REKLAMI GEÇ

“BİZ SİYASETE HOBİ OLSUN DİYE GİRMEDİK”

“BİZ SİYASETE HOBİ OLSUN DİYE GİRMEDİK”

Bakan Kavaf, makamında özel röportajı için ağırladığı Denizli’nin ilk medya kuruluşu DENİZLİHABER ekibine çok önemli açıklamalarda bulundu. Tarihi röportaj, iddialı sözler, Bakan Kavaf ile ilgili bilinmesi gerekenler, Denizlihaber ayrıcalığıyla…

/ DENİZLİHABER / 9 Aralık 2010 Perşembe, 17:42

Rahmetli babasının “İçinizden biri memleket meseleleriyle uğraşsın” sözünü kendine yol edindi. Öğretmenliğe dershane öğretmenliği yaparak başladı. Elbistan’da dershane olmayınca kamu personeli sınavına girdi. Girdiği sınavı Türkiye 5.liği ile kazandı.

Ailesinden bahsederken konu oğluna gelince durakladı. İsmini vermedi. Ona haksızlık etmek istemediğini söyledi. Anne yüreği devreye girmişti. Kendi ismiyle ilgili ilginç bir bilgi verdi. Aslında ikinci ismi Aliye, bir yazım hatası. Ailesi ona Atiye ismini vermişti. İki isimli olmanın sıkıntısını yaşadı. Bu nedenle çocuğuna iki isim koymayacağı yönünde kendine söz verdi. Ancak oğlunun iki ismi var!

Devlet Bakanı olmayı, devletin en üstündeki bir yapının parçası olmayı insan üstü olarak değerlendirmenin yanlış olduğunu düşünüyor. Tabulaştırılmaktan ve insan üstü görülmekten hoşlanmıyor.

Ailesine çok önem veriyor. Siyasetteki rolünün bir gün sonlanacağını biliyor. O yüzden geriye döndüğünde iyi bağ içinde olduğu bir ailesi olsun istiyor. Yoğun tempoya ayak uydurmak için düzenli spor yapıyor. Tenis oynuyor ve tempolu koşuyor. Takip etmek istediği kültürel etkinliklerden de geri kalmıyor. Örneğin konu sinemaysa gerekirse uykusundan feragat ediyor. En son izlediği film ise Newyork’ta 5 Minare!

Siyasetteki en büyük deneyimini geçirdiği seçimler, ardından kendisine verilen teşkilat üst düzey yöneticiliği görevi olarak nitelendiriyor. Ancak zorlukların da altını çiziyor. Rüzgarın sert estiği, taleplisinin fazla yerin dar olduğu piramidin en üst noktasında durmanın zorluğuna vurgu yapıyor. Oradakilere zarar vermek değil oradakileri yok etmek isteyenlere karşı mücadele vermeniz gerektiğinin altını çiziyor.

Siyasete sıcak bakanlara da sesleniyor. Asıl öğretici kurumun teşkilatlar olduğuna vurgu yapıyor. Siyaset teşkilatta öğrenilir, yapmak isteyenler verilen görevleri küçümsememeli diyor. 2002’den önce teşkilatçılığın dernek, çay, çorba, kermes anlayışına hapsolduğuna dikkat çekiyor.

Geldiği noktada yarattığı katma değerlerin farkında. Her zaman bir hedefi olduğunu, bu hedefe varınca kendine yeni bir hedef koyup başarıyı perçinlemeye çalıştığına dikkat çekiyor. Kadın Kolları Kurucu Genel Başkanlığı döneminde teşkilatlarında çalışmış 19 partili kadın arkadaşı ile birlikte 2007 seçimlerinde milletvekili olmalarının altını çiziyor. Genel başkanlığa getirilirken koyduğu hedeflere ulaşmanın sonucu bir görevlendirme olarak durumu değerlendiriyor.

Siyasete hobi olsun diye girmediğini, hedefleri olduğunu ancak hedefler için her yolun mubah olmadığını söylüyor. Aslında hem içeriye hem de dışarıya mesaj veriyor. Siyaset için ilkeli ve meşru zeminde mücadele vermenin önemine değiniyor. Verilen görevin yerine getirilmesinin önemli olduğunu söylüyor ama ardından ekliyor; bunu yapınca da havaya girilmemeli. Siyasetin insanlarla yapıldığı unutulmamalı, insan ilişkilerine dikkat edilmeli.

Bakan olduğunu ilk kez otomobilinin radyosundan öğrendiğini açıklıyor. Ailesi ile bir doğa gezisi dönüşü öğrendiği bu zorlu görevin ilk günlerinde gelen tebriklerin kendisini ve çalışma arkadaşlarını zor durumda bıraktığı ama zamanla işlerin yerine oturduğunu dile getiriyor. İkinci kez aynı görev verilirse onurla kabul edeceğini söylüyor ama bir gerçeğin de altını çizerek, devlette devamlılık esastır. İşte uzun süre konuşulacak Bakan Kavaf röportajının ilk bölümü.

BAKANLIK MAKAMINDA İLK PÖPORTAJ 1

Öğretmenlik için girdiği sınavda Türkiye 5.si oldu!

DENİZLİHABER: Bize biraz kendinizden bahseder misiniz?

BAKAN KAVAF: “ 1962 yılında Denizli’de doğdum. İlk, orta ve liseyi orada tamamladım. Ankara’da üniversiteyi bitirdim ve sonra Denizli’ye döndüm. Özel bir dershanede çalışmaya başladım. Orada yaklaşık 5 yıl çalıştım sonra da eşimin işi nedeniyle Elbistan’a gittim. Orada dershanecilik sistemi olmadığı için Milli Eğitim Bakanlığı’na başvurdum. Bu arada sınavla alıyordu bakanlık. Sınava girdim ve Türkiye beşincisi oldum. Daha sonra Ankara’ya geldim ve Ankara’da da Özel Fen Lisesi ve Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı bir okulda çalıştım. Bu arada üniversiteye hazırlık noktasında belli bir birikimimiz olmuştu. Talep eden öğrencilere de desteğimiz oluyordu”

ANNE KAVAF OĞLUNUN İSMİNİ NEDEN SÖYLEMEK İSTEMEDİ!

DENİZLİHABER: Bizlere ailenizden de bahseder misiniz?

BAKAN KAVAF: “Denizli’de annem ve bir kısım akrabalarımız var. Babamı geçtiğimiz Mart ayında kaybettik. Babamı rahmetle anıyorum. Biz 4 kardeşiz, ben 4 kardeşin üçüncüsüyüm. Benden büyük iki tane ablam var ve bir de benim küçüğüm erkek kardeşim var. En büyük ablam İbni Sina’da profesör, diğer ablam da doktor. Küçük kardeşim Orta Doğu Teknik Üniversitesi’nden mezun, ekonomist. Bu arada evliyim, bir tane oğlum var. 19 yaşında Hacettepe Üniversitesi Jeoloji Bölümünde okuyor”

DENİZLİHABER: Oğlunuzun ismi nedir?

BAKAN KAVAF “Oğlumun ismini vermeyeyim. Böyle göz önünde bir anne babanın çocuğu olmanın getirdiği bir takım zorluklar var. Yani herkesin yaptığı, yaşıtlarının yaptığı çok doğal olan şeyler göz önünde olan bir anne babanın çocuğu olduğunda spekülasyon konusu olabiliyor. Tabii ki şöyle bir şey; insan annesiyle babasıyla aile yakınlarıyla onların gelmiş oldukları noktalarla başarılarla gurur duyar. Ama bu unvanların ve statülerin çok dozajında hissettirilmesi gerekir. Aksi taktirde o insanlar onun altında bunalabilir. Kendilerini rahatsız hissedebilir, gurur duymakla beraber. Ya da onun hedefleri farklı olabilir. Akademik bir tercihi olmayabilir. Daha sıradan tercihleri olabilir. Bu işlerin görünmeyen böyle zor tarafları var. Ama bunların hepsi bir hayat tecrübesi. Benim benzerim gibi durumları yaşayan milletvekili arkadaşlarımda var. İşte bunları zaman oturup konuşuyoruz, paylaşıyoruz. Kimimizin çocuğu daha küçük kimimizinki büyük, buda önemli bir şey, tecrübe paylaşımı anlamında”

NÜFUS MEMURU ATİYE YERİNE ALİYE YAZMIŞ!

DENİZLİHABER: İsminizi kim koymuş? Yani anneanne ya da babaannenizin ismini mi taşıyorsunuz?

BAKAN KAVAF: “İsmim ne anneannemin nede babaannemin ismi değil asılında. Anneannemin ismini koymak istemiş ikinci isim olarak annem, ama nüfus dairesindeki memur yazarken bir yanlış yapmış ve bir harf hatası Atiye yerine Aliye yazılmış”

ÇOCUĞUMA İKİ İSİM KOYMAYACAĞIM DEDİ, İKİ İSİM KOYDU

DENİZLİHABER: İki isimlisiniz. Bu zaman zaman size hitapta sıkıntıya neden oluyor mu? En çok size seslenirken aileniz hangi isminizi kullanır?

BAKAN KAVAF: “Aile çevrem dahil çevremde herkes bana Selma diye hitap eder. Aslında iki isim tabii ki bir sıkıntı. Ama büyük söylememek gerekiyormuş. Ben dedim ki “Çocuğuma asla iki isim koymayacağım” ama iki isimli oldu gene.

BENİ TABULAŞTIRIP İNSAN ÜSTÜ ÖZELLİKLER YÜKLEMESİNLER!

DENİZLİHABER: Vatandaş Selma Aliye Kavaf ile Bakan Selma Aliye Kavaf arasındaki fark nedir?

BAKAN KAVAF: “Tabii ki siyaset yapıyoruz, sorumluluklarımız var, yükümlülüklerimiz var. Ama asla bunu noktalara gelmiş insanları tabulaştırmamak, çok insan üstü özellikler yüklememek, bir yere kondurmamak lazım. Sonuçta bizde etten, kemikten insanlarız. Bizim de duygularımız var, biz de seviniyoruz, biz de üzülüyoruz. Bizim de öfkelerimiz var, bizim de tepkilerimiz var. Her insan ne yapıyorsa biz de onları yapıyoruz.

YİNE ONLARIN YANINA DÖNECEĞİM!

“Günlük hayatımızda bazı işlerimiz için insanlardan destek alabiliyoruz, işlerimizi kolaylaştırmak açısından. Ama tabii ki bunun yanında eşimize, çocuğumuza karşı sorumluluklarımız var. Onlarla da zaman geçirmeye, geçirdiğimiz zamanı en kaliteli geçirmeye dolu dolu yaşamaya özen gösteriyoruz. Bunlar çok onur verici görevler. Ama herkes gibi biz de bir müddet yapacağız ve ondan sonra köşemize çekileceğiz. Ve geriye döndüğümüzde yine başladığımız noktadaki gibi birbirine seven bir dayanışma içerisinde olan sağlıklı diyalogları olan ailemizin olduğunu görmemiz gerekir”

DÜZENLİ OLARAK KOŞUYOR ve TENİS OYNUYOR

DENİZLİHABER: Bu yoğun tempo da nasıl oluyor da zinde kalıyorsunuz. Kullandığınız özel ilaç filan var mı?

BAKAN KAVAF: Bu işin belli bir yoğunluğu var. Sağlıklı olmak da önemli, insanın kendisine dikkat etmesi gerekir, zaman ayırması da. Gece saat 11.00 de olsa Ankara’daysam tenis oynamaya giderim, spor yapmak anlamında, sabah saat 06.00’da kalkar, yürüyüş yaparım. Kendime zaman ayırmaksa ve Ankara’daysam bunları mutlaka yaparım. Gece geç gittim diyelim herkes yatmış uyumuş. Ama sabah kahvaltıda mutlaka beraber olur ve görüşürüz. Onun dışında eve üst baş değiştirmek için uğruyoruz işte.

NEWYORK’TA 5 MİNAYEREYE GİTTİM

DENİZLİHABER: Peki ya özel ilgileriniz. Onlara vakit ayırabiliyor musunuz? Örneğin sinemaya gidebiliyor musunuz?

BAKAN KAVAF: “Newyork’ta Beş Minare”yi izlemeye gittim sinemaya. Mutlaka sanatsal anlamda bir etkinliğe katılacaksam bunu zaman ayırarak yaparım. Mesela daha az uyurum ve sinemaya giderim.

RAHMETLİ BABASI “İÇİNİZDEN BİRİ MEMLEKET MESELELERİYLE UĞRAŞMALI” DERMİŞ

DENİZLİHABER: Peki siyasete nasıl ne şekilde girdiniz?

BAKAN KAVAF: “Bizim ailemizde de zamanında siyasetle ilgilenmişler ve siyaset yapmışlar çoktur. Dolayısıyla bizim evimizde siyaset konuşulurdu yoğun olarak. Siyasete uzak yaşayan insanlar değildik. Rahmetli babam içinizden birisi siyasetle ilgilensin derdi. Memleket meseleleri ile ilgilensin derdi. Ak Parti’nin kuruluş aşamaları sırasında ben de bir şekilde sürecin içerisinde oldum”

SİYASETİ ÖĞRENMEK İÇİN SEÇİM GEÇİRMELİSİNİZ

“Ve sonraki seçim sürecinde aday adayı oldum. 2002’de seçimlere girdim biliyorsunuz. 6. sıradan adaydım. Tabi benim hedefim siyasete ilk defa giren birisi olarak, siyasetteki süreçlerin içerisinde yoğun bir şekilde yer almak. Çünkü bunlar öğretici süreçler. Ne kadar akademisi, kitapları olsa da siyaset yapılarak yaşayarak öğrenilen bir iş. Hele seçim dönemleri bunun en yoğun yaşandığı dönemler. Rekabetin de kendi içinde en keskin olduğu dönemler. Yaşamadığınız şey kalmıyor. Siyasette seçim döneminde aday adayı veya aday olarak 5 yılda kazanacağınız deneyimi, işe asıldığınız takdirde 3 ayda dolu dolu yaşayarak kazanıyorsunuz. Tabi müthiş öğretici oluyor. Onun için ben siyasete ilgi duyuyorum, siyaset yapmak istiyorum. Dolayısıyla bu süreçler benim için öğrenme süreçleridir düşüncesiyle, seçime girilmelidir ve sıralama hiç önemli değildir diye düşündüm. Partimizin de ilk girdiği seçimde en yüksek oy oranıyla çıkması önemli oldu. Onun için de çok yoğun çalıştık. Benim için de öğretici oldu”

RÜZGARIN SERT ESTİĞİ, TALEBLİSİNİN FAZLA YERİN DAR OLDUĞU NOKTADASINIZ…
ORADA SİZE ZARAR VERMEYİ DEĞİL SİZİ YOK ETMEYİ İSTERLER!

“Sonrada sayın genel başkanımız, beni kadın kollarımızın kurucu genel başkanı olarak davet etti. Asında siyasete en üstten başlamak çok riskli bir iştir. Çünkü siyaseti böyle piramit gibi düşünürseniz, aşağısı geniş yukarıya doğru daralır. Daralan nokta tepe noktadır. Orada olmak isteyen insan sayısı çoktur ama yer dardır. Orada rüzgârlar çok sert eser zaten. Planlar, zarar vermek üzere değil yok etmek üzeredir. Onun için aday adaylığı ve adaylık sürecindeki deneyimlerin bana çok faydası oldu. Özel sektörde çalışmamın da bana çok yararı vardı. İnsanları ve hayatı çok farklı pencerelerden görme imkânınız oluyor. Ondan sonra 5 yıllık bir teşkilatçılık dönemimiz oldu. Gerçekten siyaset teşkilatlarda öğreniliyor”

SİYASET TEŞKİLATTA ÖĞRENİLİYOR. YAPMAK İSTEYENLER GÖREVLERİ KÜÇÜMSEMEYECEKLER!

“Siyaset yapanlar ve yapmak isteyenler hiç küçümsemeyecekler. İlçe başkanlığı, il başkanlığı önemli bir yer. Siyasetçilerin teşkilatlardan işe başlamaları gerekiyor. Kongreye girecekler, kongre süreci yaşayacaklar. Belediye Başkanlığı sürecini görecekler, seçim süreci yaşayacaklar, genel seçim yaşayacaklar bir partinin olgunlaşması için de ön görülen süreç bu. Parti bir kongre, bir yerel seçim ve bir genel seçim geçirdikten sonra kurumsallaşmış veya kurumsallaşma yoluna girmiş anlamına gelir.
Bizler farklı bir siyaset anlayışını insanlara yerleştirmek için ortaya çıkmış bir siyasi partiydik. Şimdi partiyi besleyen kadroları yetiştiren bir teşkilat olması gerekiyor. Teşkilatlarda siyaset okuludur aslında, ama bunu okul olarak çalıştırırsanız”

BİZ DERNEK ÇAY ÇORBA KERMES TEŞKİLATI OLMADIK!

“Geçmişte bu okul olarak çalıştırılmamış. Vakıf, dernek, çay, çorba, kermes teşkilatları olmuşlar. Onları da küçümsemiyorum, onlar da sosyalleşmenin bir artısıdır. Ama siz siyaseti besleyen kadroları buradan besleyecekseniz, o siyasetin işlediği mekanizmalara bu kadroları temsil eden insanları dahil etmeniz gerekir. Sürece dahil etmeden, görev vermeden, yetki vermeden, hesap sormadan o tecrübeyi kazanamaz. Bu konuda sayın genel başkanımız gerçekten bütün bunları bilen ve hayata geçiren bir insan. Yani bu konuda bizim elimizden tutan, siyasetin işleyiş anlamında bu kurumsal yapıyı Türkiye’ye yerleştiren kişi. Yani bu sistem bizim partimizde devam ediyor”

KADIN KOLLARINDAKİ 20 İSMİ MİLLETVEKİLİ YAPTIRDI!

DENİZLİHABER: Peki bakan olmanızda teşkilattaki çalışmalarınız da etkili oldu mu?

BAKAN KAVAF: Bu bizim sürece kadar geldi. Kadın Kolları Teşkilatından 20 tane kadınımız milletvekili seçildi. Bu çok önemli bir şey. Sistemin sağlıklı işlediğini gösteren bir işaret. Ve böyle olması gerektiğine inanıyorum. Partilerin teşkilatlara ihtiyacı var. Ak Parti’nin iktidarından önce siyasetin alanı son derece daralmıştı. Daha önceki dönemlerde de siyasetin alanını daraltıldığı ve anti demokratik müdahalelerin yaşandığı dönemler oldu. Diğer siyasi parti liderleri parti teşkilatlarında bulunan kadroları siyasetin içerisinde taşımadıkları için bu duruma geldiler ve hatta bir gecede biçtiler. Kimse kalmadı. Hâlbuki siyasetin tanımlarından biriside nedir?. Siyaset insan kazanma sanatıdır. İnsanla yapılan bir iş. Onun için insanları teşvik edeceksiniz, ilgi duyan insanları siyasi yapının içerisine dahil etmek için gayret göstereceksiniz. Ben de teşkilatçılığım döneminde bunu yapmaya gayret ettim. Kesinlikle siyasetteki alan çok geniş. Herkese ve her insana yer var. Farklı kulvarlar var, çünkü her kulvarda insana ihtiyaç var gönül dargınlığına hiç gerek yok”

SİYASETE HOBİ OLSUN DİYE GİRMEDİK!
HEDEF İÇİN HER YOL MÜBAH DEMEDİK AMA
İLKELİ OLDUK MEŞRU ZEMİNLERDE DOLAŞTIK

DENİZLİHABER: Siyasete girdiğinizde bu noktaya gelebileceğinizi düşünüyor muydunuz?

BAKAN KAVAF: “Şimdi hiç kimse bu işleri hobi olarak yapmaz. Herkesin bir hedefinin olması lazım. Ama hedefe ulaşmak için her yol mubah değildir. İlkeli olmak için ilkeli ve meşru bir zeminde mücadele etmek gerekir. Esas olan o. Eğer hedefiniz olmazsa motivasyonunuz da olmaz. Bir defa ben şunu gördüm. Belli bir makam veya hedeflere kilit koymamak gerekiyor, ben bunu gördüm. Ben Kadın Kolları Genel Başkanı kurucu üyesi oldum benim hedefim Türkiye, örnek bir kadın kolu teşkilatı oluşturmak ve bu teşkilatın içersinde maksimum sayıda milletvekili çıkarmaktı. Ben bunu başardığım anda bu başarı beni bir yerlere de taşıyacaktı”

VERİLEN GÖREVİ YERİNE GETİRECEKSİN
GETİRİNCE DE HAVAYA GİRMEYECEKSİN
İNSAN İLİŞKİLERİNİ SEKTEYE UĞRATMAYACAKSIN!

“Hep böyle düşündüm. Ve bunun doğru olduğuna ve böyle olması gerektiğine inanıyorum. Yani size verilen görevi en iyi şekilde yapacaksınız, içini dolduracaksınız, o sizi bir yerlere getirir zaten. İşi iyi yapıyorum düşüncesi de fazla olmaması lazım sonuçta siyaset insanla yapılan bir iş insanla olan ilişkilerinin de iyi olması gerekiyor”

BAKAN OLDUĞUNU RADYODAN ÖĞRENDİ

DENİZLİHABER: Peki bakanlığınızın ilk günlerine hatta anlarına geri dönelim. Nasıl öğrendiniz bakan olduğunuzu? Neler hissettiniz? İlk günlerin zorluğu oldu mu?

BAKAN KAVAF: “Kabinede bir değişiklik olacaktı, bu kamuoyuna ilan edilmişti. Tatildi zaten, 1 Mayıs bayramıydı. Ailemle birlikteydim, yolda dönerken radyodan öğrendim. Bunlar onur verici görevler ama insan omuzlarındaki ve sorumluluğu ve yükün arttığını hissediyor. Öyle de olması gerekir zaten. İlk günler bizde bir hayırlı olsun faslı olur. Günde 180 kişi geliyor, gidiyor. İşimizde devam ettiği için bir yoğunluk, sıkışıklık olmuştu, ama daha sonra işler rayına oturdu. Daha sonra çalışma ekibi oturuyor düzen oturuyor”

DENİZLİHABER: 2011 seçimleri var önümüzde. Nedir beklentiniz, seçimle ilgili neler söyleyeceksiniz?

BAKAN KAVAF “Öncelikle Türkiye’nin siyasi istikrara ihtiyacı var. Onun için partimizin güçlü bir şekilde tek başına iktidara gelmesi hedefimiz. Partimizi tek başına güçlü bir şekilde iktidara taşımak için ve insanlarımızın yaşam standartlarını refahını yükseltmek için çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Artık bu anayasada Türkiye’ye dar geliyor. Bir takım ekonomik hamleler yapacaksınız, siyasi hamleler yapacaksınız, ama elinizi ayağınızı bağlıyor. Toplumun bütün kesimlerinin uzlaştığı bir anayasa olması gerekiyor. Bunun içinde siyasi istikrar olması gerekiyor. 2011 seçimlerinden beklentimiz de bu gelişimi ve ilerlemeyi devam ettirecek bir tablonun ortaya çıkması”

DENİZLİHABER: Bakanlığınızı başarılı bir şekilde yürüttüğünüzü düşünüyor musunuz? Yine olası bir Ak Parti iktidarı sonrası aynı göreve talip misiniz?

BAKAN KAVAF: “Tabii ki bizim burada yaptığımız icraatları ekibimle beraber planlıyor, programlıyoruz. Tabii ki hükümetin politikasında yapılan şeyler yaptıklarımız. Yine Hükümet politikası olarak bize önerilen yapılması gereken çok hoş olacak şeyler de var. Ve devlette devamlılık esastır. Bu görev bana nasip oldu, ben ekibimle beraber bu görevi yapıyorum. 2011 sonrası için görev takdir edilirse yine yapmaya devam ederiz. Ama devlette dediğim gibi devamlılık esastır”

YARIN: KAVAF’IN BAKANLIK İCRAATLARI. KADIN VE AİLEDEN SORUMLU DEVLET BAKANLIĞI DÖNEMİNDE NELER YAPILDI? HANGİ PROJELERİN ALTINA İMZA ATILDI? VE ÇOK DAHA FAZLASI YARIN DENİZLİHABER’DE…

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı