REKLAMI GEÇ

MAVİ BİR AŞKLA YAZMAK

17 Aralık 2018 Pazartesi

Aşkı maviye yazmak
Maviyi aşka yazmak
Mavi bir aşkla yazmak…

Yağmurun sillesiyle kendine gelmiş, uslanıp durulmuş bir gecenin gözü nemli sabahı.
Sabahın erken bulutlarında Alaaddin’in sihirli lambası, cini içine saklanmış, insanlardan kaçak.
Mavinin serini, güneşin sıcağına epeyce uzak .
Martılar, serserilik yapamayacak kadar uyku sersemi.
Mavi yazın yorgunluğunu soyunmuş, ütülü pijamalarını giymiş, tembellik etmede.
Öksüz tekneler, sahibi ölmüş köpek yavruları gibi kaşının altından puslu puslu bakıyorlar ellerini başlarının altına koymuş.
Gri bir sessizlik aralık kapıdan giren sert rüzgârın süpürgesine binmiş, yalnız sokaklarda racon kesiyor.
İnatla hayata tutunan zeytin dallarında, yeşil, mor ve siyah tanelerin veda hutbeleri okunuyor.
Üşümüş ellerimi, paçalarıma sokulan üşümüş bir tekirin yumuşacık tüyleri ısıtıyor.
Gözlerim renginden kamaşmış, asumanın karatını tartıyor.
Aylardır kendime randevu vermemişim.
Buluşmanın hazzıyla içtiğim billûr çay, kırmızı kırmızı boğazımı okşuyor.
Kendimle birbirimize iyi geliyoruz.

Maviyi ceplerime doldurup yeşile doğru yollanıyorum sonra.
Geceden yıkanıp paklanmış bin bir renk zümrüt önümde reverans yapıyor.
Dağlar çok yıkanmaktan çekmiş mi, bana mı öyle geliyor?
Oksijenden ciğerlerim patlayacak gibi oluyor, bir tutam kekik beni kurtarıyor.
Zeytinlerin veda hutbesini burada da dinliyorum, hatta son zeytini cennete ellerimle gönderiyorum.

Bir ahlat ağacında Didem Madak’ı görüyorum, dallarına şiirini asarken bir ahhh çekiyorum.
Çektiğim ahh havayı tutuyor, gözleri doluyor bulutların, hep birlikte giderken tutamadıklarımıza ağlıyoruz.
Öyle yumuşak ağlıyoruz ki, toprağı bile incitmiyoruz.
Öyle içli içli, çisil çisil…
Gözümün kenarına doğru bir zeytin dalı uzanıyor dost elinden, alıyorum, kabul ediyorum.
Zeytin ağaçlarının dini yokmuş meğer, yeni öğreniyorum.
Ölen zeytin ağaçlarını yakarlarmış, külleri barış olsun diye.
Yakıyorlar, bakıyorum, belli belirsiz bir hüzün esiyor kirpiklerimin arasında.
Bana verdikleri, teni henüz soğumamış dalı da duasız bir sevgiyle ateşe atıyorum.
Sırtımı sevgiyle sıvazlarken yağmurun elleri, gevrek çıtırtılarla dans eden zeytin alevleri ruhumu sağaltıyor. Ateşe atılan her zeytin dalı sarı, turuncu güvercin oluyor.
Alevler yükseldikçe mavileşiyor, mavileşiyoruz…
“Mavi dünyam benim ömre bedeldir” diyor Zeki Müren uzaklardan.
Nereden biliyor?
Biliyoruz
Biliyorum
Aşk mavidir…
Mavi benim
Onu da biliyorum…

Not: Yazılar ile ilgili hukuki sorumluluk yazarların kendilerine aittir

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı