REKLAMI GEÇ

YENİ KAVRAMLARLA TANIŞALIM

10 Temmuz 2016 Pazar

Sübterfüj yapmak
Bir kişinin size yönelttiği yazıklama ya da eleştirinin altında, bazen başka bir amaç yatıyor olabilir. Kendinizi iyi tanıdığınız bir alandan gelmişse bu eleştiri ve eğer yanlış ve kendinizle ilintisiz bulduysanız, tuhaf bir duyguya kapılırsınız. Öz Türkçe adlandıramayacağınız bir duygu. Çünkü tek kelimeyle karşılığı yok. Bilim ve felsefe üretmede başarılı bir toplum olmadığımız için, özellikle sosyal bilimlerden ve felsefeden günlük dile yerleşen kavramların birçoğundan yoksunuz. Ulusal medya da dilimizi bayağı bir tarzda kullanıyor olabilir. Oysaki incelikli konuşma ve yazının, kavram eksiği kapatma özelliği vardır.

Yukarıdaki örnekte sözü edilen şahıs, aslında kendisiyle ilgili bir eksikliği ya da yazıklanmayı size yansıtıyor olmasın? Kendisi bununla yüzleşemiyorsa, bir başkasına atıflayacak, yani yansıtacaktır. Bu duruma, ‘sübterfüj yapma’ deniyor. ‘Sübterfüj’ Öz Türkçe bir sözcük değil. İngilizce ve Fransızca’da her türlü kurnazlık ve aldatma, hedef şaşırtma eylemleri anlamına gelen bir sözcük. Kökeni ya geç 16. yüzyıl Fransızcasına dayanıyor (subterfuge), ya da geç dönem latince’sine (Subterfugium). Bu sözcüğün kökeni de erken dönem Latince’sine dayanıyor. Supter (altında) ve fugere (kaçmak) sözcüklerinin birleşmesiyle oluşuyor: Subterfugere. Anlamı ise ‘gizlice kaçmak’.

Türkçe’de Fransızca’dan alınan biçimiyle kullanılıyor. Size sunduğum anlamıyla bir psikoloji deyimi olarak. Bir çeşit ödünleme mekanizması mı olduğunu işin uzmanlarına bırakıyorum. Amacım yalnızca, kültürümü paylaşmak. Size bunu yapan, size aslında haksızlık yapıyor ve siz, ‘sen bana bu yanlışı yapıyorsun’ diyemiyorsunuz, bu kavram yetmezliği olan ana dilimizle. Zor bir durum, değil mi? Her ne kadar, ‘Fikriyat değil, şahsiyat yapıyorsun’ gibi bir deyimimiz olsa da, daha genç olanlar bu deyimi bilmiyor olabilir. Bir kişiyle fikir paylaşımı yapıyorsunuz ve o kişi birden fikrinize fikirle değil, ‘şahsiyat yapma’ ile karşılık veriyor, yani şahsınıza dönük eleştiriler yapmaya başlıyor. Yukarıdaki deyimi kullanmanın tam zamanı.

Açık kişilik

Ne denli açık bir kişiliğe sahipseniz, o denli bu tür istismarlara uğrarsınız kanısındayım. ‘Ama bu senin sorunun’ deyip geçelim derim, çözüm olarak.
Açık kişiliğe sahip insanlar her topluma ekmek ve su gibi gereklidir kanımca. Çünkü diğer insanlara ayna tutmuş olurlar. Onları, yüzlerinin açıklığından tanırsınız. Yalnız, kendisini tanımaya ve bilmeye çalışmamış, dahası ve dolayısıyla kendisiyle barışık olmayan insanların da gazabına uğramaları işten değildir. Bu gazabın üzümleri, tane tane şöyle belirebilir: Size ‘şahsiyat’ yapılması, ‘sübterfüj’ yapılması, karalama, vb.

Wikipedia’ya göre ‘açık kişilik’ kavramı ‘5 Büyük Kişilik Kuramı’ndaki iyi kişilik özelliklerinden biridir. Açık ya da açık kişilikli insan; açık fikirli, yeniliğe açık, deneyimlemeye açık, yüksek hayal gücü olan ve meraklı kişidir. Kendi özgün katkım olarak, oluşma ön şartları: Ruh, beden ve beyin birliğini kurmuş olmak (Ruh yerine, duygular da diyebilirsiniz), özeleştiri yeteneği kazanmak, içten eleştiriye açık ve ondan öğrenir hale gelmek, deneyim, düşünce ve duyguları bilgi haline getirmiş olmak, bilgileri sindirmiş ve içselleştirmiş olmak (şekillere takılıp kalmamayı öğrenmek), kendini analiz etmek suretiyle kendini bütünleştirmiş olmak… Kendisine karşı dürüst ve içi dışı bir olmayı da ekleyebiliriz.

Anlaşmamakta anlaşmak

Bize sübterfüj yapan kişiyle olduğu gibi, tartıştık ve bir türlü ortak bir noktada buluşup anlaşamadık mı? ‘Anlaşmamakta anlaşmalıyız’ o durumda. Yani, düşüncene henüz katılamıyorum ama değişik bir düşünceye sahip olma hakkını savunurum demiş olalım. Birbirimize bu çağrıyı yapalım, anlaşmamakta anlaşalım. Konu gereksiz yere uzamış ve sinirler gerilmiş olmaz. Açık kişilikli insanlar olabilmek için iyi bir başlangıç sanırım.

Not: Yazılar ile ilgili hukuki sorumluluk yazarların kendilerine aittir

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı