REKLAMI GEÇ

Rahmetin neticesi dünyevi cezalar

Rahmetin neticesi dünyevi cezalar

Bugünkü yazıma dünkü başlığı aynen koydum. Takip edenler yadırgamayacaktır umarım.Sebebini anlamaya katkı sağlaması için de yine dünkü yazımda bahse konu ettiğim üç dünyevi cezayı buraya alayım. Orucu tutup kasten bozanlar için dünyevi ceza kefarettir. Orucu tutmamak veya hata ile bozanlar için dünyevi ceza kazadır. Meşru mazeretle oruç tutamayanlar için dünyevi ceza fidyedir. Dün kefareti izaha çalıştım. Bugün ise kazadan ve fidyeden bahsedeceğim. KAZÂ Sözlükte…

Haber Merkezi / DENİZLİHABER / 8 Temmuz 2014 Salı, 10:05

denizli-mehmet-yigin-ramazan-yazilari-hBugünkü yazıma dünkü başlığı aynen koydum. Takip edenler yadırgamayacaktır umarım.Sebebini
anlamaya katkı sağlaması için de yine dünkü yazımda bahse konu ettiğim üç dünyevi cezayı buraya alayım.
Orucu tutup kasten bozanlar için dünyevi ceza kefarettir.
Orucu tutmamak veya hata ile bozanlar için dünyevi ceza kazadır.
Meşru mazeretle oruç tutamayanlar için dünyevi ceza fidyedir.
Dün kefareti izaha çalıştım. Bugün ise kazadan ve fidyeden bahsedeceğim.

KAZÂ
Sözlükte “hükmetmek, emretmek, ifâ etmek, ödemek, kazâ etmek, ölçüp biçip yapmak, ihtiyacını gidermek, ölmek, mahkeme etmek” gibi anlamlara gelen kazâ, fıkıh literatüründe üç anlama gelmektedir:
1) Yargılama, kadılık makamı ve memuriyeti,
2) Allah’ın ezelî ilmiyle takdir ettiği şeyin vakti gelince meydana gelmesi. Zamanında yerine getirilmeyen dinî veya hukukî vazifenin, zamanı çıktıktan sonra yerine getirilmesi,
3) Zamanında yerine getirilmeyen dinî veya hukukî vazifenin, zamanı çıktıktan sonra yerine getirilmesi,
Benim bu yazıyı kaleme almaktaki kastım orucun buzulup kaza gerektiren durumlarını izah etmek olduğundan, fıkıh literatürü ve kelam ilmi itibarıyla kaza üzerinde hiç durmayacağım.O iki konu ile alakalı KAZA çok farklı anlamlara gelmektedir ki, bu anlamalar bu yazının konusu dışındadır.
Şimdi gelelim asıl konumuza…
‘‘İster geniş, ister dar zamanlı olsun edası için belli bir vakit tayin edilen ibadetlerin, bu vaktin içinde yapılması gerekir. Meşru bir mazeret bulunmadıkça vaktinden sonraya bırakılması caiz değildir. Vakti içinde edâ edilmeyen ibadetler, zimmette borç olarak kalır. Bu borcun sonradan ödenmesine “KAZ” denir.
Hz. Peygamber, Hendek Savaşı’nda, düşmanların taarruzu nedeniyle namazlarını kılamamış ve daha sonra cemaatle kazâ etmiştir (Buhârî, Mevâkit, 36, 38).
Kur’ân-ı Kerim’de, hastalık ve yolculuk sebebiyle orucu tutmayanların daha sonra gününe gün oruç tutmaları emredilmiştir ki, daha önceki yazılarımda buna temas etmiştim (Bakara, 2/184). Bunun yanında, orucunu bozan kimse de ya keffaretle birlikte(61 gün) ya da kefaretsiz(gününe gün) olarak bozduğu orucu kaza eder.
Hac için ihrama giren, bunu tamamlayamazsa veya haccı bozulursa daha sonra bunu kazâ etmesi gerekir.’’(Diyanet Dini Kvramlar sözlüğükaza maddesi)

FİDYE
İbadetlerle ilgili fidye, oruç ve hacda söz konusu olmaktadır.İhtiyarlık ve şifa ümidi olmayan bir hastalık sebebiyle oruç tutamayan kimse, daha sonra kaza etmesi mümkün olmadığından her gününe karşılık bir fidye öder. Bu durumdaki bir kimsenin fidye ödemesi vaciptir. Kur’ân-ı Kerim’de, “Oruç tutmaya güç yetiremeyenler, bir fakir doyumu kadar fidye öder.” (Bakara, 2/184) buyurulmaktadır. Bu âyetten hareketle fidye miktarının, bir kişiyi bir gün için doyuracak yiyecek olarak anlaşılmıştır.
Hac ve umre için ihrama giren kişilere bazı hususlar yasaklanmıştır. Bu fiillerden birini işleyen kimsenin keffâret ödemesi gerekir. Bu Kur’ân-ı Kerim’de fidye olarak isimlendirilmektedir (Bakara, 2/196). Hastalık veya başka bir sebeple ihram yasaklarından birini çiğnemek zorunda kalan kimse, fidye olarak üç gün oruç tutma veya altı fakiri doyurma ya da kurban kesme hususunda muhayyerdir. Bu yasakları kasten çiğneyen kimse ise, işlediği cinâyetin türü ve şiddetine göre, kurban keser veya sadaka verir. Fidye olarak kesilen kurbanlar Harem bölgesinde kesilmesi gerekir. Oruç tutma ve fakir doyurma ise, her yerde olabilir. Bütün fakihlere göre, kasten çiğnenen bir ihram yasağı için fidye ödemenin yanında ayrıca işlediği günahtan dolayı tövbe etmesi gerekir. (Diyanet Dini Kavramlar sözlüğü)

İbadetlerin dışında savaşlarda esir alınanların salıverilmeleri için ödedikleri bedel olan fidye hakkında kaynaklarımızda şu bilgilere de yer verilmektedir.

Fidye, bir fıkıh terimi olarak, esaretten kurtulmak için ödenen bedeli veya bazı ibadetlerin eda edilmemesi ya da edası sırasında birtakım kusurların işlenmesi halinde ödenen dinî-malî yükümlülüğü ifade eder. Fidye kelimesi Kur’ân-ı Kerim’de, iki âyette terim manasında (Bakara, 2/184, 196) ve bir âyette de sözlük anlamında (Hadîd, 57/15) geçmektedir. Esaretten kurtulmak için ödenen fidyeye kurtuluş fidyesi denir. Savaş esnasında ele geçirilen esirler, düşmanın Müslüman esirlere yaptığı muameleye, hal ve şartlara göre, fidye karşılığı salıverilebilir. Hz. Peygamber, Bedir’de esir almış olduğu müşrikleri fidye karşılığı serbest bırakmış, parası olmayanları da, on Müslüman’a okuma-yazma öğretmesi mukabilinde serbest bırakılacağını ilan etmiştir. (Diyanet Dini Kavramlar sözlüğü)

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı