REKLAMI GEÇ

Arkeoloji Enstitüsü Türkiye’yi temsil edecek

Arkeoloji Enstitüsü Türkiye’yi temsil edecek

Denizli’de Cumhuriyet döneminin ilk Arkeoloji Enstitüsü, Prof.Dr. Celal Şimşek’in müdürlüğünde Denizli’de kuruldu. Bu enstitünün kurulmuş olması ne anlama geliyor? Yaşar Tok, Prof.Dr. Şimşek ile Arkeoloji Enstitüsü’nü konuştu

Haber Merkezi / DENİZLİHABER / 22 Nisan 2015 Çarşamba, 08:40

Tarihin Peşinde dolaştığımız yıllardan çok önceden beri Alman Arkeoloji Enstitüsü, İngiliz Arkeoloji Enstitüsü gibi uluslararası nitelik kazanmış enstitülerin adını duyardık. İlk olarak Bergama Sunağı hikayesinde, sonraları Beycesultan kazılarında bu enstitü adlarıyla karşılaştığımız zaman, neden bizde bir enstitü yok sorusunu hep sorduğumu hatırlarım. Onların kazı ayrıcalıkları ve klasik arkeolojiye yaptıkları bilimsel katkılara gıptayla bakardım.

Bundan beş yıl kadar önce Cumhurbaşkanı Abdullah Gül Denizli ve Laodikeia’yı ziyaret ettiğinde dile getirdiği enstitü ve fakülte fikrine ilgi duymuş ama gerçekleşeceğine kuşkuyla bakmıştım. Genellikle devlet erkanının eşref vaktine denk gelir, bu tür demeçler verilir ancak gerçekleşme olasılığı çok düşük olur, kuşkum bundandı.

Sonra Celal Şimşek Hoca’nın hırsını ve girişimciliğini hesaba katmamış olmalıyım ki, iki yıl kadar önce bir başka röportajımızda aynı minvalde söylediklerine yine fazla ihtimal vermemiştim. Yanılmışım.

İyi ki yanılmışım, çok sevdiğim arkeolojinin bir zamanlar gıptayla baktığım toparlayıcı fonksiyonlu enstitülerinden ilkini burada kurmak yine bu kente nasip oldu. İlk duyduğumda heyecanlandım. Öneminin farkındaydım. O ilk günlerde Hoca’yı aramadım çünkü ortalığın yatışmasını, kuruluş günlerinin karmaşası ve diplomatik-bürokratik havasının dağılmasını bekledim. Sakin, rahat ve dört başı mamur bir görüşme yapalım istedim.

Kendimi hazır hissettiğim gün aradım Celal Hoca’yı, duraksamadan “buluşalım” dedi. Sonraki haftaya sözleştik ve PAÜ bünyesinde kurulan Türkiye ve Cumhuriyet tarihinin ilk Arkeoloji Enstitüsü’nü onun ilk müdürü sıfatıyla Prof.Dr. Celal Şimşek’le konuştuk. Mekanımız Laodikeia antik kenti kazı alanında, yeni inşa edilen kazı evindeki odasıydı. Özenle toplanmış, kendi kişisel imkanlarıyla bir araya getirdiğini belirttiği eski mobilyalar arasında…

ic-7

Hocayla yaptığımız söyleşiyi aşağıda okuyacaksınız, ben tek bir not iliştirmek istiyorum; şimdilik Enstitüye ev sahipliği yapan Laodikeia kazı evi kütüphanesi oldukça geniş ve bilimsel araştırma yapmak isteyen uzmanlar için elverişli. Kitap sayısının sınırlı oluşuna bakmayın, zamanla çoğalır. Ama böyle bir mekânsal tasarım başka pek çok kazı evinde rastlanmayacak özelliklere sahip. Umarız işlevini gereğince yerine getirir, orası pek çok bilimsel yapıtın ve yaratıcının uğrağı olur. Bundan hem bu kent insanı hem bilim alanı kazançlı çıkar.

ic-9

 

ABDULLAH GÜL VE ENSTİTÜ FİKRİ
Yaşar Tok: Cumhurbaşkanlığı döneminde Abdullah Gül’ün ziyaretinde ilk kez ve çok daha belirgin olarak sözü edilmişti Denizli’de bir “Arkeoloji Enstitüsü” kurulması meselesi. Yaklaşık 1.5 yıl önce yaptığımız bir başka söyleşide de bundan kısmen söz etmiştik. Artık kuruldu ve müdürlüğüne beklendiği gibi siz getirildiniz. Başlarken, Arkeoloji Enstitüsü’nün önemini bize kısaca özetleyebilir misiniz?

Prof.Dr. Celal Şimşek: Sizin de bildiğiniz gibi bu esasen uzun bir süreçti. Önceki Cumhurbaşkanımız Abdullah Gül ziyaretleri esnasında, Laodikeia’daki bu muazzam çalışmayı görünce burada arkeolojinin ön plana çıkması gerektiğini söylemişti. Bazı üniversitelerde, bazı bölümlerin önde olması gerektiği konusunda fikir beyan etmiş, burada bir arkeoloji enstitüsü, hatta bir arkeoloji fakültesi kurulmasının yerinde olacağını söylemişti.
Bunun üzerine biz çalışmalara başladık ve nihayetinde şimdiki Cumhurbaşkanımızın imzalarıyla arkeoloji enstitüsü kurulmuş oldu. 9 Mart 2015 Pazartesi 29290 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanarak kanun hükmündeki kararname ile Enstitümüz yasal hale geldi.
Biz şimdiye kadar ülkemizde faaliyet gösteren yabancı arkeoloji enstitülerine imrenerek bakıyorduk. Bunlar, Berlin Üniversitesine bağlı Alman Arkeoloji Enstitüsü başta olmak üzere Fransız Arkeoloji Enstitüsü, British Arkeoloji Enstitüsü(Ankara’da) ve Amerikan Araştırma Enstitüsü(ARİT) gibi enstitülerdi. Biz de zaman zaman çalışmalarımızla ilgili özellikle İstanbul’da temsilciliği bulunan Alman Arkeoloji enstitüsünden randevu talep ediyorduk. Kütüphaneleri çok zengindir, biz de yaptığımız bilimsel çalışmaların değerlendirmesini yapıyorduk oralarda.
Pamukkale Üniversitesi’nde, dolayısıyla Türkiye’de böyle bir enstitü ilk kez kurulmuş oldu. Tarihçesi yazılırken mutlaka ilk kurulan yer olarak Pamukkale Üniversitesi adı geçecek. Bu güzel bir olay. Özel bir yasayla bunun kurulmuş olması bizi ayrıca mutlu etti.

ic-6

İLK MÜDÜR CELAL ŞİMŞEK
Y.Tok: İlk Müdür olarak siz atandınız?

Prof.Dr. Celal Şimşek:Evet ilk müdürlüğüne de naçizane ben atandım.

Y.Tok: Arkeoloji Enstitüsü’nün öneminden söz eder misiniz?

Prof.Dr. Celal Şimşek: Önemi şurada, özellikle bölgedeki kazıların tek elden yürütülmesi, sevk edilmesi, özellikle ülkemizde bu konuda yeterli donanıma, bilgiye sahip uzmanların yetiştirilmesi. Çünkü lisansüstü eğitim çok önemli. Enstitüde hem master eğitimi, hem de doktora eğitimi verilecek.

Y.Tok: Bunları yapmak için Enstitüyü kurmuş olmak yeterli mi?

Prof.Dr. Celal Şimşek: Enstitüyü kurmuş olmak elbette ki çok önemli ama asıl önemlisi onu yaşatmak ve uluslararası bir nitelik kazandırmaktır. Biz bu amaçla hemen, 22-23 Mayıs tarihlerinde, burada, Laodikeia kazı evinde uluslararası nitelikte bir sempozyum yapıyoruz. Bunu Enstitü adına yapıyoruz, burayı bir arkeoloji merkezi haline getirecek adımlardan birisi olarak atıyoruz. Toplam 27 bildiri sunulacak burada, bunlardan 14’ü yabancı olacak. Dünyanın değişik yerlerinden gelen ve kendi alanlarında uzman olan bilim insanlarını davet ettik. Spesifik bir toplantı olacak.

LAODİKEİA ÖRNEĞİ KAZILARA MODEL OLUYOR

Y.Tok: Bilimsel yayınlarınız olacak mı?

Prof.Dr. Celal Şimşek: Amaçlarımızdan biri bu tür toplantıları sıklaştırmak. Uluslararası düzeyde aranan, gidilmesi gereken, bildiri sunulması gereken, bilimsel verilerin tartışıldığı bir merkez enstitü olması gerekiyor burasının. Bilimsel bir süreli dergisinin olması gerekiyor. Benim kafamdan geçen, Lycus vadisinden adını alan bir arkeoloji dergisi. Biliyorsunuz Bakanlar Kurulu kararlı olarak Belediye ile 12 ay süren kesintisiz bir çalışma yapıyoruz. Bu örnek, şu anda Türkiye’de tek ve en büyük organizasyon arkeoloji alanında. Dünyanın da önde gelen organizasyonlarından biri. Buradaki kazı sisteminin bir dalga gibi her yere yayılması ve buna bağlı olarak yeni teknolojilerin kullanılması, sonuçta çok boyutlu bir model oluşturulması çabasındayız.

ic-1

Y.Tok: Bu hem iddialı hem de ağırlığı olan bir yük değil mi?

Prof.Dr. Celal Şimşek: Ben şu anda üzerimde müthiş bir yük hissediyorum. Bunun başarıya ulaşması ve örneğe dönüşmesi bizim için çok çok önemli. Bir şey eğer iyiyse ve doğru yolda ilerliyorsa model olabilir.

Y.Tok: Hocam, benim gibi arkeolojiye ilgi duyanlar bilir. Türkiye’de Cumhuriyet dönemi kazılarının çoğunda adı geçen yabancı arkeologların büyük bir bölümü, en yakınımızda Beycesultan’ı kazan Seton Lloyd-James Mellaart ikilisi gibi, tümü çalıştıkları kazıları ülkelerindeki enstitüler vasıtasıyla organize ettiler. Ben şunu önemsiyorum, Pamukkale’de kurulan Arkeoloji Enstitüsü Türkiye çapında, adını saydığımız yabancı arkeoloji enstitüleri gibi kapsamlı bir bilimsel rol üstlenebilecek mi? Bu aşamaya ulaşacak mı?

KAZI KİŞİYE DEĞİL KURUMA VERİLİR

Prof.Dr. Celal Şimşek: Yaşar Bey bir örnek vereyim. Yunanistan’da kazı talep eden bir arkeolog kendi başına bu talebi yapamıyor. Ancak bir enstitü vasıtasıyla bunu yapabiliyor. Bu şu demek, ben kişiye değil kuruma kazı veririm. Bu önemli. Kişi geçicidir ama kurum kalıcıdır.

 Y.Tok: Türkiye’de geçmişte böyle sorunlar yaşandı mı? Yani kazılar her zaman kurumlara mı verildi?

Prof.Dr. Celal Şimşek: Başka türlüsü olmadı zaten. Özellikle Kültür Bakanlığı bu talepleri belli bir süzgeçten geçiriyor. Projesi nedir, finans kaynakları nedir, ekibi nedir? Bu açılardan titiz bir inceleme yapılıyor ve kazılar bu kriterlere göre veriliyor.
Burada Enstitünün işlevi şu olmalı, Alman Arkeoloji Enstitüsü’nün müdürü her zaman aynı zamanda Bergama kazı başkanıdır. Müdür değiştiğinde otomatik olarak bu görevler yeni gelene geçer. Almanlar böyle bir sistem kurmuş. Enstitülerde kurumsallık ön plandadır.

Y.Tok: Bir enstitünün temel özellikleri neler olmalıdır?

Prof.Dr. Celal Şimşek: En başta enstitü demek bilimsel kadro demektir. Biz kadro taleplerimizi rektörlüğümüze ilettik. Şimdilik bizim enstitünün tek kadrosu benim. Bakanla Kurulu kararıyla kurulduğu için kadrosu olması gerekir. Bilimsel ve yönetim kadroları olmalı. Ayrıca hizmet bölümü olmalı. Evrak kaydından mali sorumluluğa kadar.

ic-2

FAKÜLTE YERİNE NEDEN ENSTİTÜ?

Y.Tok: PAÜ bünyesinde süren kazıları bu bünyede toplayacak mısınız? Neden bir Arkeoloji Fakültesi değil de enstitü?

Prof.Dr. Celal Şimşek: PAÜ kazılarının enstitü üzerinden organize edilmesi, enstitü fonuyla desteklenmesi, farklı teknolojik aletlerin dengeli dağıtılması, bunun için kadro oluşturulması, kadronun ortak kullanımı için fırsat yaratılması, giderek tüm bilimsel bulgu belge ve verilerin enstitü bünyesinde toplanması ve değerlendirilmesi gerekiyor. Kütüphanesi yoluyla bilimsel çalışmalara imkan sağlaması gerekiyor. Yani sistemli ve koordineli bir şekilde, kesintisiz biçimde tek merkezden bilimsel ve finansal olarak kazıların daha fazla imkana kavuşması gerekiyor. Bunları sağladığınız zaman lisansüstü kadroların ve ihtiyaca yönelik elemanların yetiştirilmesi mümkün olur. Beraberinde bilimsel kongre ve sempozyumlar süreci kalıcı hale getirecektir.
Enstitülerle fakültelerin arasındaki temel fark budur. Avrupa’da enstitüler o nedenle her zaman fakültelerden daha önemli bir işleve sahiptir. Bu nedenle de Pamukkale Üniversitesi adına kurulan ilk enstitümüz zaman içinde binanın daha sağlam kurulmasını sağlayacaktır.

ENSTİTÜ BÖLGESEL KAZI MERKEZİ OLACAK

Y.Tok: PAÜ bünyesinde 6 kazı var. Bunlar enstitü bünyesinden koordine edilecek. Peki başka üniversitelerle bu çalışmalar yapılacak mı?

Prof.Dr. Celal Şimşek: Batı Anadolu’da kurulmuş bölgesel üniversitelerin yürüttüğü ADIM üniversiteler konsorsiyumu var. Bu konum içinde güçlü bir arkeoloji enstitüsü hem bilimsel, hem eleman yetiştirilmesi yönüyle, beraberinde mali ve teknik destek yönüyle büyük katkı sağlayacaktır. Bu bizim altyapımızın sağlamlığı ve yapılanmanın tamamlanmasına bağlı olarak gelişecek. Zaten böyle bir işbirliğini zaman zaman yapıyorduk. Mesela Aydın Adnan Menderes Üniversitesi ile ortak doktora yapıyoruz. ADIM üniversitelerinin pek çoğunda arkeoloji alanında doktora programı yok. Bunu biz işbirliği ile tamamlayabiliriz, neden olmasın?

ic-3

Y.Tok: Yani siz bu işbirliğini asgari düzeyde zaten başlattık diyorsunuz.

Prof.Dr. Celal Şimşek:Evet, bundan sonra da daha sistemli ve kurumsal hale gelecek.

Y.Tok: Arkeoloji enstitüsü kuruluşunda beni heyecanlandıran şey, bildiğimiz kadarıyla klasik arkeoloji alanının pek çok çalışmasına damga vuran yabancı enstitü örnekleriydi. PAÜ enstitüsü zaman içinde böyle bir role sahip olabilecek mi? Birikimi, mali olanakları, bilimsel tecrübesi olacak mı?

Prof.Dr. Celal Şimşek: Cevabımız tekrar olacak ama bu yeni kurulan bir enstitü. Henüz bir ay bile olmadı. Ama zaman içinde hızla altyapısını tamamlayıp, teknik kadro ve kütüphanesini tamamlayıp güçlendirdikçe o ölçüde verimli ve kurumsal bir kimliğe kavuşacaktır. Enstitü demek büyük ölçüde kütüphane demektir. Bilimsel birikim nasıl sağlanır, yayınlarla, yapılan kazılara ait bilgi belge ve buluntuların kayıt altına alınması, bunların kütüphanemizde değerlendirmeye açılmasıyla… bilim insanlarının gelip hem yararlanması hem de katkı vermesiyle sağlanır. Yayın sürekliliği ile sağlanır. En önemli unsurlar bunlardır ve bunlar zamana yayılmak zorunda ama tümünü biranda gerçekleştiremezsiniz.

