REKLAMI GEÇ

Müslüman Mahallesinde Salyangoz satmak!

Ünlü şairimiz bir şiirinde “… Öz vatanında garipsin, …. Öz vatanında parya..” diyor ya; açılım üzerine açılım yapmamız yüzünden adeta kendi öz vatanımızda azınlık durumuna düştük. Son bir yıldır, baş döndürücü bir hızla değişen Türkiye gündemi, insanların yüreklerinde kanayan Çan sesleri ile kansere dönüştü. Ne var ki, insanlarımız geçim derdine düştüklerinden eskisi kadar bu tür detaylarla ilgilenemiyorlar. İlgilenenler ise sadece dilleri ile buğz ediyorlar….

/ DENİZLİHABER / 7 Ekim 2010 Perşembe, 19:24

Ünlü şairimiz bir şiirinde “… Öz vatanında garipsin, …. Öz vatanında parya..” diyor ya; açılım üzerine açılım yapmamız yüzünden adeta kendi öz vatanımızda azınlık durumuna düştük.

Son bir yıldır, baş döndürücü bir hızla değişen Türkiye gündemi, insanların yüreklerinde kanayan Çan sesleri ile kansere dönüştü. Ne var ki, insanlarımız geçim derdine düştüklerinden eskisi kadar bu tür detaylarla ilgilenemiyorlar. İlgilenenler ise sadece dilleri ile buğz ediyorlar. Çünkü ellerinden bir başka bir şey gelmiyor.

Din turizmi adı altında tarihi alanlarımızda Hristiyanların ayın yapmak istemesi sonucunda Türkiye genelinde 16 yerde çan sesleri yükselmeye başladı.
Trabzon Sümela Manastırı, Van Akdamar Kilisesi, Denizli Laodikya, İzmir Meryem Ana Kilisesi, İzmir St.Jean Bazalikası, Kapadokya Derinkuyu Ortodoks Kilisesi, Kaymaklı Kilisesi, Göreme Kılıçlar Kilisesi, El Nazar Kilisesi, Ürgüp Mustafa Paşa Konstantin Eleni Kilisesi, Avanos Dereyamanlı Kilisesi, Antakya St. Pierra kilisesi, Antalya St. Nikola Kilisesi (Noel Baba Kilisesi), Mersin Tarsus St. Paul Kilisesi, Isparta Yalvaç St.Paul Kilisesi, Manisa Sardes ören yeri, Bursa İznik Ayasofya Kilisesi, İzmit Konsül Sarayı artık bundan böyle her yıl Çan seslerinin yükseldiği merkezler olacak.
Ve, Ermeni Cemaati (tecavüz adası olarak bilinen) Akdamar Adası kilisesinin tepesine 110 tonluk Haç’ı taktı. Üstelik, ayin yapmak için bakanlıklardan izin almaya gerek kalmadı. Yerel yönetimlerin izin vermesi yeterli…

Türkiye toprakları üzerinde emelleri olan şer ruhlar; Savaşlarla bizi yenemeyince, içlerindeki haçlı ruhunu ve kinini masa başında alarak kusmaya başladılar. Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşu sırasında karşılıklı şartları olan Ruhban okullarının açılması olaylarını bile, hiçbir taviz vermeden geri aldılar.
Ekümenlik iddiasında bulunan İstanbul Ortodoks Lideri, böylece Dünya devletlerine yaptığı Türkiye şikayetlerinin sonucunu aldı. Ve bugün, ayinlere izin çıkınca mantar gibi türeyen gayri Müslim cemaatlerin çokluğu insanları bile şaşırttı. Demek ki bugüne kadar seslerini çıkarmayanlar, Kurtuluş Savaşı yıllarındaki gibi ellerine fırsat geçince ayrılık tohumunu ekmek için hazır ve nazır bekliyorlarmış.

MHP’nin 1071 Malazgirt savaşının yıldönümünde, (ki Sultan Alparslan’ın Anadolu kapılarını açtığı, Türklerin Anadolu’yu yurt edindikleri savaşın yıldönümünde), savaşın geçtiği Ani harebelerinde Cuma namazı kılınması talebine ise “Siyasi partiler kanuna muhalefet” denilerek sert tepti gösteriliyor. Yani, bu vatanın asıl sahipleri atalarına bir namaz, bir Fatiha göndermek istediklerinde tepki gösterildi. “Olmaz”” dendi.
Sonrasında Kültür Bakanı sayın Günay’a ne söylendiyse, çark etti ve Cuma Namazı için izin verildi..
Düşünebiliyor musunuz?

İnsanlarının yüzde 99.9’u Müslüman, İktidar olan siyasi partisinin yapısı Müslüman olan bir ülkede azınlıklar bakanlıktan izin almadan ayin yapılabiliyor, ama bu vatanın asıl evlatlarının, Ceddinin bu toprakları bize yurt edinmesine şükran için bir Cuma namazı kılacak olması mesele oluyor..

Nereden nereye geldiğimizin bir göstergesi olan bu hazin tablo karşısında üzülmemek elde değil.

Elbette bu vatan üzerinde yaşayan insanların özgürce ibadet etme hakları vardır. Buna kimsenin ses ettiği veya karşı çıktığı yok. Ancak, tarihi gerçeklerin ışığında Türkiye topraklarında bugüne kadar oynanan oyunları görmemezlikten gelme gibi bir lüksümüz olamaz!
Uyanık olmak, “tarih tekerrürden ibarettir” sözünü hatırlayarak, 1915 ve 1918 yıllarında yaşanan talihsiz acıları tekrar yaşamayalım. Cumhuriyet dönemi Kürt isyanlarını unutmadan hareket edelim.
Ermenilerin Hocalı’da yaptığı katliamın henüz kanı kurumadı. Ve onlar, yaptıklarının hesabını vermek bir kenara, Türkiye Devleti’nden hak iddia etmek gibi bir gafletin içinde iken, böylesine taviz verilmesine dikkat edelim..

Unutmayın!
“Su uyur, Düşman uyumaz!”

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı