REKLAMI GEÇ

BİR GÜNCELLEME: GAYRİSAFİ MİLLİ MUTLULUK ENDEKSİ 3

26 Eylül 2019 Perşembe

Gayrisafi milli mutluluğun, bir ülkede ancak şu öğelerin işbirliğiyle sağlanabileceğini görüyoruz: Eğitim, sağlık, çevre, toplum canlılığı, iyi yönetim, kültürel bütünlük ve yaşam standardı. Sizlere, ülkemizde bu konudaki ilginç bir gelişmeden söz etmek istiyorum: Türkiye Sosyal Ekonomik Siyasal Araştırmalar Vakfı (TÜSES) ile Kadıköy Belediyesi bir ilke imza atarak Türkiye’de ilk kez ‘Mutluluk Konferansı’ düzenledi. Türkiye’de ilk kez düzenlenen 9 Mart 2018 tarihli bu konferansta, şu sorulara yanıt arandı:

“Türkiye, Norveç, Hollanda ve Polonya’nın ve de Dünya’nın ‘mutluluk karneleri’ nasıl?”

“Mutluluk hedefi, bir kamu politikası haline nasıl getirilebilir?”
“Mutluluğun ekonomi ve sürdürülebilir kalkınma ile bir ilişkisi var mıdır?”
“Neden dünyanın en zengin ülkelerinin halkları mutlu değil?” (YurtGazetesi.com.tr)

Bu konferansın sonuç bildirgesinde şu fikirlere yer verildi:

“TEK BAŞIMIZA DEĞİL HEPİMİZ OLURSAK MUTLU OLURUZ”
Sadece kendi mutluluğumuz için değil; aynı zamanda yaşadığımız mahallenin, kentin, ülkenin, dünyanın mutluluğu üzerinden bir sistem kurmamız lazım. Tek başımıza değil hepimiz olursak mutlu oluruz. İnsanların diğer canlılara göre en önemli özelliği, organizasyon yapabilme ve birlikte hareket edebilme gücüdür. İnsanlar bunu sadece iş hayatında yapabiliyor. Oysa bunu sosyal anlamda da yapmak gerekiyor.” (Yurt gazetesi)

Bu sonuç bildirgesi, en ideal olanı anlatıyor ama korkarım ben onda hiçbir pratik değer bulamadım. Öyle ya, Bhutan diğer ülkelerde ve dünyanın tamamında mutluluk temelli bir sistem kurulmasını beklemedi. Gayri Safi Mutluluk Endeksi’ni kendi ülkesi ve halkı için uygulamaya koymakta gecikmedi. Bekleseydi korkarım daha çoook beklerdi. Ne dersiniz değerli okurlarım? Bu sonuç bildirgesi felsefi ama afaki bir ideali dile getirmekten öte bir işlevsellik taşıyor mu? Bence böyle bir sonuç bildirgesinin pratik bir yol haritası çizmesi gerekirdi. Kanımca boşa kürek çekilmiş ve dağ fare doğurmuş. Bu toplantıya katılan Batılı düşünür ve bilim insanlarından bunu beklemezdim doğrusu.

Sonuç olarak diyebilirim ki, mutlulukla ilgili değişik kavramlar söz konusudur sanırım. “Mutluluk” oldukça çetrefilli bir felsefi konudur aslında. En gelişmiş ülkelerin, ekonomik olarak en güçlü olan ülkelerin insanlarının mutlu olacağı varsayılıyor. Gerçekten, insanların mutluluğunu çok fazla tüketmek mi sağlıyor? Öyleyse nasıl oluyor da fakir sayılan Bhutanlılar ve Kübalıların daha mutlu olduğu ortaya çıkıyor? Daha çok tüketmek insanları mutlu ediyorsa ve bunun sonucunda dünya yok olma tehlikesi ile karşı karşıya kalıyorsa ne yapılması gerekir? Bizler de gelecek nesiller için bu sorulara yanıt aramalıyız diye düşünüyorum sevgili okurlarım.

(Yazı dizisinin sonu)

Not: Yazılar ile ilgili hukuki sorumluluk yazarların kendilerine aittir

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı