REKLAMI GEÇ

PAÜ’de “Türkiye’de Darbelerin Anatomisi” paneli

PAÜ’de “Türkiye’de Darbelerin Anatomisi” paneli

Pamukkale Üniversitesi’nde “Türkiye’de Darbelerin Anatomisi” paneli düzenlendi. Panelistler, darbelerin tarihsel sürecini ve 15 Temmuz darbe girişimini çeşitli yönleriyle ele aldılar.

Haber Merkezi / DENİZLİHABER / 6 Aralık 2016 Salı, 16:39

Pamukkale Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Konferans Salonu’nda düzenlenen ve çok yoğun bir dinleyici kitlesinin katılımıyla gerçekleşen panelin oturum başkanlığını Prof. Dr. Nurettin Öztürk yaptı.

denizli-15-temmuz-darbe-girisimi-anatomisi-paneli-ozturk

Oturum başkanı Nurettin Öztürk, 15 Temmuz darbe girişimi ile ilgili görüşlerini ifade etti. Öztürk, “Böylesini görmemiştik. Bizim tanklarımız, uçaklarımız, helikopterlerimiz, silahlarımız bizi sokağa çıkartmamak için, bizi 16 Temmuz cehennemine mahkum etmek için çıkmış üstümüze ateş kusuyor. Böyle bir kötülüğü Çanakkale’de de görmedik, oradaki düşmanımız bile asildi. Bu bakımdan ağır bir yara içindeyiz. Halisdemir ailesinin vatansever, gözütok ve gözüpek aile kimliği önünde saygıyla eğiliyorum. Çünkü, Niğde’nin Bor ilçesinin Çukurkuyu Köyü’nden bir Ömer Çavuş çıktı? Çünkü o topraklar Mustafa Kemal’in ve atalarının toprakları. Orada Bektik Yörükleri yaşıyor. Bektik Yörükleri Maraş’ın Elbistan’ından göç ettirilmiş yörük çocukları. Buradaki Bekilli ile oradaki Bektikli aynı. Paşamız demiş ki “Yörük obasında duman tüttüğü sürece bu devlet yıkılmayacak!”. Komutanımız arkadaşlarıyla sohbet ederken ‘Hadi menemen yapıp yiyelim’ dermiş. Ben de şimdi panelist arkadaşlarıma o sözü söyleyeceğim, değerli meslektaşlarım buyurun menemen yiyelim” dedi.

denizli-15-temmuz-darbe-girisimi-anatomisi-paneli-cegin

DARBELERİN MEKANİĞİ ANALİZİ
Açılış konuşmasının ardından panele geçildi. Panelistlerden Doç. Dr. Güney Çeğin Türkiye tarihinde sıklıkla karşılaşılan askeri darbelerin ne türden bir mekaniğe sahip olduğunu tahlil etti. Analizinde özellikle silahlı kuvvetlerin organize edilme tarzına odaklanan Çeğin, 93 harbinden sonra Prusya modeline, 1950’lerle beraber de NATO stratejisine göre biçimlenen ordu teşkilatının her daim darbeye açık bir yapılanmadan muzdarip olduğunu iddia etti. Darbeyi, sivil siyaseti gasp eden bir sınır ihlali olarak tarif ettikten sonra askeri müdahaleyi kurumsallaştıran mekanizmayı berhava edecek bir değişimin şart olduğunu ileri sürdü. Çeğin, konuşmasında ayrıca Türkiye’de askerileşmiş bir toplumsallığın mevcut olduğuna ve ideolojik patikalarına bakılmaksızın çok farklı sosyal grupların bile darbeden politik medet umduğuna değindi.

denizli-15-temmuz-darbe-girisimi-anatomisi-paneli-demirci

“15 TEMMUZ İSYAN HAREKETİ”
15 Temmuz darbe teşebbüsünün ordunun bütünlüğünü çiğneyen bir isyan hareketi olduğunu belirten Doç. Dr. Aliyar Demirci ise, “Bir kurum olarak ordu bu darbede yer almaz. Bu yönüyle 27 Mayıs’ı, Talat Aydemir ayaklanmalarını hatırlatır. İdeolojik motivasyonunu, ordu dışından bir kaynaktan sağladığı için 9 Mart cunta oluşumuyla arasında şeklî bir benzerlik düşünülebilir. Ordu mensupları, farklı akımlardan dünya görüşlerinden etkilenebilir. Mühim olan bunun iş akışına yansıtılıp yansıtılmadığıdır. Bir subayın, ordunun kendi nizamını, hiyerarşik bütünlüğünü ortadan kaldıracak şekilde, dünyevî ya da dinî akıma, ideolojiye ve otoriteye itaat ilişkisiyle tabi olması ülke güvenliği için tehdittir. Modern ordular bürokratik cihazlardır. Modern demokrasilerde bürokratik cihaz seçilmiş otoritelerden emir ve talimat alır. İstikrar bulmuş oturmuş orduların, olağan barış zamanlarında Weberyen anlamıyla bürokratik otorite yerine karizmatik bir otoriteye ya da kurumsal karizma varken onun dışında başka bir karizmaya bağlanması, yaşadığımız türden krizlere sebep olur” dedi.

denizli-15-temmuz-darbe-girisimi-anatomisi-paneli-1

15 Temmuz darbe girişiminin, kült hareketin liderinin askerî kanadına verdiği talimatla başladığını anlatan Doç. Dr. Aliyar Demirci, “Bir harekat planı hazırlanmış ve gerçekleştirilmiştir. Bu süreçte 15 Temmuz öncesinden ilk sarsıntılar başlamıştır, yaşadığımız adetâ ‘siyasî ve sivil bir depremdir’. Darbe, başarıya ulaşsaydı, bizleri bir iç savaş, güney sınırlarımızda aleyhimize bir sınır değişikliği, en önemlisi aldatma ve aldanma üzerine kurulu sanal bir dünya, kısacası zifirî bir karanlık bekleyecekti. Bu açıdan 15 Temmuz’dan 16 Temmuz’a geceden sabaha Türkler karanlıktan aydınlığa koşmuştur” diye konuştu.

Konuşmaların ardından Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Bülent Erdur, oturum başkanı ve panelistlere şilt verdi.

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı