REKLAMI GEÇ

CENNETTEN NEŞRİYAT

4 Temmuz 2017 Salı

Alo, alo muhterem samiin, burası Cennet telsiz telefonu, bugünkü neşriyatımızı arz ediyorum.

Cennette sadece 2 renk var yeşil ve mavi, onlar da zaman zaman birbiri içinde kaybolmanın dayanılmaz hafifliğini yaşatıyorlar insana.

Burası çok sıcak, ara sıra cehennem ile karıştırabiliyorum, o anda hemen mavi imdadıma yetişip yüzüme çarpıyor kendini, cennette olduğumu hatırlıyorum.

Burada takvim kullanmıyorlar, hatta bilmiyorlar. Zaten en çok kullandıkları kelime “bilmiyorum.” Geçmiş ve gelecek birbirinin içinde, dışında, etrafında, ortasında.

Bedenim hep mavi, gözlerim hep yeşil. Giysi tekil kullanılıyor. Bir tane var ve hep onu giyiyorsun, hiç de rahatsız olmuyorsun, hatta rahatlığına alışıyorsun. Saçlar özgür ve kendince uzuyor, tarak bile kullanmaya gerek olmuyor, rüzgâr tarıyor. Arabanı cennetin kapısında bırakıyorsun, her yere ayaklarınla gidebiliyorsun. Hele yolculuğun maviye doğru ise iki kanat gelip oturuyor omuzlarına uçarak gidiyorsun.

Gelen herkes dost olmaya gelmiş gibi, sen de öyle oluyorsun değilsen bile. Karnın muhabbetle doyuyor. Bir bakıyorsun, birisi kahve telvesiyle sana umudun resmini çiziyor. Bir başkasının aynasında kendini görüyorsun “aa ne güzelmişim“ diyorsun.

İnsanların tek işi, birbirine yardım etmek. Saat de yok burada, zaman yok aslında. Herhangi bir anda, herhangi bir yerde olabiliyorsun. Hiç bir yere yetişme telaşın yok.

Her yer su, hepsi de zemzem. Yüzdükçe, içtikçe, yıkandıkça kutsanıyorsun.

Düşünmek gereksiz bir eylem bu ortamda! Düşünmüyorsun sadece önüne geleni yaşıyorsun. İçeri girerken sinirlerini alıyorlar. Biraz tedirgin oluyorsun, ama kısa sürede zaten onlara ihtiyacın olmadığını anlıyorsun.

Güneş ve Ay ikisi de maviye aşık. Mavi de çapkın hani bir güneşi alıyor koynuna, bir Ay’ı. Öyle geçinip gidiyorlar.

Ayıp demek ayıp burada. Kimse kimseyi ayıplamıyor.

Mahkeme de yok, çünkü kimse kimseyi yargılamıyor.

Basit yaşıyorsun, tıpkı zeytin ağacı gibi, olduğun gibi. Ne çok fazlalıkla, ne karmaşık yaşıyormuşum dünyadayken diyorsun kendi kendine.

Yalnızca kalbine sığdırdıklarını getirebiliyorsun, geri kalanlar çürüyüp gidiyormuş da buraya gelince fark ediyorsun.

Cennetteyim bir süre daha, belki de dönmem, “bilmiyorum”…

Not: Yazılar ile ilgili hukuki sorumluluk yazarların kendilerine aittir

Yorumlar

Göksel Altınışık   -  Bağlantı 5 Temmuz 2017, 11:34

Aylinim, benim için debirkaç kulaç at, mehtaba karşı bir şarkını benim için söyle ve cennetin keyfini çıkar. Dönsen de bir hatta birden fazla cennet olduğunu bildiğin için artık cenneti yanında taşıyanlardansın.. Cehennem haram sana.

Mehmet Emin Özer   -  Bağlantı 4 Temmuz 2017, 14:09

Aylin hanım her zaman güzel yazılarınızı zevkle okuyor ve de cennetten gelen bu hikayenin devamını bekliyorum. Ayrıca cehennem versiyonunu da merak ediyorum.
Saygılarımla / Mehmet Emin Özer

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı