Uğur Mumcu’suz 23 yıl geçti

24 Ocak 1993’te öldürülen gazeteci-yazar Uğur Mumcu ile 31 Ocak 1990’da öldürülen Prof. Dr. Muammer Aksoy’un ölüm yıldönümlerini belirleyen 24 Ocak-31 Ocak tarihleri arasındaki “Adalet ve Demokrasi Haftası” başladı. Mumcu’nun ölüm yıldönümü ile “Adalet ve Demokrasi Haftası” dolayısıyla yapılan açıklamalar şöyle:

GÜLİZAR BİÇER KARACA: TÜRKİYE SİYASİ VE HUKUKİ KRİZİ YAŞAMAKTADIR
“Katledilen aydınlarımızın ve bilim insanlarımızın, toplumsal ve siyasal liderlik işlevleri sona erdirilip, Atatürkçü örgütlenme ve eğitim hareketi zayıflatılmaya çalışıldı. Bugün ise, ülkeyi Ankara’dan değil, Bürüksel ya da Amerika’dan yönetmeye çalışanlar ve onların emperyalist emellerine hizmet eden yöneticiler; direnen, direndikçe büyüyen Atatürkçü aydınlarımızı ve bilim insanlarımızı uydurma örgütler ve hukuk dışı uygulamalar ile katletmek yerine, susturmak, korkutmak için uydurma gerekçelerle tutuklamakta ve cezaevinde hücrelere atmayı çare olarak görmüşlerdir. Halkın haber alma özgürlüğü yok edilmekte, demokrasinin olmazsa olmazı olan düşünceyi ifade etme özgürlüğü başta olmak üzere tüm özgürlüleri diktatörlük heveslerinin önündeki engeller olarak görüp, hukuku kullanarak yok etmeye çalışmaktadırlar. Türkiye Cumhuriyeti bugün diktator heveslilerinin elinde tarihinin en büyük siyasi, hukuki krizini yaşamaktadır. Ancak CHP, bu ülkeye özgürlikleri ve birinci sınıf demokrasiyi getirme hedefinden hiç ödün vermeden mücadeleye devam edecek, bu cinayetlerin, yargısız hapislerin hesabını soracaktır.”

KAZIM ARSLAN: GAZETECİLER SUSTURULMAK İSTENİYOR
Bugün ülkemiz basın özgürlüğünde, demokratik haklarda gerilerken, ‘terörsüz özgürlük’ arayan insanların ölümle, hapisle ya da işssizlikle cezalandırıldığı bir dönemin içinden geçiyor. Bölgemizde ve ülkemizde, terör örgütleriyle iç içe geçmiş devlet bağlantıları açığa çıkarıldıkça, gazeteciler ölümle ve tutsaklıkla susturulmak isteniyor. Tıpkı Uğur Mumcu’nun dünya çapında ses getiren haberlerinde ve o berrak, anlaşılır Türkçesiyle açığa çıkardığı gibi. Özgürlüğü çökertmeye, insan yaşamını ve demokratik özgürlükleri yok etmeye, insanı insanı kırdırmaya kalkan hükümetlerin ve terör örgütlerinin pazarlıkları bugün midemizi bulandıran gerçeklerle gün ışığına çıkıyor. Önce Ergenekon ve Balyoz yalanlarıyla gazetecileri, aydınları, muhalifleri hapiste çürütmeye kalkan karanlık ve işbirlikçi güçler, bugün özgür gazetecileri, yürekli kalemleri başka bir karanlık içinde boğmaya çalışıyorlar. Bu düşünce katliamı girişimine asla izin vermeyeceğiz. Uğur Mumcu’nun yıllarca sürdürdüğü yolu izleyerek, AKP Hükümetinin kirli ilişkilerini, devletin çökmüş güvenlik ağını, tırları, kasaları, silahları ve para bağlantılarını açıklayan, büyük suç şebekelerini gün ışığına çıkardıkça hapisle ya da ölümle cezalandırılmaya kalkılan gazetecilerimizin daima arkasındayız.

EĞİTİM İŞ ŞUBESİ ÖZLÜK HUKUK SEKRETERİ SABRİ KASAPOĞLU: MÜCADELEMİZİ YAŞATACAĞIZ
Uğur Mumcu, katledildiği güne kadar ABD emperyalizminin ülkemize ve bulunduğumuz coğrafyaya yönelik karanlık planlarını açığa çıkartıp, bu planların uygulanmasında rol oynayan “siyaset-mafya-tarikat-ticaret” bağlantılarının üzerine büyük bir kararlılık ve cesaretle giderek, bütün bu karanlık oyunları belgelemişti. Uğur Mumcu, ABD emperyalizmin “ılımlı İslam” ve “etnik ayrılıkçı terör” planlarıyla Türkiye Cumhuriyeti’ni nasıl tasfiye etmek istediğini ve buna yönelik olarak CIA tarafından yürütülen faaliyetleri çok önceden gözler önüne sermişti. Bugünlere sürüklenmemizde önemli dönüm noktaları olan 24 Ocak Kararları’nın, 12 Eylül faşist darbesinin ve bu darbeye gerekçe oluşturan terör, cinayet ve katliam zincirlerinin perde arkalarını, silah ve uyuşturucu kaçakçılığının terör ile olan bağlantılarını belgelemişti. İşte O’nun yazdıklarından rahatsız olanlar, 24 Ocak 1993’te Ankara’da evinin önünde arabasına konulan bomba ile bu alçakça cinayeti işlediler. Bu cinayeti azmettirenler, hala yargılanmamış olsa da günü gelecek, tarih önünde bunun mutlaka hesabını verecekler. O’nun düşünceleri ve O’nu unutturmak isteyenler yanıldılar. Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu olarak, Türkiye Cumhuriyeti’ni ve Atatürk devrimlerini savunacak, devrim şehitlerimizin mücadelelerini bıraktıkları yerden sürdürerek mücadelesini, mücadelemizde yaşatacağız. Bundan hiç kimsenin kuşkusu olmasın.