ENSTİTÜYÜ ÖNCE KAFAMIZDA KURDUK

Y.Tok: Hocam siz bu enstitüyü beş yılda kim bilir kaç kez kafanızda kurdunuz? O nedenle pek yabancılık çekmezsiniz gibi geliyor.

Prof.Dr. Celal Şimşek: İnsanların sıraya girdiği, yayın sırası oluşturduğu, “ben PAÜ Arkeoloji enstitüsünden sıra aldım, randevu aldım, bir hafta çalışacağım” demesi, “Laodikeia’yı gezeceğim, Tripolis, Hierapolis’i göreceğim” demesi büyük olay. Bunun ilk adımı 22-23 Mayıs’ta yapacağımız kongre ile atılmış olacak.

Mehmet Okunak: Bir yanıyla şöyle bakalım, Cumhuriyet 92 yaşında, ilk defa Türkiye’de bir Arkeoloji enstitüsü kurulmuş. Bu çok önemli bir olay.

Prof.Dr. Celal Şimşek: Az önce de belirttim, ileride Türk eğitim tarihini araştıran bir uzman ilk arkeoloji enstitüsünün Pamukkale Üniversitesi’nde kurulduğunu ve ilk müdürünün de Celal Şimşek olduğunu yazmak durumunda. Bir fakülte kurarsınız bu çok önemli değil. Ama Türkiye Cumhuriyeti’nde ilk kez bir arkeoloji enstitüsü kuruluyor.

ic-4

Y.Tok: Enstitü fikri ilk ne zaman oluştu?

Prof.Dr. Celal Şimşek: Benim için yeni değil. Biz burada hayallerimizi gerçekleştiriyoruz. İlk Adıyaman’da çalışırken buralara gelirdik. İşte o zamanlar bu hayallerimiz vardı. Şimdi bunlar birer birer gerçek oluyor. Bizim üniversitedeki arkeoloji bölümüzde 6500 civarında yayınımız var. Bu sayı şu anda İstanbul arkeoloji bölümünden sonra ikinci büyüklükte. Ayrıca sadece Laodikeia kazı evindeki kütüphanemizde şu anda iki bine yakın kitap mevcut. Yani bir şey düşündüğünüzde artık etap etap çalışarak gerçekleştirirsiniz, bizim enstitünün temeli de buralardan gelerek atıldı.

Y.Tok: Kuruluşundan hemen bir-iki ay sonra bir kongre toplayabildiğinize göre, demek ki çok önceden planlanmış. Yoksa bu kadar kısa sürede bir kongre toplanabilir mi?

İLK ULUSLARARASI KONGRE MAYIS’TA

Prof.Dr. Celal Şimşek: Evet. Düşünün ki, bir de uluslararası kongre olarak topluyoruz. 14 yabancı bildiri ile katılacak yabancı arkeologlar. Bu az buz şey değil bilim açısından.

Y.Tok: PAÜ’nün nispeten genç sayılacak bir üniversite olduğunu düşünürsek, bu büyüklükte bir kurumsal imkanı yaratmasının sebebi ne olabilir? İlişkiler mi, mali güç mü, bilimsel birikim ve deneyim mi, nedir bunun eshab-ı mucibesi?

ic-5

Prof.Dr. Celal Şimşek: Tabi ki özellikle arkeoloji enstitüsü için farklı üniversitelerin çeşitli zamanlarda girişimi oldu. Burada ilişkiniz önemli. Elbette söylediklerinizin hepsi var içinde ama ilişkiniz sıradan değil, yaptığınız işle bağlantılı. Bizimkisi güven verici bir ilişki. Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz. Biz çok genç bir üniversiteyiz. Tıp ya da mühendislik gibi alanlarda İTÜ ya da Hacettepe ile yarışmamız mümkün değil. Çok birikimli ve eski kurumlar bunlar. Siz de yaptığınız işten dünya çapında söz ettirmek için bir potansiyele sahip olmalısınız. Bizim potansiyelimiz, bu coğrafyadaki arkeolojik kalıntıların zenginliği. Biraz önce Erzurum Atatürk Üniversitesi öğrencilerini gezdirip yolcu ettik. Oysa o üniversitemiz, Türkiye’de arkeoloji eğitiminin kurucu okuludur. Orada yetişen hocalarımız Akdeniz Üniversitesi Arkeoloji Bölümünü kurdular. Ayrıca Ege Üniversitesi arkeoloji bölümünü onlar kurdu. Keza Adnan Menderes Üniversitesindeki bölümü de onlar kurdu. Ama bölgesel olarak klasik arkeolojinin uygulama alanları orada yok. Gezip görmek, öğrencilere göstermek için bizim buralara geliyorlar. Hatırlayın, daha 2000’lerin başında Laodikeia kazıları gündeme geldiği zaman buna birçokları karşıydı. Buna o günkü görünümde itiraz etmeleri doğru olabilirdi. Ama biz ilk Bilal Söğüt Hoca ile PAÜ’de bir bölüm kurmayı konuşmuştuk. Sonra Mustafa Büyükkolancı ile konuştuk. Bilal Söğüt o günlerde askerdeydi, düşünün işte. Bir noktayı daha belirteyim, 1992 yılından beri ben yıllık izinlerimi kullanmıyorum. Şimdi ise genç bir kadro oluşturuyoruz. Bizim altımızda 10 tane genç akademisyen yetişiyor. Sonuç olarak ısrarcı olacaksınız. Dağ size gelmez, siz dağa gideceksiniz. Zaman olacak işçilerle aynı sofraya oturacak, zaman gelecek frak giyip toplantılarda, protokolde yerinizi alacaksınız. Bu işte bir davranış standardı üzerinden kendinizi ayıramazsınız. Sanırım kısaca ‘neden bir arkeoloji enstitüsü’ sorusunun yanıtını aldınız.

ic-8

ENSTİTÜ HEDEFİ BİLİM MERKEZİ OLMAK

Y.Tok: Bu açıklamalarınız için çok teşekkürler. Ben son bir soru sorup sizi daha fazla meşgul etmeyeyim. Enstitü fikrinin gerçekleşmesi bir hedefti ama sanırım son değil. Bir araçtı. Peki bundan sonraki hedef ne? Enstitü nereye gidecek?

Prof.Dr. Celal Şimşek: Bundan sonra herkesin imreneceği güzel bir binası, muazzam bir kütüphanesi, misafirhane, yemekhane gibi idame alanlarıyla ve sürekli bilimsel toplantılarla arkeoloji bayrağını üst düzeyde dalgalandıracak bir enstitüye dönüşmeliyiz. Sonraki hedefimiz bu olmalı.

Y.Tok: Bu çalışmalar için bir fakülteye ihtiyaç var mı, enstitü üniversitenin arkeoloji bilim kadrosu ve birikimini zenginleştirecek bir faktör olabilir mi?

Prof.Dr. Celal Şimşek: Arkeoloji fakültesine bence gerek yok. Zaten Türkiye üniversitelerinde yeterince bölüm var. Buralarda lisans düzeyince pek çok öğrenci yetişiyor. Bizim bundan sonraki hedefimiz artık tam donanımlı, gelecekte arkeoloji bayrağını dalgalandıracak, bilim vizyonunu almış uzmanların yetişmesini sağlamak olmalı. Düşünün, PAÜ Arkeoloji Enstitüsü’nden doktorasını alan bir uzmanı a-b-c üniversitelerinden birine gönderdiğinizde sizi temsil edecek. Uluslararası akreditasyon çerçevesinde yeterliği olacak. Bu muhteşem bir şey olur. Bu denklik hocaların ders vermesini de içerecek. Bizim hedeflerimiz bunları sağlamak.

Y.Tok: Bilim kadrosu, teknik kadro, idari personel vb. gibi altyapı unsurları ne zaman tamamlanacak?

Prof.Dr. Celal Şimşek: Bunun kısa zamanda tamamlanacağını sanıyorum. İlişkilerimiz bunu sağlamaya elverişli. İşimiz çok, zaman kısa. Bunu değerlendirmek zorundayız.

Y.Tok: Söyleşi ve ayırdığınız zaman için teşekkür ederim.

Prof.Dr. Celal Şimşek: Güzel bir söyleşi oldu. Ben size teşekkür ederim.

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı