REKLAMI GEÇ

ÇOCUKTUM, USUMDA ÜLKE KURDUM, ANAYASA VE REFERANDUM…

11 Mayıs 2017 Perşembe

Çocukluğum 6 yaşımdan beri Ankara’da geçtiği için, kentlere alabildiğine meraklanmıştım. Cumhuriyetin modern Ankara’sı, başka kentlerde görmediğim yeniliklerle beni büyülemişti. Ülkemizin en büyük planlı kentiydi ve yeni semtler hızla tamamlanıyor, her yerde yeni ve modern yapılar yükseliyordu. Gima ve Et Balık Kurumu benim için yepyeni alışveriş merkezleri gibiydi. Çevremdekilere, okumaya ve öğrenmeye çok meraklıydım. Hayal gücüm iyi besleniyordu. Okumaya meraklı iki kardeş ve kültürlü bir babanın, kendini sıfırdan yetiştirmiş bir annenin etkisindeydim. Üç kardeşin en küçüğüyüm.

İlkokul yıllarımdan başlayarak kağıt ve kartonlara şehir planları çizmeye başlamıştım. Babamın yazı masasının geniş orta çekmecesinin içine kuşbakışı örümcek biçiminden esinlendiğim bir kent planı çizmiş, çıtalardan kestiğim parçalarla plandaki yapı çizimlerine birebir uyan bina maketleri yapmış ve bunları çekmecenin zeminindeki yerlerine yapıştırmıştım. Yeşil alanları yeşil grapon kağıdıyla, yolları da gri kağıttan kesme şeritlerle kapladım. Minik ağaçlar yapıp diktim. Sonuçta ortaya bütün bir kentin maketi çıkmıştı. Bölge ve Şehir Planlama olan mesleğimi birinci tercih olarak işte o yıllarda seçtim.

Ortaokul yıllarımın başlarında bir gazete haberinden nerede okunduğunu öğrendim ve karara vardım. Orta Doğu Teknik Üniversitesini kazanacak ve oradaki Şehir ve Bölge Planlama bölümünde okuyacaktım. Öyle de oldu ve hızımı alamayarak büyük bir Amerikan eyalet üniversitesinde aynı daldaki tezli master derecemi de aldım. Daha lisans eğitimindeyken derinleştiğim alan ‘Metropolitan Doğal Kaynak Planlaması’ idi. Master yaparken ‘Çevre Planlama’ alanında derinleştim ki bu ikisi ilişkiliydi. Birbirinin devamı gibi. Master tezi konumu merak etmiş olabilirsiniz. Amerikan sisteminde böylesi tez konularının oldukça uzun isimleri oluyor.

Benimki: ‘Planlama, İstimlak, İnşaat ve İşletme Aşamalarında Baraj Göllerinin Çevre Yerleşimlerdeki Gelir Dağılımına Etkileri ve Bir Matematiksel Tahmin Modeli’.

İlk kent planlarımı çizmemle birlikte usumda bir fikir filizlenmeye başlamıştı. Her ne kadar Ankara’ya bir kent olarak bayılsam da, büyük bir hızla bilgim arttığından, aslında içinde bulunduğum toplumun ve çok sevdiğim ülkemin gelişim düzeyini oldukça yetersiz buluyordum. Güçlü hayal gücüm vardı. Yaşıma uygun olan ya da olmayan birçok kitabın yanı sıra, cilt cilt ansiklopedileri ilk cildin ilk sayfasından başlayıp son cildin son sayfasına kadar yutarcasına okuyordum. Sağlık ve büyüme sorunlarıyla geçen çocukluğumun yarattığı tatminsizlik de vardı. Tüm bunlar bir araya gelince bu çocuğun gerçeklerden kaçıp sığınacağı bir hayal dünyası olması kaçınılmazdı sanırım. Usumda, hayal dünyamda kendi ütopyam olan bir ülke kurdum.

Babamın yazı masası çekmecesi zeminine kurduğum kent maketi, bu hayali ülkemin başkentinin maketi oldu. Örümceğin başında resmi kurum binaları ve bakanlıklar, üst kollarında lojman amaçlı toplu konut bölgeleri, alt kollarında da kentin ticari merkezi, oteller, hastaneler, eğitim kurumları, vb. ve uçlara doğru konutlar yer alıyordu. Çizdiğim diğer kent planları da hayali ülkemin diğer kentlerinin planları oldu. Hemen hepsini saklıyorum. Bu ülkenin yönetimi için bakanlık gibi çeşitli görevler alan hayali arkadaşlarım vardı. Onlarla toplantılar yapıyor ve hayali ülkemin işlerini görüşüyorduk. Giderek bu ülkenin haritalarını, dilini, kağıt paralarını, başlıca sanayi üretimlerini, limanlarını, havalimanlarını ve evet…. Anayasasını oluşturdum. Elimden geldiğince çizilmesi gerekenleri çizerek ve yazılması gerekenleri yazarak… Tüm bu belgeleri de saklıyorum. Bu başlangıç ilgilerimden dolayı, üniversitede ve sonra, özellikle havalimanı planlaması konularında da kendimi uzmanlık düzeyinde yetiştirecektim. Yabancı dillere ve dil bilimine olan doymaz merakımı da doyurmaya çalışmanın yanı sıra.

Gelelim anayasaya: Bir önceki yazımda olmazsa olmaz diye vurguladığım adalet, özgürlük, uygarlık vizyonu içeren eşitlikçi bir anayasa. Eğitim öngörüsü? Güzel ahlak edindirmeye, demokrasi değerlerini benimsetmeye, sorgulamaya ve araştırmaya ağırlık verici eğitim ideallerini içeren bir anayasa. Fırsat eşitliği öngören bir anayasa! Referandum da öneriyor mu? Öyle bir günlük, bir defalık ve tek yönlü değil; her yıl olan, en az bir ay süren ve karşılıklı etkileşim içeren bir referandum sistemi öngören bir anayasa!

Geldik mi referanduma? Evet. Tek yönlü değil, karşılıklı demiştim. Bu konuyu açmalıyım. Ülkemde özel bir bilgi iletişim sistemi kurmayı hayal etmiş, bu sistemin bağlı unsurlarını da her eve birer aygıt olarak yerleştirmiştim. Her birey yıl boyu bu elektronik bilgi iletişim sistemi sayesinde tüm resmi kurum belgelerine ulaşabiliyor, onları inceleyebiliyor ve görüşlerini bu aygıtları kullanarak bu kurumlara iletebiliyordu. Projeler, planlar, her konudaki politikaların metinleri… Eylül ayında yapılan bir aylık referandumun ise, her sene ayrı ve o yılın önceliklerine ve paylaşımlarına dayalı bir gündemi oluyordu. Söz konusu aygıtlar arasındaki karşılıklı fikir ve bilgi akışı referandum ayı boyunca bu gündeme ilişkin oluyordu ve sonunda, ele alınan her proje ve politikanın oylaması yapılıyordu.
Anlattığım bilgi iletişim sistemi ve buna ilişkin aygıtlar size neyi anımsattı? İnternet ve bilgisayarı, öyle değil mi? Düşünün değerli okurlarım; bu iştahsız, mariz, sağlıksız, hayalperest ve kitap kurdu çocuk, dünyada bilgisayar ve internet yokken kafasında bu fikirleri kurguluyordu. Hem de hayali ülkesinde en iyi kalite katılımcı demokrasi yaşansın diye!

Bir bu hayal ülkeme bakıyorum, bir de gerçek ülkeme. Hayal ülkemi kurduğum ve geliştirdiğim o çocukluk yıllarım 1950’li ve 1960’lı yıllardı. Artık 2017 senesindeyiz. Ben tüm bu eğitim ve öğrenme hırslarımla sağlık ve fizik kapasitemi fazla zorlamış, belki bu yıpranma sonucunda da hak ettiğimi düşündüğüm ölçüde bir meslek kariyerine ulaşamamıştım. Çok da sürdüremedim. Neyse ki emeklilik imdada yetişti ve sanırım artık dinlenmiş durumdayım. Evet, ülkemin bugününe bakıyorum. Fiziki kalkınma olarak çok daha ilerideyiz. Peki; toplum, kültür, kırsal kesim, demokrasi, insan hakları, örgütlü emek ve fikriyat kalkınması olarak?

Not: Yazılar ile ilgili hukuki sorumluluk yazarların kendilerine aittir

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı