değil mi? O zaman ne diye şimdi dillendiriliyor?
Ve yıllardır bağıran, hak arayan sözleşmeli personel de; “Nasıl olsa AKP yeniden iktidar. Oylarımızı verelim” diyecekler. Nereden bakarsanız bakın, aileleri ile birlikte 3 milyon oy eder. Bu da AKP’nin iktidarını korumanın yollarından birisidir.
Ama akli selim insan bu tür oy kaygıları ile yapılan çırpınışları iyi görmeli. Türbanlı bayanların dertlerine çare olmak için seçim meydanlarında nutuk atan AKP, iktidar olduktan sonra türban meselesini “Azınlıkların meselesi” diyerek tozlu raflara kaldırmıştı.

İşte böylesine, “Benim milletim” demesine rağmen, milletten kopuk bir siyaset izleyen AKP’nin adayları o kadar kolay,o kadar pişkin konuşuyor ki; dün “ak” dediğine bugün “kara” diyerek, hitabet gücü haricinde boş olduklarını gizlemesini beceriyorlar. Ben buna siyaset cambazlığı diyorum.
Ama muhalefet partisinin adaylarına ne isterlerse soruyorlar. “Dün siz şunu şunu dediniz, şöyle yaptınız” diye eleştirilerini getiriyorlar.

Ama gerçekten halkımız düşünmüyor.
2002 yılından bu yana Türkiye’nin bölünme noktasına gelmesini, Tarımın, hayvancılığın öldürülmesini, Türk-Kürt ayırımı ile kardeş kavgasına doğru gittiğimizi, Çoluk çocuğumuzun geleceğine ipotek konulmaya başlandığını, korku imparatorluğu ile insanların, iş adamlarının, gazetelerin ve kamuoyunun sindirildiğini, ABD ve AB kuklası olmaya başladığımızı düşünmüyorlar.

Köylü Mehmet Efendiye bunu anlattığımızda, “Oğlum, bizi öyle hallere düşürdüler ki, biz kendimizden başka şeyi düşünemez olduk” diyor.
Doğru ir tesbit. İnsanlar kendi dertlerine, ekmek dertlerine düşürülerek, yoksullaştırılarak Türkiye ve gelecek ile ilgili düşünmeleri engellendi.
Eee, bu ortamda AKP’liler konuşmayacak da, ben mi konuşacağım.
Meydanlar sizin. Sallayın sallayabildiğiniz kadar…

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı