REKLAMI GEÇ

ÇIKIN

21 Mayıs 2016 Cumartesi

“Ormandan ancak ormanın içindeyken,
dışını hayal ederek çıkabileceğimi düşündüm.”
Hasan Ali Toptaş

İnsan çıkar…
Kalmanın sancısıdır, kalmalardan çıkar…
Durmuştur yanılmış bir durakta, durmaktan çıkar…
Güneşin batışını düşürür gövdesini, gövdesinden çıkar…
Sabaha uzanır düşleri uykusundan çıkar…
Elini tutar evrenin dünyasından çıkar…
Kaçak düşlere oturur utancından çıkar…

İnsan çıkar…
Çıkarından başka bir düşmek bilmez çıkarından çıkar…
Ayakları üstünde bir yorgunluktur ayağından çıkar…
Topal düşlere oturur gövdesi gövdesinden çıkar…
Aşağılık duyguların esiridir aşağıdan çıkar…
Parlak şeylerle gülümser her gün falına bakar falından çıkar…
Çıkar bir kavganın ortasında bulur kendini…

Çıkar insan…
Birden bire, en aşağıdandır, aşağılık bir yukarıya çıkar…
Otobüslerin arka koltuğuna zor yerleşirken ön koltuklardan çıkar…
Aşağı mahallenin dar sokaklarından yukarı mahalleye çıkar…
İnsan anasının ak sütünü emmiştir karaya çıkar…
Ve her şey insanın karaya çalmasıyla başlar…

İnsan çıkar…
Hiç yoktan var olmuştur alın terinden çıkar…
Çocuğunu okşadığı avuçlarının ağrısından çıkar…
Ağzından süzülen salyalardan çıkar…
Söz olur çok konuşur bir şey söyleyemez söylediklerinden çıkar…
Korkunç bir çıkmanın boşluğunu doldurur dişlerinden çıkar…
Adlarını büyük harflerle yazarlar soru işaretlerinden çıkar…
Yanılmış bir akşamın altına otururlar pantolunundan çıkar…
Çıkmakla bitmezler kocaman bir boşluğu da doldururlar…

Ben de çıkarım…
Kendimin Kaf Dağları’nda üşüyen bir magmanın yangınından çıkarım…
Acılardan derlenmiş bir savaş meydanından çıkarım…
Yel değirmenleriyle şaraba oturmuş bir Kişot’un mızrağından çıkarım…
Bir gün sonsuzluğuna durmuş kelebek kanadının mor halkasından çıkarım…
Kalbinin sonsuzluğunu esaret giymiş bir hükmün cezaevinden çıkarım…
Çıkarım da şaşarım bu özgürlük denilen hengameye, ne kadar acınası bir çıkmaktır bu!

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı