REKLAMI GEÇ

ZEKATI VERMEMENİN CEZASI

ZEKATI VERMEMENİN CEZASI

Zekat vermek durumunda olup vermeyenlerin dünya ve ahretteki cezalarını ele alacağımı söylemiştim dün. Zekâtın kelime anlamı “artma, çoğalma, arıtma ve bereket” olduğuna göre dünyevi ilk cezası zekata tabi mal bereketini kaybeder. Hz. Peygamber, bir hadislerinde, buna işaret ederek; “Her sabah iki melek yeryüzüne iner ve biri ‘Allah’ım, Senin yolunda harcayana, harcadığının yerine yenilerini ver!’, diğeri ise, ‘Allah’ım, cimrilik yapıp vermeyenlerin mallarını telef et’ diye…

Haber Merkezi / DENİZLİHABER / 12 Temmuz 2014 Cumartesi, 09:34

haber

Zekat vermek durumunda olup vermeyenlerin dünya ve ahretteki cezalarını ele alacağımı söylemiştim dün. Zekâtın kelime anlamı “artma, çoğalma, arıtma ve bereket” olduğuna göre dünyevi ilk cezası zekata tabi mal bereketini kaybeder.

Hz. Peygamber, bir hadislerinde, buna işaret ederek; “Her sabah iki melek yeryüzüne iner ve biri ‘Allah’ım, Senin yolunda harcayana, harcadığının yerine yenilerini ver!’, diğeri ise, ‘Allah’ım, cimrilik yapıp vermeyenlerin mallarını telef et’ diye dua eder” buyurmuştur.
Belki biz farkına varamayız ama artma ve çoğalma özelliğini yitirir.

Zekatı toplamak devletin görevidir. Vermeyen kişiden zor kullanarak tahsil eder. İbrahim Canan’ın Kütüb-i sitede aktardığı iki hadis-i şerifi paylaşacağım ki birincisi zekat toplamanın devletin görevi olduğuna ikincisi ise zekat vermeyen mükellefe devletin yaptırım uygulayacağına yani zorla alacağına delildir.

(2010)- İbnu Abbâs (radıyallâhu anhümâ) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) Hz. Muâz (radıyallâhu anh)’ı Yemen’e vali olarak gönderdi. (Giderken) ona dedi ki:
“Sen Ehl-i Kitap bir kavme gidiyorsun. Onları davet edeceğin ilk şey Allah’a ibâdet olsun. Allah’ı tanıdılar mı, kendilerine Allah’ın zekâtı farz kılmış olduğunu, zenginlerinden alınıp fakirlerine dağıtılacağını onlara haber ver. Onlar buna da ittaat ederlerse kendilerinden zekâtı al. Zekât alırken halkın (nazarlarında) kıymetli olan mallarından sakın. Mazlumun bedduasını almaktan kork. Zîra Allah’la bu beddua arasında perde mevcut değildir.” [Buhârî, Zekât 1, 41, Sadaka 1, 63, Mezâlim 9, Megâzî 60, Tevhid 1; Müslim, Îmân 31, (19); Tirmizî,

(2013)- Hz. Ebû Hüreyre (radıyallâhu anh) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) vefat edince, ondan sonra Hz. Ebû Bekir (radıyallâhu anh) halife seçildi. Bunun üzerine bedevîlerden bir kısmı “irtidât” etti. (Hz. Ebû Bekir halife olarak onlarla savaşmaya karar verince) Hz. Ömer, “Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm): “İnsanlar lailaheillallah deyinceye kadar onlarla savaşmaya emrolundum. Bunu söylediler mi, benden mallarını ve nefislerini korurlar. (İslâm’ın) hakkı hâriç artık hesapları da Allah’a kalmıştır!” demiş iken, sen nasıl insanlarla savaşırsın?” dedi. Hz. Ebû Bekir: “Allah’a yemin olsun, namazla zekâtın arasını ayıranlarla savaşacağım. Zîra zekât, malın hakkıdır. Vallahi, Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)’a vermekte oldukları bir oğlağı vermekten vazgeçseler, onu almak için onlarla savaşacağım” dedi. Hz. Ömer sonradan demiştir ki: “Allah’a yemin ederim, anladım ki, Hz. Ebû Bekir’in bu görüşü, Allah’ın savaş meselesinde ona ilhamından başka bir şey değildi. İyice anladım ki, bu karar hakmış.” [Buhârî, İ’tisâm 2, Zekât 1, İstitâbe 3; Müslim, İmân 32, (20); Muvatta, Zekât 30, (1, 269); Tirmizî, İmân 1, (2610); Ebû Dâvud, Zekât 1, (1556); Nesâî, Zekât 3, (5, 14).] [19]

Zekatı vermeyenlerin ahretteki cezalarına gelince…
Tevbe süresinin 34 ve 35. ayetleri çok dikkat çekicidir. Ey iman edenler! (Biliniz ki), hahamlardan ve râhiplerden birçoğu insanların mallarını haksız yollardan yerler ve (insanları) Allah yolundan engellerler. Altın ve gümüşü yığıp da onları Allah yolunda harcamayanlar yok mu, işte onlara elem verici bir azabı müjdele! Tevbe(9).34 )

(Bu paralar) cehennem ateşinde kızdırılıp bunlarla onların alınları, yanları ve sırtları dağlanacağı gün (onlara denilir ki): «İşte bu kendiniz için biriktirdiğiniz servettir. Artık yığmakta olduğunuz şeylerin (azabını) tadın!» Tevbe(9)35

Hz. Peygamber, zekatını vermeyenlerin ahiretteki cezası ile ilgili olarak adeta bu ayetleri tefsir eder mahiyette; “Altını, gümüşü olup da fakirin hakkını vermeyen kişinin bu biriktirdiği mal, kıyamet günü Cehennemde toplanır ve kızdırılarak, yanı, alnı ve sırtı dağlanır. Soğudukça tekrar kızdırılır. Bu, elli bin yıl sürecek uzun kıyamet gününde bütün insanların hesabı görülüp, gideceği yer belli oluncaya kadar devam eder” buyurur.
Benzer bir Hadisi şerifte Allah Rasülü şöyle buyuruyor:
(2011)- Hz. Ebû Hüreyre ve Hz. Câbir (radıyallâhu anhümâ) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: “Deve, sığır veya davar sâhibi olup da, bunlardaki Allah’ın hakkını eda etmeyen herkese Kıyamet günü, bu mallar, olduğundan daha çok ve mümkün olduğunca iri ve şişman olarak geleceklerdir. Adam, onlar için, düz ve geniş bir yere oturtulacak, hayvanlar bacakları ve tabanlarıyla onun üzerinden geçecekler. Geçiş sırasında boynuzlarıyla toslayacaklar ve ayaklarıyla ezecekler. İçlerinde boynuzsuz veya boynuzu kırık biri bulunmayacak. Bu şekilde sonuncusu da onun üzerinden geçince, birincisi aynı geçişe tekrar başlayacak. Mahlûkatın hesabı tamamlanıp hüküm verilinceye kadar bu hâl devam edecek.

Keza “kenz”e (hazine) sâhip olup da ondaki (Allah’ın) hakkını ödemeyen herkese, Kıyamet günü hazinesi, dazlak başlı bir yılan olarak gelecek, ağzını açıp peşine düşecektir. Yılan yaklaştıkça adam ondan kaçacak. Sonunda yılan ona: “Gizlediğin hazîneni al! Ben ondan müstağniyim!” diye bağırır. Adam, neticede yılandan kaçma çaresinin olmadığını anlayınca, elini ağzına sokar. Yılan da onu, aygırın (alafı) kemirmesi gibi kemiriverecek.” [Buhârî, Zekât 3, Tefsir, Âl-i İmrân 14, Berâet 6, Hiyel 3; Müslim, Zekât 26, (987); Muvatta, Cihâd 3, (2, 444); Ebû Dâvud, Zekât 32, (1658, 1659, 1660); Nesâî, Zekât 2, 6, (5, 12-14).] [

Bir başka hadiste Peygamber Efendimiz, zekatı verilmeyen malın, ahirette kişinin aleyhine olacağına işaret ederek; “Allâh bir kimseye bir mal verir de bu kişi zekatını vermezse kıyamet gününde o mal onun önüne, gözlerinin üstü noktalı, zehirin fazla oluşundan dolayı tüysüz, son derece korkunç, yaşlı bir erkek yılan olarak çıkarılır. Bu yılan o kimsenin boynuna dolanır, avurtlarından yakalar, sonra adama ‘ben senin malınım, ben senin hazinenim’ der” buyurur ve şu ayeti okur:
“Allâh’ın kendilerine lütfundan verdiği nimetlerde cimrilik edenler, bunun kendileri için hayırlı olduğunu sanmasınlar. Hayır! O kendileri için bir şerdir. Cimrilik ettikleri şey de kıyamet gününde boyunlarına dolanacaktır…” (Âl-i İmrân 3/180).

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı