REKLAMI GEÇ

MAYIS KURSAĞIMDA KALDI

7 Mayıs 2019 Salı

Mayıs diyecektim, takınmış eflatun pelerinini, tüy gibi hafif, ırmak gibi serin, hıdrellez gibi bereketli, kedim gibi hareketli, içim gibi kıpır kıpır, ruhum gibi huzurla uzattı sarışın güzel başını diyecektim.

Kadife gibi yumuşacık, yağmurun elleri gibi zarif, hayatın sırrını fısıldar gibi buğulu sesini almış da bize gelmiş Elif Güreşçi diyecektim.

Şükrü Tunar’ın hüzünle bezenmiş altın sarısı şarkılarını birlikte söyledik, başka alemlere gittik de geldik diyecektim.

Müzikle yıkandık, huzura bulandık, her şarkıda biz olduğumuzu hatırladık diyecektim.

Savaş, açgözlülük, haksızlık, hukuksuzluk, açlık, katliam, kötülük, hırs, hepsi salonun kapısında kaldılar, almadık içeri diyecektim.

Mayıs, baharı yanında götürürken, bize yazı bırakacaktı.

İçimiz üşümeyecekti.

Gönüllere astığımız sırılsıklam aşık şarkılar, bir sene sonra yine damlaya damlaya bize dönecekti.

Sonra bir de camdan aşklar vardı salonun alt tarafında.

Ateş büyücüleri sihirli çubuklarıyla sırçadan bir dünya yaratmışlardı bunu söyleyecektim.

O sırçadan yüzlerin, gemilerin, içinde kayboldum, bulmayın beni diyecektim.

Kurtarılacaklar listesinden çıkarın beni, ateşin narında toprak oldum, topraktan cama döndüm, camın içine hapsoldum, sakın kurtarmayın beni…

Kafam koltuğumun altında, kalbim hangi fanusun içinde bilmeden, Alis’in diyarında yaşar oldum.

Ateş büyücülerine teba oldum, istemem özgürlüğümü, camda esaret güzel…

İşte bunları da satır satır dökecektim.

Dökemedim…

Sanki bugünün habercisi gibi ateş büyücülerinden biri camdan bir hakim tokmağının içine camdan kurtlar doldurmuştu. Kurtlanmıştı adalet yani..

Bugün kurtlanmış adaleti bir kez daha sofraya koydular, yiyelim diye…

Hem de gül ağacına astığımız üç fidanın yıldönümünde…

47 yıl önce de kurtluydu o tokmak…

Midem bulandı, yemedim…

Yemeyeceğim
Yemeyeceğiz

Tokmağı kurtlanan hakimleri de soframıza oturtmayacağız.

Pirinç kurtlanınca, önce bir tepsiye yayar annem, bırakır güneşe günlerce. Karıştırmaz, serer, bekler sabırla.

İşte öyle gidecek bu kurtlar da tokmağın içinden.

Yemeyip, tepsiye serilecek, güneşte bekleyecek, kuruyacak tek tek…

Kurutacak Güneş de bir mayıs günü doğmuştu ve hiç batmadı…

“İnsansız adalet olmaz
Adaletsiz insan olur mu?
Olur, olmaz olur mu!
Ama, olmaz olsun”
Özdemir Asaf

Not: Yazılar ile ilgili hukuki sorumluluk yazarların kendilerine aittir

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı