“Satış, siyasal bir afet”
Ziraat Mühendisleri Odası Denizli Şubesi Başkanı İbrahim Gür, “Akarsularımızın satışı siyasal bir afet olacaktır. Hükümeti akarsuların özelleştirmesi yanlışından dönmeye ve kamuoyunu konuya duyarlı olmaya çağırıyoruz” dedi.
/ DENİZLİHABER / 8 Ağustos 2007 Çarşamba, 00:00
Ziraat Mühendisleri Odası Denizli Şubesi Başkanı İbrahim Gür, akarsuların özel sektöre satılmasını eleştirdi. Açıklamasında, AKP hükümetini çeşitli sosyal alanlarda ve özellikle çevre alanında tahribat yaratmakla suçlayan Gür, “Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı, küresel ısınma, kuraklık ve su krizini bahane ederek, akarsuların işletme haklarının yap-işlet-devret modeliyle özel sektöre bırakılacağını açıkladı. Açıklamadan, tarımsal sulama amaçlı barajların özel sektöre yaptırılacağı, ikinci aşamada tarımsal amaçlı suyun içme suyu olarak kullanılmasının gündeme getirileceği anlaşılmaktadır” dedi.
Belediyelerin ancak yüzde 69’unun kanalizasyon şebekesine sahip olduğunu belirten Gür, “Mevcut 3 bin 225 belediyenin 324’ünün atık suları 195 atık su arıtma tesisi ile anılmaktadır. 3225 belediyeden içme ve kullanma suyu arıtma tesisi ile hizmet verilen belediye sayısı yalnızca 304. Yani yüzde 10’un bile altında. Katı atık depolama tesisleri sayısı yalnızca 46. AKP, ‘Yola’ böyle devam ederse; Özelleştirme ve yabancılaştırma devam edecektir. Kaynaklarımız yağmalanmaya ve çevre tahrip edilmeye devam edecektir. Gelinen noktada, 2002 yılından bu yana yaklaşık 5 yıldır, ülkemizin içme ve kullanma suyu, kanalizasyon, katı atık, atık su arıtma gibi alt yapı eksiklikleri konusunda hiçbir ilerleme kaydedilmemiş, hava, su, toprak, biyolojik çeşitlilik konusunda ülkemiz bulunduğu noktadan çok daha gerilere taşınmış, ormanlarımız, kıyılarımız, tarım arazilerimiz, doğal ve kültürel varlıklarımız yağma ve talan politikaları ile iyi yönetilmemiş, bilim ve hukuk tanınmamış, uzman kadrolar yeterli düzeyde ve doğru alanlarda istihdam edilememiştir. Ve ülkemiz bir beş yıl daha bu politikasızlığa mahkum edilmiştir. 22 Temmuz 2007 seçimlerini, bu noktada ‘ÇEVRE’ de kaybetmiştir” diye konuştu.
Gür, “Ülkede kamusal varlık bırakmamaya kararlı olduğunu her fırsatta vurgulayan AKP hükümeti, birer fabrikaya benzettiği Fırat, Dicle ve Kızılırmak da dahil olmak üzere 12’den fazla akarsuyu özel sektöre satacak. Taşı toprağı ve suyu satmaya yeminli AKP Hükümeti, birer ‘Fabrika’ya benzettiği akarsulardan 3 milyar dolar civarında gelir elde edeceğini iddia ederek projesini meşru göstermeye çalışıyor. Ancak, büyük ölçüde borç ödemelerine gidecek bu para karşılığında, halkın cebinden su işletmecilerine haraç olarak ne kadar para çıkacağı bilinmiyor. Nehirleri satışa çıkaranların su kıtlığını kasıtlı mı yarattıkları sorusu akıllara takılmaktadır. Çünkü susuzlukla boğuşan halka, ‘Çözüm nehirlerin satılmasındadır’ diyebilmektedirler. Suyun etkin ve çevre ile uyumlu kullanılması havza bazında planlama ve yönetimi ile mümkündür. karsuların işletme haklarının özelleştirilmesiyle; Ülkelerin doğal zenginliği olan suya olan ihtiyaç arttıkça, insanlık için gittikçe daha önemli ve planlı stratejik bir kaynak olmaya başlayan tatlı su kaynaklarının korunarak, verimli ve planlı kullanımı daha önemli bir hale gelmişken, zaten sorunlu olan su kaynaklarımız ve su yönetimi kamusal yarar yerine sadece kar mantığına terk edilecek, plansız kullanım, yer üstü sularının talanı sistemli hale getirilecektir” dedi.
Su kaynakları üzerinde oynan oyunların devam ettiğini dile getiren Gür, “Su kaynaklarımıza olduğu gibi el konulacaktır. Su hakkı diye bir şeyden söz edilemeyecektir. Suya bağlı tarımsal üretim ve enerjimiz bundan olumsuz olarak etkilenecektir. Herkesi ülkemizin su kaynaklarına sahip çıkmaya çağırıyoruz. Suyun özellikle yabancıların kontrolüne bırakılmayacak kadar değerlidir ve ülkemiz için iklim değişimi senaryoları dikkate alındığında, 15-20 yıl gibi yakın bir gelecekte çok daha önem kazanacaktır. Petrolden sonra emperyalizmin yeni hedefi sudur. Suyumuza sahip çıkmak için yarın çok geç olabilir. Akarsularımızın satışı siyasal bir afet olacaktır. Hükümeti akarsuların özelleştirmesi yanlışından dönmeye ve kamuoyunu konuya duyarlı olmaya çağırıyoruz” dedi.