REKLAMI GEÇ

NASIL BİLİRDİNİZ?

4 Mart 2019 Pazartesi

Bir an evvel yolcu etme telaşıyla, alelacele verilmiş üç beş sela.

Yuvasına ekmek taşıyan karıncalar gibi hummalı, kendince düzenli bir karmaşa, koşturmaca.

Belediyenin, hiçbir hizmette olmadığı kadar seri çalışan taziye çadırı, pidesi ekibinin evin önüne yerleşmesi.

Hafızada kalması istenen en güzel fotoğrafının acilen çoğaltılıp, toplu iğnelerle camiye yetiştirilmesi.

Son görev sorumluluğu ile tabut etrafında hatları aşağı çekilmiş yüzler takınılarak, yakınlarının bulunup, titretilen seslerle ne kadar üzülündüğünün ifade edilmesi.

İki salla, bir yolla, fatiha…
Bir kürek, birkaç kürek toprak,
İdrak tahtası; kafasını vurduğunda anlasın diye artık dünyada bedeni olmadığını.
Kalanları avutmak için, içli okunmuş birkaç dua.
Onsuz kalmanın bencil korkusu yakınlarında.
Toprağa dikilen iki üç mor menekşe, giden canı geri getirmenin insafsız umudunu canlı tutan.
Ve ilk suyunu veren gözyaşları, onsuzluk korkusu taşıyanlar tarafından.

Nasıl bilirdiniz?
Üç kez iyi bilirdik yalanı…
Yalandır belki ama beyandır;
Gömün….

Nasıl bilirdik sahi?
Bilir miydik?
Birbirimizi bilmek için ne kadar gayret ediyoruz?
İçimizdeki Şeytan, Sabahattin Ali’nin şahane anlatımındaki gibi kendimiz dahil, kaç kişiye gösteriyor yüzünü etrafımızda?
“Biz bizi biliriz” deriz ya sıkıştığımızda, biz beni biliyor muyuz ki, bizi bilelim?
Kendimiz dahil, kaç kişiye samimiyiz, olduğumuz gibi?
Hiç kimseye, kendimiz dahil…
Üç kere iyi bilirdik denince iyi bilinmiyoruz yani..
Çokluk, açılmadan iade gidiyoruz.
Kendi içimize bile doğru dürüst bakmadan..

“ ……Bizler, her gördüğümüz fenalığın ve rezaletin bir parçasını ruhumuzda ebediyen beraber taşımaya mahkûm insanlar, gördüğü her kötülüğe rağmen güzelliğini ve saffetini muhafaza eden ayın yanında ne kadar zavallı ve küçük şeyleriz……”
SABAHATTİN ALİ-İçimizdeki Şeytan

Birkaç kürek toprak, idrak tahtası evimiz olmadan bir baksak içimize ve çıkarsak ters yüzü edip içimizi, dışımıza, ne varsa göstermekten korkmasak, yaşamaktan da korkmazdık…

O zaman gerçekten camide belki üç beş kişi samimiyetle diyecekti;
“olduğu gibi bilirdik ve onu öylece sevdik…”

NAR TANELERİ
Nar ayıkladım bu gece
can kırmızı…
nar bi tarafa
ben bi tarafa tanelendik..
Kabuğunda babamın emek izi…
dokundukça,
sanki ellerinin gizi
ellerimde..
İçimde yitiklerin soluk benizli güzü,
gözümü acıtan
babamın uzak yüzü..
Gel bak
ayva sarı
nar kırmızı
en sevdiğin,
seninle sevdiğim.
Gel nar suyu çıkaralım
Gel…
Nar kırmızı,
can kırmızı,
yaş kırmızı…
Gel…
neredeysen…

Not: Yazılar ile ilgili hukuki sorumluluk yazarların kendilerine aittir

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı